Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

14 Ocak 2014 Salı

All is Lost / Sona Doğru (2013)

Director / Yönetmen:
J. C. Chandor

Screenplay / Senaryo:
J. C. Chandor

Cast / Kadro:
Robert Redford

Subject / Konu:
Teknesinin kamarasında yatmakta olan adam, teknenin aldığı sert darbe ve içeriye su sızmasıyla irkilir. Güverteye çıktığında içi spor ayakkabılarla dolu bir konteynırın tekneye çarptığını görür. Önce tekneyi konteynırdan kurtarır. Sonrada teknenin içindeki suyu boşaltıp tekneyi elinden geldiğince onarır.
Giderek şiddetlenen fırtınanın ortasında kalan tekne, hasar alır ve su almaya başlar. Adam, cankurtaran botunu açıp tekneye bağlar ve botun içine biner. Fırtına dindikten sonra batmak üzere olan tekneden bazı şeyler alıp ve botun içine atlayıp botu tekneye bağlayan ipi çözer. Elindeki kurtarma kılavuzuyla ve haritayla nerede olduğunu tespit etmeye çalışır.
Uyandığında botun su sızdırdığını fark eder. Bir fırtınadan daha sağ salim kurtulmayı başarır. Suyunun tükendiğini görünce ise büyük bir hayal kırıklığı yaşar. İlkel yöntemlerle deniz suyundan içme suyu elde etmeye çalışır.
Yakınından geçen bir bandırale sesini duyurmaya çalışsa da başarılı olamaz. Gece daha da yakınından geçen bandıralden fırlattığı işaret fişekleri görülmez.
Hint Okyanusu’nda çaresizce sürüklenişine devam eden adam, başına gelenleri bir kağıda yazar ve kağıdı kavanoza koyup okyanusa atar. Gece fark edilmek için yaktığı ateş, bota sıçrar ve bot yanmaya başlar. Kendisini suyun dibine doğru ölüme bırakan adam, yanan bota doğru yaklaşan teknenin ışığını fark eder ve su yüzeyine doğru gidip kendisine uzanan eli tutar.

Comment / Yorum:
J. C. Chandor’un yazıp yönettiği All is Lost / Sona Doğru, teknesi konteynıra çarpınca okyanusun ortasında mahsur kalan bir adamın kurtuluş mücadelesini anlatmakta. Filmin tek bir oyuncusu var. Bununla beraber filmin tam 17 yapımcısı var. Film, bu özelliğiyle dünya sinema tarihinin tek yönetmenli ve tek oyunculu filmleri arasında en fazla yapımcıya sahip olanı olarak yerini aldı. Yaklaşık 9.000.000 dolara mal olan film, 3 Ocak 2014 itibariyle Amerika genelinde 6.047.206 dolar hasılat elde etti.
Filmin basit bir hikayesi var. Tek bir diyalog dahi içermediği için senaryo varlığından bahsetmek mümkün değil. Filmin süresi biraz daha kısa tutulabilseymiş, ilk 1 saatin ardından başlayan sıkıcılık en aza indirilebilirmiş. Film, bu yönüyle belli noktalarda sıkıcılığın ağır bastığı bir film. Filmin olumlu tarafıysa Robert Redford’un başarılı performansı. Usta oyuncu filmdeki performansından ötürü “Drama Dalında En İyi Erkek Oyuncu” Altın Küre ödülüne aday gösterildi ama ödülü kazanamadı. Her ne kadar Captain America serisinin devamında oynayacağını açıklayarak hayranlarını hayal kırıklığına uğratsa da All is Lost, Robert Redford’a yıllar sonra bir Oscar adaylığı getirebilir. Filmin müziklerine imza atan Alex Ebert ise “En İyi Müzik” dalında Altın Küre ödülünü kazanmayı başardı ve o da büyük ihtimalle Oscar’a aday gösterilecektir.


Imdb note: 7.2                           My note: 5

8 Ocak 2014 Çarşamba

The Bride of Frankenstein / Frankeştayn'ın Nişanlısı (1935)

Director / Yönetmen:
James Whale

Screenplay / Senaryo:
William Hurlbut

Original Story / Orijinal Hikaye:
Mary Shelley

Cast / Kadro:
Boris Karloff
Colin Clive
Valerie Hobson
Elsa Lanchester
O. P. Heggie
Una O’Connor
Ernest Thesiger
                                                                   Gavin Gordon
                                                                   Douglas Walton
                                                                   E. E. Clive
                                                                   Lucien Prival
                                                                   Dwight Frye
                                                                   Reginald Barlow
                                                                   Mary Gordon
                                                                   Ann Darling
                                                                   Ted Billings

Subject / Konu:
Fırtınalı bir gecede Shelley, Mary ve Lord Byron şatoda sohbet etmektedirler. Frankenstein romanının yazarı olan Mary, aslında hikayenin bitmediğini söyleyip hikayeyi kaldığı yerden anlatmaya başlar.
Doktor Henry Frankenstein’ın canavarı büyük bir fırında yakılır. İnsanların öldüğünü düşündüğü canavar, ateşler arasından çıkmayı başarır. Bir diğer öldüğü düşünülen Henry’de evine götürülür. Ancak Henry, evine getirildiğinde kendisine gelir.
Bir gece yarısı Henry’nin evine gelen doktor Pretorious, ölmüş yaratıklardan yeni yaşamlar elde etmeyi başardığını söyleyip Henry’ye birlikte çalışmayı teklif eder. Pretorious’un evine giderler. Henry’ye yarattığı minik insanları gösteren Pretorious, birlikte gerçek boyutlarda bir kadın yaratmayı önerir.
Kasabalılar, ormanda olduğu tespit edilen ve kolundan vurulan Henry’nin canavarının peşine düşerler. Canavar yakalanır ve zindana kapatılır. Ancak canavar, bağlandığı zincirleri koparıp zindandan kaçmayı başarır. Kör bir adamın dağ başındaki kulübesine sığınan canavar, hiç kimseden görmediği sevgi ve şefkati kör adamdan bulur.
Kör adam, canavarı besler ve ona konuşmayı öğretir. Kulübeye gelen 2 adam, canavarı görünce üzerine saldırırlar. Kör adam araya girmeye çalışır. Kulübede yangın çıkar. Canavar, bir mezarlığa gider. Gelenlerin olduğunu duyunca gizlenir. Mezara adamlarıyla gelen Pretorious, bir kadın cesedi seçer ve adamlarını gönderir. Pretorious, ortaya çıkan canavar ile Henry’nin evine gider. Pretorious’un amacı, bir yolculuğa hazırlanan Henry’yi canavar yardımıyla dişi bir canavar yaratmaya ikna etmektir.
Canavar, Henry’nin karısı Elizabeth’i odasından kaçırıp gider. Pretorious, Henry’ye karısını tekrar görebilmesi için dediklerini yapmasını söyler. Pretorious ve Henry dişi canavar yaratmak için birlikte çalışmaya başlarlar. Yapay beyin ve yeni öldürülmüş bir kadının kalbi yerleştirilen ceset, fırtınalı bir gecede kuleye çıkartılır. Hazırlanan kozmik vericiye yıldırım isabet ettikten sonra ceset, aşağıya indirilir. Pretorious ve Henry’nin dişi canavarı canlanır. Dişi canavar, Henry’nin yarattığı erkek canavardan korkar. Canavar bunun üzerine Henry’nin Elizabeth’le gitmesine izin verir ve kendilerini yok edecek mekanizmayı harekete geçirir. Pretorious, canavar ve dişi canavar, infilak eden kuleyle birlikte yok olurlar.

Comment / Yorum:
Yönetmen James Whale, 1935 yılında çok ses getiren 1931 yapımı korku klasiği “Frankenstein / Frankeştayn” filminin devam niteliğindeki “The Bride of Frankenstein / Frankeştayn’ın Nişanlısı” filmini yönetir. Filmin senaryosunu Mary Shelley’nin orijinal hikayesinden uyarlayan William Hurlbut yazar. 46 günde çekilen Film yaklaşık 397.000 dolara mal olur. Filmin başrollerini Frankenstein’da olduğu gibi yine Boris Karloff ve Colin Clive üstlenir.
Doktor Pretorious’un tam adı Septimus Pretorious, Latince’de 7 ölümcül günah anlamına gelir. Jenerikte kadın canavarın isminin karşısına soru işareti konur ve kadın canavarı oynayan Elsa Lanchester’ın adı yazılmaz.
1936 yılında “En iyi ses” dalında Oscar’a aday gösterilen ancak ödülü kazanamayan film, 1998 yılında Ulusal Film Koruma Vakfı tarafından Ulusal Film Arşivi’ne alınır.
Boris Karloff, Frankenstein’ın devam niteliğindeki filmler, 1939 yapımı “Son of Frankenstein / Frankeştayn’ın İntikamı” ve 1958 yapımı “Frankenstein 1970” isimli filmlerde de rol alır.
Film, Frankenstein’ın yarattığı etkinin gerisinde kalsa da beğenilir. Korku ile bilim – kurgu türlerini harmanlayarak korku sinemasında bir alt dal oluşturan Frankenstein, türün halen temel taşlarından biri olan, defalarca yeniden çevrimleri veya taklitleri yapılmış bir klasik. Bu sebeple türe aşina olanların The Bride of Frankenstein’ı da izlemeleri tavsiye edilir.


Imdb note: 7.9                           My note: 6

7 Ocak 2014 Salı

Das Cabinet Des Dr. Caligari / The Cabinet of Dr. Caligari / Dr. Caligari’nin Muayenehanesi (1920)

Director / Yönetmen:
Robert Wiene

Screenplay / Senaryo:
Carl Mayer
Hans Janowitz

Story / Hikaye:
Carl Mayer
Hans Janowitz

Cast / Kadro:
Werner Krauss
Conrad Veidt
Friedrich Feher
Lil Dagover
Hans Heinz V. Twardowsky
                                                                  Rudolph Lerringer

Subject / Konu:
Bölüm 1:
Yaşlı adam, yanındaki Franzis’e ruhların kendisini karısını ve çocuklarını bırakması için zorladığını söyler. Franzis ise önlerinden geçen kızın nişanlısı olduğunu söyler ve ilginç hikayelerini anlatmaya başlar.
Doktor Caligari, Holstenwall’daki panayırda bir tezgah kiralar. Tezgahının önüne insanları toplayan Caligari, uyurgezer Cesare’yi ilk siz görün der ve üzerinde uyuyan bir adamın bulunduğu tahta levhayı insanlara gösterir.

Bölüm 2:
O gece bir cinayet serisinin ilki gerçekleşir. Sekreter kalbinden bıçaklanmış olarak bulunur.
Caligari, seyircilere tam 23 yıldır ölüm uykusunda olan Cesare’nin uyanmak üzere olduğunu söyler. Meraklı seyircileri panayırdaki muayenehanesinin içine alır. Dik duran tabutu açar ve tabutun içinde uyumakta olan Cesare’yle konuşmaya başlar. Cesare, Caligari’nin direktifleriyle uyanır. Caligari, Cesare’nin geçmişi ve geleceği bildiğini anlattığı seyircilere Cesare’ye istediklerini sorabileceğini söyler. Seyircilerden arasındaki Alan, Cesare’ye ne kadar yaşayacağını sorar ve şafağa kadar cevabını alıp korkuya kapılır. Arkadaşı Franzis’le birlikte panayırdan ayrılır. Yolda ikisinin de hoşlandığı Franzis’in nişanlısına rastlarlar. Gece, Cesare’nin kehaneti gerçekleşir ve Alan evinde öldürülür.

Bölüm 3:
Alan’ın ölüm haberini alan Franzis, cinayeti araştırmaya başlar. Kehaneti tutan Cesare’yi görmek için nişanlısının babası doktor Olsen’le Caligari’nin muayenehanesine gider.
Yaşlı kadının ortalığı ayağa kaldırmasıyla eli bıçaklı bir adam yakalanır ve karakola teslim edilir.
Caligari’ye Cesare’yi uyandırmasını söyleyen Franzis, özel baskıdan katilin yakalandığı haberini öğrenince Olsen’le beraber apar topar karakola gider.

Bölüm 4:
Franzis’in nişanlısı, babası eve dönmediği için endişelenmeye başlar.
Yakalanan adam, yaşlı kadını öldürmeye çalıştığını, ancak diğer 2 cinayetle ilgisi olmadığını söyler.
Caligari’nin muayenehanesine gelen Franzis’in nişanlısı, babası Olsen’in yanına uğrayıp uğramadığını sorar. Caligari, içeriye davet ettiği kıza tabutunun kapağını açıp uyandırdığı Cesare’yi gösterir. Kız kaçarak gider.
Cenazenin ardından gece Franzis’in nişanlısının evine giren adam, kızı kaçırır. Peşlerinden gelenleri gören adam, kızı bırakıp kaçmak zorunda kalır. Kız, evinde kendisine geldiğinde Franzis’i ve babasını karşısında bulur. Franzis’e kendisini kaçıranın Cesare olduğunu söyler. Ancak Franzis bütün gece doktor Caligari’nin muayenehanesini gözlediğini ve Cesare’nin uykuda olduğunu gördüğünü söyler.

Bölüm 5:
Franzis, karakola gidip durumu bildirir. Polislerle birlikte Caligari’nin muayenehanesine giderler. Tabut açıldığında içinde Cesare’nin değil bir bez bebeğin olduğunu görürler. Caligari kaçar. Franzis peşinden gider. Caligari, bir akıl hastanesinden içeri girer. Hastaneye gidip Caligari’yi aramaya koyulan Franzis, bilgi edinmesi için başhekimin odasına gönderilir. Odaya girdiğinde başhekimin Caligari’nin ta kendisi olduğunu öğrenen Franzis, kaçmaya çalışırken fenalaşır. Kendisine müdahale eden doktorlara hastane başhekiminin doktor Caligari’nin ta kendisi olduğunu anlatır. Doktorlarla birlikte Caligari’nin odasını incelerler ve buldukları kitaplarla Caligari’nin uzmanlığının uyurgezerlik olduğunu görürler. Kitapta Caligari isimli keşişin Cesare isimli uyurgezerle 1783 yılında kuzey İtalya’daki panayırları gezdiği, halkın aynı dönemde işlenen cinayetlerden dolayı panik halinde olduğu ve Caligari’nin Cesare’yi kötü amaçları için kullandığı yazmaktadır.
Franzis, kitabın altında Caligari’nin günlüğünü bulur. Günlükte Caligari, en sonunda aradığı uyurgezeri bulduğunu ve artık önünde kimsenin duramayacağını yazmıştır.

Bölüm 6:
Cesare bulunur. Franzis, Cesare’yi akıl hastanesine taşıtır. Caligari’nin odasına giren Franzis, ona gerçek yüzünü öğrendiğini söyler ve Cesare’yi içeri getirtir. Çıldıran Caligari’ye deli gömleği giydirilir ve bir odaya kapatılır.
Franzis, yanındaki yaşlı adama Caligari’nin hücresinden bir daha dışarıya çıkmadığını söyleyerek anlattığı hikayeyi bitirir. Yaşlı adamla birlikte akıl hastanesinin içine girerler. Franzis, yaşlı adama Cesare’yi gösterir. Daha sonra nişanlısı olarak bahsettiği Jane’in yanına gider ve ona evlenme teklif eder. Jane, bir kraliçe olduğu için kalbinin sesini dinleyemeyeceğini söyler. Başhekim hastaların arasından geçerken Franzis, asıl deli sensin diyerek başhekime saldırır. Deli gömleği giydirilen Franzis, bir odaya kapatılır. Başhekim, Franzis’in hastalığının kendisini Caligari zannetmesinden kaynaklandığını söyler.

Comment / Yorum:
Senarist Carl Mayer ve Hans Janowitz, 6 haftada yazdıkları senaryoyu yapımcı Erich Pommer’a 200 dolara satarlar. Erich Pommer, filmi Fritz Lang’in yönetmesini ister. Fritz Lang önce filmle ilgilenir, fakat daha sonra “Die Spinnen” adlı filmi yönetmeye karar verip projeden çekilir. Yönetmen koltuğuna Robert Wiene oturur. Film, yaklaşık 18.000 dolara mal olur. Set, 800 dolardan az bir rakama kurulur. Dekorlar kağıt kullanılarak yapılır. Oyuncular günlük 30 dolara çalışırlar.
Gerçek anlamda çekilmiş ilk korku film olarak gösterilen Das Cabinet Des Dr. Caligari / The Cabinet of Dr. Caligari ya da Türkçe adıyla Dr. Caligari’nin Muayenehanesi, deyim yerindeyse devrim yaratır ve sinema tarihinin kilometre taşlarından biri olur. Daha önceki korku denemelerinden çok daha etkili ve gerçekçi olan Dr. Caligari’nin Muayenehanesi, sinemanın en güçlü türlerinden biri olan korku türünün şekillenmesinde de rol oynar. Filmin seyirci üzerindeki etkisi de büyük olur. Öyle ki film, Fransa’daki tiyatrolarda tam 7 yıl boyunca gösterilir.
Filmin abartılı bulunabilecek belki de tek tarafı makyajları. Ancak dönemin koşulları göz önüne alınınca tiyatro tekniklerinin sessiz sinema üzerinde hakim oluşundan dolayı makyajın daha etkili bir anlatım gücü sağlamak için kullanılan bir enstrüman olduğunu da göz ardı etmemek gerek.
Zaten oldukça sürükleyici olan film, 6 bölüme ayrılarak daha da akıcı bir hale sokulmuş. Özellikle korku türünün meraklılarının mutlaka görmesi gereken bu başyapıt, kendisinden önceki birkaç denemeye karşın korku türünün gerçek atası olarak kabul edilmekte.


Imdb note: 8.1                           My note: 9