Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

14 Nisan 2012 Cumartesi

Siyah Beyaz (2010)

Director / Yönetmen:

Ahmet Boyacıoğlu

Screenplay / Senaryo:

Ahmet Boyacıoğlu

Cast / Kadro :

Tuncel Kurtiz
Erkan Can
Şevval Sam
Nejat İşler
Taner Birsel
Derya Alabora
Rıza Sönmez
Muzaffer Özdemir
Serhat Tutumluer
                                                                       Almila Uluer
                                                                       Dilara Yalçın
                                                                       Ateş Barut
                                                                       Hüseyin Ülker
                                                                       Bakır Haydar Cırık
                                                                       Efe Çetinel
                                                                       Arzu Gündüz Balcı

Subject / Konu:

Faruk, köpeğini gezdirirken yolda çarpıştığı kadının eşyalarını toplamaya yardım ettiği sırada kadının sevgilisinin intiharına şahit olur.
İngiltere'den gelen karısı, Doktor'a başka birine aşık olduğunu söyler onu terkeder.
Faruk'un duvarı yüzlerce siyah beyaz resimle kaplı barı Siyah Beyaz'da 5 arkadaş; Faruk, Ayten, Ahmet Nihat, Doktor ve Muzaffer bir araya gelir. Muzaffer, sürekli ilgilenip beslediği salyangozu Müzeyyen'le gelmiştir. Komünistliğiyle meşhur Ahmet Nihat, ev sahininin zam talebi üzerine arkadaşının boş evine taşındığını anlatır. Doktor da karısı tarafından terkedildiğini anlatır. Faruk ise Siyah Beyaz'ı yani 24 yıllık barını ve galerisini kapatıp Bodrum'a yerleşmeye karar verdiğini açıklar. Herkes bu karara çok üzülür. Ayten'in teklifiyle ertesi gün balık tutmaya giderler.
Muzaffer'le Faruk dolaşmaya çıkarlar. Muzaffer, yolda karşılaştıkları üniversiteden arkadaşı Nilgün'e hafızasını kaybetmiş numarası yapar ve onu kendisini hatırlayamadığına inandırır. Nilgün gittikten sonra Faruk, Muzaffer'e neden numara yaptığını sorar. Muzaffer, Nilgün'ün üniversitede büyük aşk yaşadığı ve üniversite bittiğinde gittiği için ayrılmak zorunda kaldığı, hiç unutamadığı sevgilisi olduğunu anlatır. 26 yıl boyunca ortak arkadaşlar sayesinde Nilgün hakkında bilgi aldığını söyler.
Ahmet Nihat'ın evinde toplanan 5 arkadaş, içki içip kağıt oynarlar. Muzaffer, müsade ister ve erken ayrılır. Faruk, Muzaffer gittikten sonra olup biteni arkadaşlarına anlatır.
Ayten, erkek arkadaşıyla buluşmaya gider. Adamın halinden ayrılmak istediğini anlayan Ayten, kısa ve etkili bir konuşma ardından adamı hayatından çıkarır.
Siyah Beyaz'da buluşan arkadaşlar, Ahmet Nihat'ın barı kapatacağı için Faruk'a çıkışmasıyla tatsızlık yaşarlar.
Faruk, Nilgün'le konuşur ve Muzaffer hakkındaki gerçekleri anlatır.
Doktor, Faruk'u arar ve birkaç yıldır görmedikleri arkadaşları Hakan'ın akciğer kanseri olduğunu, ameliyat geçiren Hakan'ın hastahanede olduğunu bildirir. Doktor, yanında getirdiği kıyafetlerle doktor kılığına bürünen Muzaffer, Faruk ve Ayten'le Hakan'ı ziyarete gider. Doktor, ziyaret dönüşü Hakan'ın fazla ömrü kalmadığını söyler.
5 arkadaş yine barda bir araya gelir. Muzaffer, barda Moody Blues konseri düzenlenmesini teklif eder. Gecenin sonunda yalnız kalan Ayten ve Doktor, beraber olmak için Ayten'in evine giderler.
Moody Blues, barda son şarkısını çalmadan önce Siyah Beyaz'ın son gecesi olduğunu ve gecenin sonunda müşterilerin Faruk için çok önemli olan ve hep gözü gibi dikkat ettiği duvardaki resimlerden istediklerini alabileceklerini söyler. Gece biterken müşteriler resimleri almaya başlar. Faruk, kabustan uyanır ve barına gider. Resimleri yerli yerindedir.
Bara gelen Nilgün, Muzaffer'e neden kendisine numara yaptığını, Faruk ise Nilgün'e kendisini neden terkettiğini sorar. Geçmişe, eski dostlara dair konuşurlar. Tekrar görüşmek üzere sözleşirler.
Faruk, resimleri duvardan indirmeye başlar. Boyacıyla barın yeni rengi için telefonda konuşur. Çalışanlarına barı kapatmayacağını ilan eder.

Comment / Yorum:

Yönetmen Ahmet Boyacıoğlu'nun ilk yönetmenlik deneyimi olan Siyah Beyaz, müthiş bir kadroyu bir araya getiren, genelde diyaloglar üzerine kurulu sade senaryolu bir film. 18 hafta vizyonda kalan film, 45.860 seyirciye ulaştı.
Siyah Beyaz isimli bar, filmde yalnızca mekan olarak kullanılmamış. Filmin, Ankara'da yaklaşık 25 yıldır hizmet veren ve siyasetçilerle sanatçıların tercih ettiği bir mekan olan Siyah Beyaz'a saygı duruşunda bulunduğu, hatta başrol oyuncusu olarak bizzat Siyah Beyaz'ı kullandığı söylenebilir.
Temel bir konu anlatımı yapmayan film, bazı mekanların sadece mekan olarak kalmayıp insanların hayatlarının bir parçası oluşuna değiniyor. Filmin büyük bölümü 5 arkadaşın Siyah Beyaz'daki sohbetleri üzerine kurulu. Film, zengin bir oyuncu kadrosuna sahip. Sohbete dayalı bir filmde Tuncel Kurtiz ve Erkan Can gibi usta isimleri kullanmak yerinde seçimler olmuş.
Türkiye'de pek rağbet görmeyen film, katıldığı uluslararası festivallerdense ödüllerle dönmeyi başardı. Filmin kazandığı ödüller; 59. Manheim - Heidelberg Uluslararası Film Festivali'nde "Jüri özel ödülü", 27. Uluslararası Festroia - Troia Film Festivali'nde "Jüri özel ödülü", Love is Folly Uluslararası Film Festivali'nde "Jüri özel ödülü" ve "Fipresci ödülü".
Siyah Beyaz, tarz olarak Türk sinemasında pek benzeri olmayan bir yapım olduğu için herkese hitap etmeyebilir. Karakterlerinden ötürü daha çok orta yaş kuşağının ilgisini çekebilir. Siyah Beyaz, usta isimleri bir araya getiren sohbet içerikli bir film olduğundan dolayı farklı bir Türk filmi seyretmek isteyenler için de iyi bir alternatif olabilir.

Imdb note : 5.6                              My note : 7.5

1 yorum:

  1. Şevval sam o zamanlar şöhret uğruna Metin Tekin ile evlenmiş istediğini alınca da boşanmıştır. Sanatçıdan önce karakter sahibi olması gerekir. Elde imkan var ama Sanatçı ve oyuncu kelimesinin içi bomboş oldu.

    Birde Gerçekcilik akımı ile kasvetçilik birbirine karışmış durumda. Bazı olayları yansıtırken de film sonrası izleyicileri iyice kötümser ve bunaltıcı bir ruh haline sokmak marifet değil. Çünkü 50 yıl önceki toplumsal bir filmdeki tablo bir toplumda aynen duruyor ve yönetmenler bunları tekrar işleyip ödül kazanıyorsa sanatçı ve aydın takımı kendini sorgulamalıdır.

    Mevcut düzenin nemasını yediklerini düşünüyorum. Bu yüzden sürekli eski yeşilçamı kötülüyen lümpen, burjuvazi ve züppe bir tutum içindeler.

    Oysa onların olanaklarının katbe kat fazlası olmasına rağmen yapaylıkten kurtulamıyorlar. Bu kafa ile gittikçe de kurtulamazlar.

    YanıtlaSil