Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

12 Haziran 2012 Salı

Amerikalı (1993)

Director / Yönetmen:

Şerif Gören

Screenplay / Senaryo:

Ümit Ünal

Cast / Kadro :

Şener Şen
Lale Mansur
Taner Barlas
Eray Özbal
İhsan Bilsev
İlteray İlter
Gabriella
Sırrı Elitaş
Mustafa Oğuz
                                                              Ayşem Saraçoğlu
                                                              Enver Dönemz
                                                              Tarkan Kaynaş
                                                              Ayton Sert
                                                              Melih Çardak
                                                              Selahattin Fırat
                                                              Yüksel Arıcı
                                                              Halil Dede
                                                              Ertan Sımsıkı
                                                              Arda Can Buze

Subject / Konu:

Şeref the Türk ve Şerefli Türk namlarıyla anılan Şeref, 20 yılın ardından vatanı Türkiye'ye geri döner. Şeref, Amerika'da ciddi bir servet yapmıştır. Uçak piste iner inmez dev bir basın ordusunu karşısında bulur. Arabasına bindikten sonra kendisiyle röportaj yapmak isteyen gazeteci Tilki Selim peşlerine takılır. Kovalamacanın ardından Selim'den kurtulmayı başarırlar. Ancak limuzin, savrulmaya başlar. Şeref, limuzinden dışarı atlamayı başarır. Limuzinse kaza yapıp denize uçar.
Şeref, bir taksiciyi taksiden indirir ve taksiye el koyup yola koyulur. Gideceği oteli bulamayan Şeref, hayat kadını Angel'ın yardımıyla otele gider. Angel'la birlikte olmak için gecelik anlaşır.
Şeref'in damları borsadan Hamit'e ait hisse senetlerini toplamaya başlar.
Şeref, Angel'la birlikte olmaya hazırlanırken Selim, otel camının dışından fotoğraflarını çeker. Çok geçmeden Şeref, Selim'in çocukluğundan tanıdığı eski mahallelisi olduğunu farkına varırı. Hiç unutamadığı ve Hamit'le evlendiği için kin beslediği sevgilisi Melek'i bulmak isteyen Şeref, Selim'le röportaj yapma karşılığı kendisine Melek'i bulmakta yardım etmesi için anlaşır.
Angel'dan memnun kalan ve onu sevgilisi Melek'e benzeten Şeref, Angel'ı 1 haftalığına kiralar.
Selim'le Melek'i aramaya koyulan Şeref, Melek'in evini bulur. Evin kapısı açıktır. Şeref ve Selim içeriye girer. Evde bir çocuk vardır ve bütün evi tuzaklarla doldurmuştur. Çocuğu yakalamaya çalışsalar da; çok geçmeden kendilerini evin dışarısına atılmış bulurlar. Şeref, Hamit'in Melek'i terk etttiğini, Melek'in önce geneleve sonra pavyona düştüğünü öğrenir.
Polis, Angel'ı cinayet şüphesiyle sorgular.
Hamit, şüphelenmeye başladığı Şeref'i araştırmaya başlar.
Melek'i bulabilmek için pavyona giderler. Melek'in 3 gündür işe gelmediğini öğrenirler. Otele dönerler. Şeref, Angel'ın Melek'in ta kendisi olduğunu anlar. Birbirlerini suçlayıp kavga ederler. Melek gider. Şeref, Hamit'in oyunlarına kurban gittiklerini farkına varır. Gençlik yıllarında Hamit yüzünden hapse düşmüş olan Şeref, Melek'le ayrılmalarının nedeninin Hamit'in yazdığı sahte mektuplar olduğunu öğrenir. Melek'i bulup ona gerçekleri anlatır. 2 aşık yılların ardından bir araya gelir. Melek, başından geçenleri Şeref'e anlatır. Bebekken sokakta bulduğu Can'ı evine alıp oğlu gibi yetiştirmiştir.
Herşeyini yavaş yavaş kaybeden Hamit, kaybettiklerini Şeref'in aldığını öğrenir. Şeref ve Melek, Hamit'le yüzleşir.
Şeref ve Melek kaçırılırlar. Kullanılan dekor ve sesler yüzünden uçağa bindirildiklerini zannederler. Şeref'e Hamit'ten aldıklarını geri vermesi için anlaşma imzalatmaya çalışırlar. Şeref anlaşmayı reddedince Melek'i uçaktan atıyormuş gibi yaparlar. Melek'i kurtarabilmek için intikamından vazgeçen Şeref, anlaşmayı imzalar. Anlaşmanın imzalanmasından sonra Hamit ortaya çıkar ve herşeyin onun kurguladığı bir düzmece olduğu anlaşılır. Hamit, Şeref'i öldürmek üzereyken; Hamit'i izleyip yerlerini bulan Can, mekanı basar ve Şeref'le Melek'i kurtarır.
Şeref, Melek'e evlenip Amerika'ya gitmeyi teklif eder. Melek, teklifi kabul eder.
Şeref, Melek'e tecavüze kalkışan bir adamı Can'ın kendisine verdiği ve oyuncak sandığı silahla vurup öldürür. Polis, Şeref'i aramaya başlar. Peşine takılan polislerden keskin manevralarla kurtulan Şeref, .Hamit'in adamlarının da peşine takılmış olduğunu farkeder. Hamit'in adamlarıyla silahlı çatışmaya girer. Şeref ve Melek, bir taraftan Hamit'in peşlerine taktığı helikopter, diğer taraftan polis ekiplerince kıstırıır. Şeref, arabayı helikopterin üzerine sürer. Son anda arabadan atlarlar. Araba, helikopterle çarpışıp havaya uçar.
Şeref, Can'ın nasihatlerini dinler ve türk adaletinin elinden kurtulur. Melek ve Can'la birlikte Ameriak'ya uçar. Namı yürüyen Şeref, artık mafyayla da uğraşmak zorunda kalır. Yeni lakabı Müthiş Türk olur.
Şeref'le evlenip ev kadını olan Melek, eski belalısı Şeyhmuz peşinden Amerika'ya uçana kadar çok mutlu bir yaşam sürer.
Can, New York sokaklarında tek başınadır ve hayatından memnundur. New York polis ordusu, Can'la başa çıkabilmek için Washington'dan yardım ister.

Comment / Yorum:

Şerif Gören ve Şener Şen'in kariyerlerini inceleyecek olursak, Amerikalı'nın bu 2 usta ismin kariyerlerinin en kötü işi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Amerikalı, bazı şeylerle dalga geçmeye çalışırken dalga geçilecek hallere düşen bir film. Lale Mansur'dan Sharon Stone, Arda Can Buze'den ise Macaulay Culkin yaratma çabaları oldukça başarısız sonuçlar vermiş.
Film, herşeyin Amerikanlaştığına değinse de; 2. sınıf Hollywood filmlerini anımsatan cinsellik, aksiyon ve takip sahneleriyle aslında eleştirmeye çalıştığı şeylerden nemalanıyor. Üstelik nemalandıkları da kalitesiz şeyler. Amerikalı, absürd komedi çekerken dikkat edilmesi gereken en önemli noktayı yani mantıksızlıkların bile bir mantığa oturtulması prensibini görmezden gelmiş ve ne yazık ki ortaya bir fiyasko çıkmış.
Filmin 30. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Şevket Ünsal'la kazanmış olduğu "En iy kurgu" dalındaki Altın Portakal, 90'lı yılların Türk sineması adına ne kadar kısır geçtiğini gözler önüne seriyor. Öyle ki; kötü olarak niteleyebileceğimiz bu film bile Altın Portakal kazanmayı başarmış.
Filmin senaryo metni kitaplaştırılıp piyasaya sürüldü. Filmin son bölümlerinde arabadayken dinlediğimiz radyo programının sunucusu Mehmet Ali Erbil.
Amerikalı, hayal kırıklığının ötesine geçemeyen ve Şener Şen'in böyle bir filmde ne işi var dedirten bir yapım.

Imdb note : 5                                My note : 2.5

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder