Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

31 Mart 2011 Perşembe

Kolsuz Kahramanın Kolu (1973)

Director / Yönetmen:

Temel Gürsu

Screenplay / Senaryo:

Ahmet Üstel

Cast / Kadro :

Öztürk Serengil
Nilüfer Koçyiğit
Sevda Nur
Hüseyin Zan
Sami Hazinses
Ekrem Gökkaya
Cevat Kurtuluş

Subject / Konu:

Çalıştığı hiçbir işte tutunamyan Hamsi Nuri,yarattığı kargaşa yüzünden son işi olan çaycılıktan da olmuştur.Arkadaşı Nermin,Hamsi Nuri'ye yardım etmek ister ve ona şarkıcılık yaptığı gece klübünde garsonluk işi ayarlar.
Türkiye'ye gelen ünlü karateci Wang Yu,Hamsi Nuri'ye ikizi kadar benzemektedir.Çeşitli kirli işlerin içinde olan Wang Yu,Hamsi Nuri'nin çalıştığı gece klübünde öldürülür.Hamsi Nuri,Wang Yu'nun öldürülüşüne şahit olmuştur.Hamsi Nuri'yi de öldürmeye çalışırlar,öldüremeselerde Hamsi Nuri'nin kolunu koparırlar.Hastahaneye kaldırılan Hamsi Nuri'ye ölen Wang Yu'nun kolu nakledilir.Nakledilen kol Wang Yu'nun kuvvetini taşımaktadır.Ancak bir kadın tarafından öpüldüğünde gücünü kaybetmektedir.Kolun tekrar eski gücüne kavuşmasının tek yolu ise tekrar bir kadın tarafından öpülmektir.
Hamsi Nuri'nin aslında Wang Yu'ya ait olan kolunun peşindeki Çin'li çete Nermin'i kaçırır.Hamsi Nuri'de Nermin'i kurtarmak için maceradan maceraya atılır.

Comment / Yorum:

Öztürk Serengil'in "Adana'lı Tayfur"dan sonraki en önemli seri film karakteri olan "Hamsi Nuri" serisine ait bir film.Türk sinemasında genelde başarısız örneklerle dolu bir tür olan absürt komedinin vasatı aşan nadir örneklerinden biri.Dönemsel olarak incelediğimizde popüler karate filmlerini tiye alan ve özellikle uçak sahneleriyle akılda kalan filmi baştan sona Öztürk Serengil'in performansının ayakta tuttuğu söylenebilir.Yönetmenliğe "Dikkat Kan Aranıyor" gibi önemli ve başarılı bir işle giriş yapan ve fakat sonrasında seks filmlerinden;"Küçük Emrah" filmlerine kadar bir dolu ticari amaçlı ve başarısız filmi yöneten Temel Gürsu'nun iyi sayılabilecek filmlerinden biri.Görüntü kalitesi düşük olsa da seyri keyif veren bir film.

Imdb note :   - (Filmin imdb'de kaydı yok)                           My note : 7

14 Mart 2011 Pazartesi

Besieged / Teslimiyet (1998)

Director / Yönetmen:

Bernardo Bertolucci

Screenplay / Senaryo:

Clare Peple
Bernardo Bertolucci

Story / Hikaye:

James Lasdun

Cast / Kadro :

Thandie Newton
David Thewlis
Claudio Santamaria

Subject / Konu:

Jason Kinsky,Roma'da iki katlı evinde tek başına yaşayan İngiliz bir piyanisttir.Evinin alt katındaki odayı,temizlik yapması karşılığında Kenya'lı öğrenci Shandurai'a kiralar.Shandurai,bir yandan üniversitede tıp eğitimini sürdürürken,diğer yandan Kenya'da siyasi suçtan dolayı tutuklu olan öğretmen kocasını kurtarmak için çareler aramaktadır.
Jason,Shandurai'ı gözlemler ve farklı stilinden etkilenir.Shandurai ise Jason'dan çekinir ve elinden geldiğince uzak durmaya çalışır.Ama Jason'ın bitmek bilmeyen çabaları Shandurai'ın da zamanla ona ısınmaya başlamasına neden olur.Jason,Shandurai'ı etkileyebilmek için kocasını kurtarmasında ona yardım etmeye başlar.Çeşitli bağlantılar ve yüklü ödemeler sayesinde girişimleri sonuç vermeye başlar.Shandurai,Jason'dan hoşlanmış olsa da yinede ona teslim olmamak için elinden geleni yapar.Jason,Shandurai için elinde avucunda ne varsa satmaya başlar.En sonunda sıra tek dostu olan pianosuna kadar gelir.Shandurai'ın kocasının kurtuluşu ve Roma'ya geliş tarihi belli olur.Ama Shandurai müteşekkirlikten çok daha fazlasını hissetiği Jason'a kendini teslim eder ve kocasının gelmesinden bir gün önce Jason'la birlikte olur.Ertesi gün kocası gelir...

Comment / Yorum:

Bernardo Bertolucci'nin popülarite olarak en az tanınan filmlerinden biri.Sinema yazarları tarafından da dikkate alınmayan ve beğenilmeyen film;görüntü yönetmeni Fabio Cianchetti sayesinde büyük takdir topladı.Çünkü Fabio Cianchetti başta "spiral merdiven tekniği" olmak üzere çok farklı tekniklerle çekim yaptı.Filmin adı önceden "The Siege" olarak belirlenmiş olsa da aynı yıl aynı isimle vizyona giren Hollywood yapımı filmden dolayı "Besieged" olarak değiştirildi.
Oyuncu seçimleri çok ama çok başarılı.David Thewlis,zaman zaman itici ve soğuk görünen İngiliz,Jason karakterini başarıyla oynamış.Thandie Newton için ise daha fazlasını söylemek gerekir.Newton,gözlerini kullanarak duyguyu verme konusundaki muazzam başarısının yanında oyunculuk için sadece mimiklerin yeterli olmadığını,fiziksel performansında büyük önem taşıdığını gösteren büyüleyici bir performans sergilemiş.Filmin gitgelli temposunun sorunlu olduğu söylenebilir.Nairobi'de başlayıp Roma'da devam eden filmin mekanlarının seçimi gayet başarılı.Müziklereyse ayrı  bir parantez açmak gerek.Sadece müzikleri için bile izlenebilecek bir film.Ruhu okşayan klasik bestelerle piano dinletisi ve kolay kolay dinleme fırsatı bulamayacağınız olan keyifli Afrika müzikleri,kulaklara ziyafet verir nitelikte.
Farklı kültürlerin kesişimi üzerine kurgulanmış ve aslında kimin kime teslim olduğu sorusunu işleyen,her ne kadar bir başyapıt olmasa da başarılı,farklı ve akılda kalıcı bir film.

Imdb note : 6.7                             My note : 7.5

13 Mart 2011 Pazar

Derviş Bey (1978)

Director / Yönetmen:

Şerif Gören

Screenplay / Senaryo:

Safa Önal

Cast / Kadro :

Kadir İnanır
Melike Zobu
Erol Taş
Hüseyin Peyda
Aliye Rona
Ahu Tuğba
Reha Yurdakul
Baki Tamer

Subject / Konu:

Bulunduğu köyün önemli ağalarından biri olan Ciritoğlu İbrahim Bey öldürülmüştür.İstanbul'da okumuş olan ve akrabaları gibi hasımlarına kin gütmeyen Derviş,babasının cenaze işlemleri için geldiği köyünde radikal kararlar alır.Aralarında husumet ve kan davası olan bir diğer önemli ağa olan Karahanlı Şehmuz Bey'in kızı Karaca'dan çok etkilenir.Husumetin esas nedeni olan toprakları satışa çıkarır.Karahanlı Şehmuz Bey de talip olunca toprakları ona satmak için anlaşır.Barışı sağlamak amacıyla attığı bu adım;tüm akrabalarının ve köylüsünün büyük tepkisine maruz kalmasına neden olur.Toprakları satıp İstanbul'a geri dönmek niyetindeki Derviş;köylünün derebeylikle yönetilmeye alışmış halini görünce kararlarında değişiklik yapar.Öncelikle toprakları Karahanlı Şehmuz Bey'e satmaktan vazgeçer.Köylüyü toprak sahibi etmek için adımlar atar.Kararından dönüşü Karahanlı Şehmuz Bey'i çılgına çevirir.Derviş'e ait yerleri ateşe verir.İstanbul'a gitmekten vazgeçen Derviş;herkes intikam beklerken Karahanlı Şehmuz Bey'den hukuk yollarına başvurarak şikayetçi olur.İfade vermeye gitmeyen Karahanlı Şehmuz Bey,Jandarma zoruyla götürülünce Derviş'i öldürmeye karar verir ve Derviş'i adamlarına kaçırtıp,başaşağı astırıp ölüme terkeder.Ama Derviş'e aşık olan Karaca bu duruma razı gelmez ve Derviş'i kurtarır.Birlikte kaçarlar.Karahanlı Şehmuz Bey ve adamları peşlerine düşer ve yakalarlar.Kızını ve Derviş'i öldürmek isteyen Karahanlı Şehmuz Bey,Derviş'e babasını öldürdüğünü söyledikten sonra tüfeğini ateşler,Karaca'yı ve Derviş'i yaralar.Ama anlar ki o kaybetmiştir.Sevginin ve doğruluğun gücü ağalık düzenini yenmiştir.

Comment / Yorum:

Türk sinemasında yüzlerce kez işlenmiş bir konu olan ağalık sistemi,Safa Önal'ın kaleminde işlenince türünün en önemli örneğine dönüşüvermiş.Toplam 14 kere beraber film çekmiş Şerif Gören ve Kadir İnanır'ın 5.kez bir araya geldiği "Derviş Bey",aynı zamanda Melike Zobu'nun ilk filmi olma özelliğini taşıyor.Melike Zobu,ilk oyunculuk deneyiminde oldukça başarılı.80'lerde birçok filmde başrolde oynayan Ahu Tuğba bu filmde yan karakterlerden biri olan Sevda'yı canlandırıyor.Erol Taş'ın kariyerinin en önemli performanslarından biri.Ağalığın kötüleştirdiği ve menfaatleri doğrultusunda harket etmek zorunda bıraktığı Karahanlı Şehmuz Bey,bir yandan da ölen karısından yadigar kalmış kızı Karaca'yı çok seven bir baba.Yani Erol Taş,salt bir kötüyü canlandırmıyor.Erol Taş'ın karakterin içsel dalgalanmalarını kusursuzca yansıtması ortaya dev bir performans çıkarmış.Hüseyin Peyda ve Aliye Rona'nın gerçekçi ve deneyimli oyunculukları filmi bir hayli beslemiş.1976 ve 1977'de ardarda Türkan Şoray ile birlikte rol aldığı "Devlerin Aşkı","Bodrum Hakimi","Deprem","Selvi Boylum Al Yazmalım" ve "Dila Hanım" gibi çok önemli filmlerle zirveye çıkan Kadir İnanır,özellikle Yılmaz Güney,Cüneyt Arkın ve zaman zaman kendi filmlerindeki gibi elinden silah düşmeyen popülist bir karakter yerine barışı ve adaleti meşru yollarla sağlamak çabasında olan ve canlandırılması çok daha zor olan Derviş karakterine ustalıkla hayat veriyor.Kadir İnanır filmografisinin temel taşlarından biri.Filmin başarılı müzikleri Cahit Berkay imzası taşıyor.
Türk sinemasında ağalık sisteminin,köylünün ağaya bakış açısının ve kanlı aileler arası aşkın en iyi anlatıldığı film.

Imdb note :  - (Filmin imdb'de kaydı yok)                             My note : 9

12 Mart 2011 Cumartesi

It's a Wonderful Life / Şahane Hayat (1946)

Director / Yönetmen:

Frank Capra

Screenplay / Senaryo:

Frank Capra
Albert Hackett
Frances Goodrich

Story / Hikaye:

Philip Van Doren Stern (from "The Greatest Gift")

Cast / Kadro :

James Stewart
Donna Reed
Lionel Barrymore
Thomas Mitchell
Henry Travers
Frank Faylen


Subject / Konu:

Yılbaşı gecesi gittiği barda intihar etme kararı alan George,intihar edecği köprüye doğru gider.Bedford Hills kasabasında doğup büyüyen George Bailey,13 yaşındayken kırılan buz tabakasının içine düşen kardeşinin hayatını kurtarır ama tek kulağı sağır kalır.Babası ölünce küçük kardeşi Harry'nin üniversiteye gidebilmesi için kendi üniversite öğrenim hakkından vazgeçer.Babasının ölmeden önce başında olduğu "Ev&Kredi" adlı aile şirketlerinin başına geçer.Şirketleri "Büyük Bunalım" döneminden hasarsız çıkmıştır.Yaşadığı kasabayı ve kasabasındaki insanları seven George,hemen hemen kasabadaki herkesi ev sahibi yapar.Kendisini insanlara yardım etmeye adamıştır.Ama kendi hayal ettiği şeylerin hiçbirini gerçekleştiremez.Ne doğru dürüst para kazanabilmiştir,ne mimar olabilmiştir,ne de dünyayı gezebilmiştir.George'un tek şansı okulda bir baloda tanıştığı ve üniversiteyi bitirdikten sonra kentten kasabaya dönmüş Mary ile evlenmektir.Çünkü Mary vefalı,fedakar ve kötü gününde de kocasının yanında olan bir eştir.Kocasının işleri kötü gittiğinde balayından vazgeçip balayı parasını kocaına verecek kadar düşünceli bir kadındır.George,kasabadaki insanların güvenini ve saygısını kazanmış olsa da yaptıklarından rahatsız olan biri vardır;kötü kalpli banker Henry Potter.Çünkü George'un kasabalılara yaptığı her kolaylık Henry'nin kasabalıların sırtından kazanacağı muhtemel gelirleri baltalamaktadır.Henry,George'u etkisiz kılabilmek için çareler arar ve bir gün aradığı fırsatı bulur.George'un amcası Bill,aile şirketlerinde çalışmaktadır.Aslında iyi bir adam olan Bill,yaşlılığının ve alkolikliğinin yol açtığı dalgınlıkla şirkete ait 8.000 doları Henry'ye kaptırır.Kısa süre sonra bankadan gelen müfettişlerin yaptığı denetlemede şirketin maddi açığı ortaya çıkar.Bu şirketin batması ve George'un hapse düşmesi anlamına gelmektedir.Yılın son günü yıkılmışa dönen George bara gider ve intihar etmenin tek çıkar yol olduuna karar verir.İntihar etmek için köprüye gider.Kendini nehre atarak intihar edecektir.George'u kurtarmak için gönderilmiş Clarence adlı melek,George'u kurtarmak için bir adamı nehire düşürür.Çünkü bilmektedir ki;George düşen kişiyi kurtarmak için çabalarken intihar etmeyi unutacaktır.Clarence,George'un dileğinini yerine getirir ve George'un olmadığı bir hayatın yaşandığı dünyayı George'a izlettirir.George izlediklerine şaşırır.Aslında insan yaşantısının dışarıdan göründüğü kadar "şahane" olmadığı ve insanların hayatlarında iyi giden bazı şeylerin her ne kadar farkedemeselerde;çevrelerindeki insanlarca sağlandığını görür.Ve George izlediklerinden sonra çevresindeki insanların hayatlarına yaptığı iyilik ve katkılarla aslında kendi hayatını "Şahane Hayat"a dönüştürmüş olduğunu farkeder.

Comment / Yorum:

Gerek ödüllerde gerekse hasılat olarak aynı yıl çekilen William Wyler'in yönettiği "The Best Years of Our Lives (Hayatımızın En Güzel Yılları)" isimli filmi karşısında büyük başarısızlığa uğrasada;değeri yıllandıkça daha da artan ve kendi tarzının en iyileri arasında her zaman en üst sıralarda yer alan bir Frank Capra klasiği."En iyi film","En iyi yönetmen","En iyi erkek oyuncu","En iyi ses" ve "En iyi kurgu" dallarında Oscar'a 5 dalda aday gösterilip hepsini kaybeden ve sadece Altın Küre'de "En iyi yönetmen" ödülünü kazanabilen,gişede başarısız olan "Şahane Hayat" yıllar geçtikçe Amerikan halkının sevgilisi haline geldi ve özellikle yılbaşı geceleri televizyonlarda yayınlanan bir klasiğe dönüştü.Film tam 3 kez renklendirildi.Yıllar sonra verilen ödüller filmi taçlandırmış olsa da;bir nevi günah çıkartma olarakta algılanabilir.Öyle ki "Şahane Hayat",American Film Institue(Amerikan Film Enstitüsü)'nün 2006'da yayımladığı "Tüm zamanların en güçlü filmleri" listesinde ilk sırada,Amerikan Film Enstitüsü'nün 2007'de yayınladığı "Tüm zamanların en büyük filmleri" listesinde 20.sırada ve yine aynı Enstitü'nün 2008'de yayınladığı "Tüm zamanların en büyük fantastik filmleri" listesinde 3.sırada yer aldı.Chaplin'le Brando arası dönemin tartışmasız en büyük oyuncusu olan James Stewart,oyunculuğun doruk noktasına çıkmış George Bailey performansıyla Oscar kazanamadı.Ama filme yapılan geç iade-i itibar,James Stewart'a da yapıldı ve bu büyük performans 2006'da Premiere Magazine'ce yayınlanan "Tüm zamanların en büyük performansları" listesinde 8.sırada yer almayı başardı.Romantik,fantastik ve komedi öğelerinin ustaca harmanlandığı film,"Kültürel,tarihi ve estetik önemli filmler" arasına seçildiği için Amerikan Kongre Kütüphanesi'nin "Ulusal Film Arşivi"ne eklenmiştir.
Film aynı zamanda Capra'nın hem yapımcılığı,hem senaristliği hem de yönetmenliği bir arada yaptığı ilk ve tek film olma özelliğinide taşıyor.Filmi dönemsel olarak incelediğimzde bir bağımsız filme göre 3.700.000 Dolar gibi inanılmaz bir bütçeye sahip.Her ne kadar filmin "şahane" senaryosu Philip Van Doren Stern'in "The Greatest Gift (En Büyük Armağan)" isimli hikayesinden uyarlanarak yazılmış olsada;filmin Charles Dickens'in "A Christmas Carol (Bir Noel Şarkısı)" isimli hikayesindende izler taşıdığını belirtmemiz gerek.Müzikler dönemin usta bestecisi Dimitri Tiomkin imzası taşıyor.Donna Reed'in ilk önemli başrolü.Film,Frank Capra'nın en sevdiği filmi,James Stewart'ın ise en favori filmi olma özelliğinide taşıyor.Herşey bitmiş gibi gözükürken bile hayatın devam ettiği ve güzelliklerle dolu olduğunu başarıyla işleyen ve fantastik sinema tarihinin her zaman en önemli yapıtlarından biri olarak kalacak unutulmaz bir klasik.


Imdb note : 8.7                             My note : 8.5

5 Mart 2011 Cumartesi

Otobüs Yolcuları (1961)

Director / Yönetmen:

Ertem Göreç

Screenplay / Senaryo:

Vedat Türkali

Cast / Kadro :

Ayhan Işık
Türkan Şoray
Atıf Kaptan
Ahmet Tarık Tekçe
Avni Dilligil
Salih Tozan
Suna Pekuysal
Suphi Kaner
Reha Yurdakul

Subject / Konu:

Kemal,elinden geldiği her konuda insanlara yardım eden ve çevresince çok sevilen bir otobüs şöförüdür.Yolcuları genelde aynı kişilerden oluşmaktadır.Bir gün yolcularının arasına genç ve güzel bir kız olan Nevin eklenir.Zengin bir ailenin kızı olan Nevin,üniversite öğrencisidir.Kemal'den hoşlanan Nevin her gün Kemal'in şöförlüğünü yaptığı otobüse binmeye başlar.Aralarında aşk alevlenir.Nevin'in babası Mahmut,Kemal'in yaşadığı fakir muhitteki evleri site inşa etmek bahanesiyle düşük ücretler karşılığı ele geçirmek niyetindedir.Kemal,sevdiği kızın babası olmasına rağmen Mahmut'un gerçek yüzünü kandırılacak insanlara göstermeye çalışır.Yaşanan gelişmeler Kemal'le Nevin arasında bir süreliğine sorun yaratsa da;Nevin haklı olanın Kemal olduğunu anlayınca onun yanında yer almaya karar verir.Mahmut gücünü kullanarak insanları satın almaya çalışır.Kemal ise gerçekleri anlatmaya çalışıp;kandırılmış kişilerin imza verip evlerini ellerinden çıkarmasını engellemek için uğraşır...

Comment / Yorum:

Özellikle 60'lı yıllara damgasını vurmuş Ayhan Işık'ın 60'lardaki en başarılı filmlerinden biri.Kariyerinin henüz başlangıcında olan Türkan Şoray'ın ilk önemli filmi.Senaryo,Türk sinemasına toplumsal gerçekçiliğin yerleşmesinde büyük emeği olan Vedat Türkali'ye ait.Filmde anlatılan;site yapımı için fakir mahalle sakinlerinin evlerinin haraç mezat ellerinden alınması olayı aslında 27 Mayıs 1960 askeri darbesi sonrası yaşanmış ve "Güvenevler Dosyası" olarakta bilinen gerçek bir inşaat yolsuzluğundan izler taşıyor.Ertem Göreç'in yönettiği 2.film olmasına rağmen 1964 yapımı "Karanlıkta Uyananlar" ile birlikte kariyerinin en iyi 2 filminden biri.Film çok zengin bir yan kadroya sahip.Suphi Kaner,Ahmet Tarık Tekçe ve Suna Pekuysal,filmin zaman zaman tebessüm ettiren,neşeli karakterlerini başarıyla canlandırmış.
Sinemanın,gözü kapalı kitlelerin uyandırılmasında da etkin bir araç olarak kullanılabileceğini gösteren ve tam 50 yıl öncesinden bugün yaşanan talanlara ışık tutan başarılı bir yapım.


Imdb note : 7.1                             My note : 8

4 Mart 2011 Cuma

Take the Money and Run / Parayı Al ve Kaç (1969)

Director / Yönetmen:

Woody Allen

Screenplay / Senaryo:

Woody Allen
Mickey Rose

Cast / Kadro :

Woody Allen
Janet Margolin
Marcel Hillaire
Jacquelyn Hyde
Lonny Chapman

Subject / Konu:

Çocukluk yıllarından beri hırsızlık başta olmak üzere suç işleme takıntısı olan Virgil Starkwell,yaptığı her işte başarısız olmaktadır.Virgil,müzikle uğraşır ama müzik kariyerinde başarılı olamaz.Girdiği işlerden genellikle ilk gün kovulur.Hatta iş başvurusu yaptığı bir yerde görüştüğü yetkiliye cebinden para bile verir.Bir gün parkta dolaşırken tanıştığı Louise ile kısa sürede sevgili olur.Kendisini Louise'e büyük bir orkestra şefi olarak tanıtmıştır.Hırsızlık yapmaya karar verir.Ama ilk girişiminde çantasını çalmaya çalıştığı yaşlı kadından dayak yer.Banka soyma kendisinde saplantı haline dönüşür.Polis tarafından aranmaya başlayan Virgil,karşılaştığı çocukluk arkadaşıyla derin bir sohbete başlar.Polis olduğunu bilmediği arkadaşına herşeyi anlatınca arkadaşı tarafından tutuklanır.Hapishaneye düşen Virgil,hamile bıraktığı sevgilisi Louise'i bir daha hiç göremez.Hapishanede de plan yapmaktan vazgeçmez.Artık planları hapishaneden kaçmak üzerinedir.Birkaç denemede başarısız olur.Özellikle sabununu çakıyla Smith Wesson silah şeklinde oyup,ayakkabı boyasıyla siyaha boyadıktan sonra gardiyanı rehin alıp hapishanenin dışına çıkmayı başarır.Ama sabundan silah yağmurda erimeye başlayınca,gardiyan Virgil'i hapishaneye geri götürür.Pes etmeyen Virgil,birkaç mahkuma zincirlenmiş şekilde hapisten kaçmayı başarır.Ama zincirli olduğu diğer mahkumlar farklı yönlere gitmek istemektedir.Mahkumlardan birinin annesine gitmeye karar verirler.Ama daha zincirlerinden bile kurtulamadan yakayı ele verirler...

Comment / Yorum:

Sinema tarihinde geniş kitlelere ulaşan Mokümanter(Mockumentary) tarzdaki ilk filmdir.Belgesel filmleri tiye alan bu tarz Woody Allen tarafından Sahte Belgesel(Pseudo Documentary) olarak adlandırılmıştır.Filmde Virgil Starkwell'in hayatı bir belgesel gibi anlatılır ve bu anlatım Virgil'i tanıyan insanlarla yapılan röportajlarla beslenir.Virgil karakterini irdelediğimizde Woody Allen ile paralellikler taşıdığını görüyoruz.Mesela Virgil ile Woody Allen'in doğum tarihleri aynıdır.Filmdeki psikiyatristin adı Julius J.Epstein'dır.Aslında Julius J.Epstein,Woody Allen'ın en çok sevdiği film olan Casablanca'nın senaristidir.
Film,Woody Allen'ın ilk yönetmenlik deneyimi.Aynı zamanda senarist,yönetmen ve aktörlüğü birlikte yaptığı ilk filmidir.Aslında filmi yönetmesi için önce Jerry Lewis'e teklif götürülmüş.Fakat Jerry Lewis meşgul olduğu için teklifi geri çevirmiş ve Woody Allen'da böylece yönetmenlik koltuğuna oturmuş.Ve ortaya absürd komediden hoşlanmayanların bile bayılarak izleyeceği inanılmaz bir komedi filmi ortaya çıkmış.Mickey Rose ile birlikte nakış gibi işlediği senaryoda bazı filmlere gönderme yapmayı da unutmamış.Gönderme yapılan filmler arasında;1932 yapımı "I was a fugitive from a chain gang",1950 yapımı "What's my line?" ve 1967 yapımı "Cool hand Luke" ile "Bonnie and Clyde" var.Filmin bir diğer enteresan tarafıysa;hapishanede geçen sahnelerin gerçekten San Quentin hapishanesinde çekilmiş olması.Üstelik filmde gerçek mahkumlar ufak ücretler karşılığı rol almış.Hapishanedeki çekimler esnasında herhangi bir mahkum firarı olmaması için film ekibi sadece mor ışıkta anlaşılabilen özel bir mürekkeple damgalanmış.
Sadece bir başyapıt olduğu için değil komedi tarihinin yapı taşlarından biri olduğu içinde izlenmesi ve arşivlere katılması gereken bir film.


Imdb note : 7.2                             My note : 9.5

3 Mart 2011 Perşembe

Düttürü Dünya (1988)

Director / Yönetmen:

Zeki Ökten

Screenplay / Senaryo:

Umur Bugay

Cast / Kadro :

Kemal Sunal
Jale Aylanç
Erdal Gülven
Ayberk Çölok
Cezmi Baskın
Orhan Çağman
Selçuk Uluergüven
Şebnem Erkekli
Güzin Çorağan
                                                                Nurhan Özenen
                                                                İhsan Yüce

 

Subject / Konu:

Mehmet beste yapan ve yaptığı besteleri satarak para kazanma hayalleri kuran bir klarnetçidir.Geceleri pavyonda klarnet çalan Mehmet'e tanıdıkları "Düt düt" diye hitap etmektedir.Kayınbiraderinin gecekondusunda karısı,2 kızı ve özürlü oğluyla yaşamaktadır.Geçim sıkıntısının yanına bir de kayınbiraderinin gecekonduyu satmak için biriyle anlaşması eklenince;Mehmet için ek iş bulmak zorunlu hale gelir.Kendisini bir an önce gecekondudan çıkarmak isteyen kayınbiraderi,Mehmet'e çakmakçılık işi ayarlar.Mehmet elinden geleni yapsa da başarılı olamaz.Kendisini gecekondusundan çıkarmakta azimli kayınbiraderi Mehmet'e bu seferde inşaatta amelelik ayarlar.Yorgunluğun,stresin altında ezilen Mehmet'in psikolojisi her geçen gün biraz daha bozulur.

Comment / Yorum:

Yeni Gerçekçilik akımının filmlerini andıran "Düttürü Dünya",Kemal Sunal filmografisini salt komedi ve komedram olarak ikiye ayırırsak;komedram filmleri arasında en başarılarından biri.Başarılı performansı,usta oyuncuya Ankara Uluslararası Film Festivalinde "En iyi erkek oyuncu" ödülünü getirdi.Bu filmden sonra sinemaya 7 yıl ara verecek Zeki Ökten'in 80'lerdeki son filmi.Umur Bugay,durum komedisi ile trajikomik anlatımın iç içe girdiği başarılı bir senaryoya imza atmış.Sinema yolculuğunun başlarındaki Zeki Demirkubuz filmin yönetmen yardımcılarından biri.Usta oyuncu İhsan Yüce filmde konuk oyuncu olarak yer alıyor.
Ankara'da çekilmiş ve genelde gecekondu mahallesi ve pavyonda geçen hikayede mekan seçimlerinin başarısı anlatımın inandırıcılığını arttırmış.Sinema tarihinde örneği olmayan "Pehlivanın sandalyeyle güreşi" en akılda kalıcı sahne.
Yer yer gündelik sorunları,hayat mücadelesinin sıkıntılarını gözler önüne seren,yer yerse keyifli durum analizleriyle insanı gülümseten başarılı bir yapım.

Imdb note : 7.3                             My note : 8

1 Mart 2011 Salı

Novo (2002)

Director / Yönetmen:

Jean-Pierre Limosin

Screenplay / Senaryo:

Christophe Honore
Jean-Pierre Limosin

Cast / Kadro :

Eduardo Noriega
Anna Mouglalis
Nathalie Richard
Paz Vega

Subject / Konu:

"Şimdiyi unutmak" gibi eşine nadir rastlanan bir hastalığı olan Graham,yaşadığı anları sadece 1 günlüğüne hafızasında tutabilmektedir.Her yeni güne sıfırlanmış hafızasıyla başladığı için,unutmaması gereken şeyleri not eder.Ama aldığı notlar,bu halinden istifade etmek isteyen kadınları durdurmaya yetmez.Etrafındaki kadınlarca cinsel objeye çevrilmiş olan Graham,Irene hayatına girip kız arkadaşı olunca;yaşadıklarını unutmamak için Irene ile birlikte mücadele etmeye başlar.

Comment / Yorum:

Daha önce Japonya'da "Tokyo Eyes" isimli bir film çekmiş Fransız yönetmen Jean-Pierre Limosin'in 2.yurtdışı çalışması.Film,özünde enteresan ve daha önce işlenmemiş bir hikayeye sahip olsada;ön plana çıkarılan cinsellik,hikayeyi tamamiyle gölgelemiş.Bu da hikayenin senaryolaştırılma aşamasında ya da senaryonun filmleştirilme aşamasında başarısız olunduğuna işaret ediyor.Yani iyi işçilerin elinde başarılı olabilecek bir hikaye,kötü işçilerin elinde ancak bu kadar işlenebilmiş.
Başrolde izlediğimiz Eduardo Noriega gayet başarılı.Bu filmdeki ve aynı yıl roll aldığı "Hable Con Ella"daki küçük rolleri Paz Vega için bir sıçrama tahtası oldu.Bu filmin ardından önce başroller geldi,sonra da Hollywood yapımlarında rol alma fırsatı.
Film işlediği enteresan konuyla belli bir yere kadar sürükleyici olsa da,bir noktadan sonra vasat bir erotik filme dönüşüveriyor.Filmin seyirciye tek vadettiği şey;iyi bir fikrin nasıl boşa harcandığını seyretmek.

Imdb note : 5.9                             My note : 5.5