Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

10 Ocak 2012 Salı

The Man Who Knew Too Much / Çok Şey Bilen Adam (1934)

Director / Yönetmen:

Alfred Hitchcock

Screenplay / Senaryo:

Charles Bennett
D. B. Wyndham-Lewis
Edwin Greenwood
A. R. Rawlinson

Cast / Kadro :

Leslie Banks
Edna Best
Peter Lorre
Hugh Wakefield
Frank Vosper
Nova Pilbeam
                                                            Pierre Fresnay
                                                            Cicely Oates
                                                            D. A. Clarke Smith
                                                            George Curzon
                                                            Tony De Lungo
                                                            James Knight
                                                            Joan Harrison

Subject / Konu:

Alpler'de tatil yapan Lawrence ailesinin keyifli tatili, arkadaşları Louis'in Jill'le dans ederken meçhul şekilde vurulmasıyla tuhaf bir şekil alır. Louis ölmeden önce Jill'e Bob'un odasına gitmesini ve fırçasının içindeki notu almasını söyler. Bob, polis odaya gelmeden notu bulur ve alır.
Polis sırayla Jill'in ve Bob'un ifadesini almak ister. Bu sırada Bob'a bir not ulaştırılır. Notta bulduklarını anlatırsan çocuğunu bir daha göremezsin yazmaktadır. Bob notu, ifadesi alınan Jill'e gösterir.
Jill'le Bob'un kızları Betty'yi kaçıran adam, Betty'yi bir at arabasına bindirip götürür. Jill ve Bob ise Betty olmadan Londra'ya dönmek zorunda kalır. Olayı sorgulayan müfettişler, Bob'a Betty'nin neden kendileriyle birlikte Londra'ya dönmediğini sorar. Bob, Betty'nin Paris'te teyzesiyle birlikte olduğunu söyler.
Bob, evine gelen Dışişleri Bakanlığı'nda sekreter olarak çalışan Gibson'dan, Louis'in gizli servis adına çalıştığını öğrenir. Gibson, Louis'in Ropa adlı bir Avrupalı diplomata suikast yapılacağını bildiği için öldürüldüğünü anlatır. Ropa'nın şu an Londra'da olduğunu ve onun can güvenliğini sağlamak için Louis'in bıraktığı notta ne yazdığını söylemesini ister. Tam bu sırada telefon çalar ve arayan kişi eğer Gibson'a notta yazanı söylerlarse Betty'yi bir daha göremeyeceklerini söyler. Betty'le konuşup yaşadığını öğrenen Jill ve Bob, Gibson'a herhangi bir bilgi vermezler. Gibson, gizli servisi arayarak nereden telefon geldiğini öğrenir.
Bob, Clive'la birlikte telefonun geldiği yere gider. Gittikleri yerde kendisini bayıltmaya çalışan dişçiyi bayıltıp onun kılığına bürünen Bob, Louis'i öldüren ve Betty'yi kaçıran adamları orada görür ve Clive'la birlikte peşlerine takılır. Adamlar, güneşe tapanların kilisesine giderler. Kilisede ayin yapılmaktadır. Ayini yöneten kadın Clive'ı uyutur. Silahlı başka bir kadında Bob'un kiliseden çıkmasını engeller. Peşlerinden gittikleri adamlar da ortaya çıkar. Yaşanan kavga ve karışıklığın ardından Clive kiliseden kaçsa da Bob yakalanır.
Clive, Bob'un söylediklerini yapar. İlk önce Jill'i arar ve Albert Hall binasına gitmesi gerektiğini söyler. Çünkü notta adı geçen Hall bu binadır. Ardından polisle birlikte kiliseye gelir. Ancak ayini yöneten kadın ve adamlardan biri, Clive'ın kutsal mekanda uygunsuz hareketler yapan bir adam olduğunu polise inandırır ve Clive'ı tutklatırlar. Adamlar, Betty'yi Bob'a gösterirler. Louis'i vuran adam, Albert Hall binasındaki konser esnasında Ropa'yı vurmak için binaya gider ve Jill, Ropa'ya vurulacağını haber vermeden önce onu engeller. Konser başlar. Jill, tetikçi ateş edeceği sırada bağırınca; tetikçi, Ropa'yı omuzundan vurur, ancak amaçladığı gibi öldüremez.
Polisler, suikastçiler ve Bob'la Betty'nin esir tutulduğu yerin etrafını sararlar. Silahli çatışma başlar ve uzun süre devam eder. Durumdan istifade eden Bob, kilitli tutulduğu odadan çıkıp Betty'yi de kilitli olduğu odadan çıkarır. Bob, Betty'yi çatıya çıkarmayı başarsa da kendisi çıkmak üzereyken adamların biri tarafından elinden vurulur. Adam, Betty'nin ardından çatıya çıkar. Olanları aşağıdan seyretmekte olan Jill, eline geçirdiği tüfekle adamı vurur. Kurtulan Betty, polisler tarafından çatıdan indirilir ve ailesine kavuşur.

Comment / Yorum:

Alfred Hitchcock'un 1956 yılında çektiği ve kadrosunda James Stewart ve Doris Day gibi önemli isimlerin yer aldığı "The Man Who Knew Too Much", aslında Hitchcock'un 1934'de yine aynı adla çektiği filmin yeniden çevrimidir. Hitchcock'un henüz İngiltere'deyken çektiği filmlerinden biri olan The Man Who Knew Too Much, 1934 yılında Lonra'da çekildi.
1933'te Hitler zulmü yüzünden Paris'e kaçan ünlü oyuncu Peter Lorre, 1934'te Londra'ya gelir ve filmin kadrosuna katılır. Peter Lorre, filmde başrollerden birini oynamasa da gerek filmdeki iz bırakan oyunculuğuyla, gerek popülerliğiyle filmin afişlerinde tek başına yer almayı başardı. Filmdeki diğer oyuncular içinse Peter Lorre gibi olumlu yorum yapabilmek söz konusu değil. Diğer oyunculuk performanslarının vasat ve vasatın altında olduğu söylenebilir.
Hitchcok filmlerine aşina olanlar, muhtemelen bu filmi zayıf bulacaktır. Çünkü film, oyunculuk ve teknik olarak Hitchcock'un başyapıtlarıyla kıyaslanamayacak düzeyde. Ancak filmin, Hitchcock'un çıraklık dönemine ait olduğunu dikkate alarak ve yönetmenin geleceğe yönelik nasıl umut ışığı verdiğini görmek için izlenmesi gereken filmler listesine eklenmesi doğru olur.

Imdb note : 6.9                            My note : 6

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder