Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

29 Mart 2012 Perşembe

Sultan (1978)

Director / Yönetmen:

Kartal Tibet

Screenplay / Senaryo:

Yavuz Turgul

Cast / Kadro :

Türkan Şoray
Bulut Aras
Şener Şen
Adile Naşit
İhsan Yüce
Erdal Özyağcılar
Tuncer Sevi
İlyas Salman
Ayşe Kemikoğlu
                                                                Güzin Özyağcılar
                                                                Gül Yalaz
                                                                Filiz Bozkurt
                                                                Hikmet Gül
                                                                Ahmet Arıman
                                                                İlhan Hemşeri
                                                                Selim Naşit Özcan
                                                                Ekrem Dümer

Subject / Konu:

Gecekondu mahallesindeki insanlar, fakir yaşantılarına karşın kuvvetli komşuluk bağlarıyla mutlu bir yaşam sürmektedir. Bu gecekondu mahallesinin fertlerinden biri olan Sultan, 4 çocuğuyla birlikte yaşayan bir duldur. Gündelikçilik yaparak geçimini sağlamaktadır.
Minibüsçülük yapan muhtarın oğlu Kemal, çapkınlığıyla dillere destan olmuş biridir. Kemal, birlikte olmak istediği bir kadını elde etmek için her türlü numarayı yapabilecek karakterdedir. Kemal, bu kez Sultan'ı gözüne kestirir ve harekete geçer.
Mahalleye birileri gelip gider ve muhtarla görüşür. Çünkü köprü yapımı söylentilerinden dolayı gecekondu bölgesi bir anda değerlenmiştir. Muhtar, durumu bilmeyen gecekonduluları 3-5 kuruşa evlerinden çıkartıp bu ranttan nasibini almaya çalışır.
Kemal, Sultan'la yakınlaşmaya çalışsa da; Sultan kolay bir kadın olmadığını gösterir ve Kemal'i tersler. Kemal, Sultan'ı elde etmenin tek yolunun evlilik olduğunu anlar. Önce Sultan'la evlenmek isteyen pısırık bakkal Bahtiyar'ı tehdit eder, ardından evlilik numarasını kullanarak Sultan'la yakınlaşmayı başarır. Sultan'ı evlilik işlemlerini başlattığına inandıran Kemal, amacına ulaşır ve Sultan'la birlikte olur.
Fırıldak muhtar icraate geçer ve gecekondu mahallesi yavaş yavaş boşalmaya başlar. Evlerini terketmek istemeyen mahalle sakinleri, muhtarın oyunlarını anlamaya başlasa da yaşadıkları gecekonduların tapuları olmadığı için direnç gösteremezler.
Kemal'in kendisine oynadığı oyunu öğrenen Sultan, Kemal'i öldürmeye niyetlense de; ona herkesin içinde öldürülmeye bile layık bir insan olmadığını söyleyerek nefretini kusar ve elini kana bulamaz. Kemal, yaşananların ardından nasıl büyük bir hata yaptığını farkını varır. Çünkü Sultan'a aşık olmuştur.
Sultan, tüm baskılara rağmen gecekondusunu terketmeyince; yıkım ekipleri gecekondusunu yıkmaya gelir. Sultan, başka birisi gecekondusunu yıkacağına kendi kendine gecekondusunu yıkar. Çocukları ve komşularıyla yeni bir ev yapmak üzere yola koyulduğunda; babasının çevirdiği dalaverelerden yeni haberdar olan ve babasıyla kavga eden Kemal'i görür. Kemal, herşeyini bırakıp babasına rest çeker ve Sultan'ın peşinden gider. Sultan, peşinden gelen ve hala kızgın olduğu Kemal'e saldırır. Aralarında çıkan itiş kakış esnasında Kemal'in elindeki paket havalanıp açılır ve Kemal'in Sultan'a aldığı gelinlik süzülerek yere düşer. Sultan gelinliği görünce Kemal'in kendisini gerçekten sevdiğine inanır.

Comment / Yorum:

Bir gecekondu mahallesinin, birilerinin rantı için tasviye edilmeye başlaması ve bu süreç içerisinde güzel bir dul olan Sultan ile onu elde etmeye çalışan uslanmaz çapkın Kemal'in fırtınalı ilişkilerinin işlendiği film, Yavuz Turgul'un senaryosu, Ertem Eğilmez'in yapımcılığı, Kartal Tibet'in yönetmenliği, Cahit Berkay ve Yavuz Turgul imzalı müzikleri ve Türkan Şoray'ın başı çektiği inanılmaz oyuncu kadrosuyla bir başyapıt olarak değerlendirilmeyi fazlasıyla hak ediyor.
Sultan için Yavuz Turgul sinemasının temel prensibi olan karakterlerin detaylıca tanıtılması özelliğinin kullanıldığı ilk film denebilir. Bu önemli özellik Sultan'ın, Türk sinemasında bol bol rastladığımız, sadece başrol oyuncuları üzerine kurulan ve bu nedenle yan karakterlerden hiç katkı alamayan içi boş filmlerden kolaylıkla ayrılmasını sağlıyor.
Yavuz Turgul'un dönemi çok iyi yansıttığına dair en belirgin örnekler; mahallelinin İlyas Salman'ın canlandırdığı bekçiyi "Kolombo" diye çağırması ve Sultan'ın çocuklarının köpeklerine "Joe" ismini vermesi. Bu isimler, televizyonun o dönemde ne kadar etkin olduğunu gösteriyor. Filmde ayrıca dönemin egemen müziği arabeske dair de bazı popüler örnekler kullanılmış.
Oyunculuk kariyerinin ardından yönetmenlik koltuğuna oturan Kartal Tibet, 1976 yapımı "Tosun Paşa" ve 1977 yapımı "Cennetin Çocukları"nın ardından 3. uzun metrajlı film çalışması olan Sultan'da oyuncuyken defalarca birlikte rol aldığı Türkan Şoray'ın bu kez yönetmenliğini yaptı. Sultan, yönetmenlik kariyerinde özellikle çevirdiği komedi filmleriyle başarıyı yakalayan Kartal Tibet'in en önemli filmlerinden biri oldu.
Türkan Şoray'ın son derece güçlü ve gerçekçi bir performansla yorumladığı Sultan karakteri, oyuncunun kariyerinin en iyi performanslarından biri. Film, kariyerinin başlarındaki Bulut Aras'ın popülerliğine büyük katkı yaptığı gibi oyuncunun en önemli filmlerinden biri de oldu. Filmin Şener Şen, Adile Naşit, Erdal Özyağcılar, İhsan Yüce ve İlyas Salman gibi dev isimlerden oluşan yardımcı oyuncu kadrosu da filme muazzam bir katkıda bulunmuş.
Sultan, sıcak ve samimi senaryosu ve zengin kadrosundan anlaşılacağı gibi bir Arzu Film yapımı. Sinemada Türkan Şoray'la Şener Şen'in ve Türkan Şoray'la İlyas Salman'ın birlikte rol aldığı ilk ve tek film.
Sultan, oyuncu kadrosu, senaryosu, yönetilişi, kurgusu ve müziği bakımından kusursuza yakın olması nedeniyle sadece döneminin değil, Türk sinema tarihinin de en iyi filmlerinden biri.

Imdb note : 7.5                              My note : 9.5

26 Mart 2012 Pazartesi

Låt Den Rätte Komma In / Let the Right One In / Gir Kanıma (2008)

Director / Yönetmen:

Tomas Alfredson

Screenplay / Senaryo:

John Ajvide Lindqvist

Novel / Kitap:

John Ajvide Lindqvist (from "Låt Den Rätte Komma In")

Cast / Kadro :

Kåre Hedebrant
Lina Leandersson
Per Ragnar
Henrik Dahl
Karin Bergquist
                                                              Peter Carlberg
                                                              Ika Nord
                                                              Mikael Rahm
                                                              Karl Robert Lindgrem
                                                              Anders T. Peedu
                                                              Pale Olofsson
                                                              Cayetano Ruiz
                                                              Patrik Rydmark
                                                              Johan Sömnes
                                                              Mikael Erhardsson
                                                              Rasmus Luthander

Subject / Konu:

Anne ve babası ayrılmış olan Oskar, içine kapanık, pasif bir çocuktur. Annesiyle yaşayan Oskar, Stockholm'ün pekte elit sayılmayacak bir semtinde oldukça büyük bir binada yaşamaktadır. Okulda bir grup çocuk tarafından sürekli tartaklanan Oskar, evlerinin önündeki parkta onlara karşılık verebilmek için provalar yapıp durmaktadır.
Oskar yine parkta vakit geçirdiği bir akşam, tuhaf görünümlü bir kız olan Eli'yle tanışır. Eli, Oskar'ın binasına yeni taşınmıştır. Oskar, kısa sürede yakınlaştığı Eli'ye aşık olur. Her akşam parkta buluşmaya devam ederler.
Bölgede tuhaf cinayetler işlenmeye başlar. Bir adam öldürdüğü kişilerin kanlarını süzüp bidona doldurmaktadır. Adam, bidona doldurduğu kanı Eli ve kendisinin beslenmesi için kullanan bir vampirdir. Oskar, Eli'nin uzun süredir 12 yaşında bir vampir olduğunu, gündüzleri ortalarda görünmemesinin sebebinin; güneş ışığının vampirleri yok etmesi olduğunu öğrenir.
Bir okul gezisi sırasında Oskar'ın başının belası olan çocuklar, yine Oskar'a sataşır ve onu buzlu suya atmaya çalışır. Ama Oskar karşı koyar ve yaşananlar sonucu çocuklardan biri sağır kalır.
Yakalanmak üzereyken kendini öldürmeye çalışan ama bunu başaramayıp ağır şekilde yaralayan adam, hastahaneye kaldırılır. Adam polis gözetiminde olduğu için Eli hastahane duvarından tırmanır ve odaya camdan girer. Kendileri için en doğru olan şeyi yapar ve adamı öldürür.
Eli, beslenmek için birisine saldırır. Bu olayın ardından artık peşinde güvenlik güçleri vardır ve yaşadığı yer kendisi için tehlike arz etmektedir. Tek çaresi gitmektir. Bir süredir araları pek iyi olmayan Oskar'dan kendisiyle birlikte gelmesini ister. Ancak Oskar bu teklifi kabul etmez ve Eli gider.
Sağır bıraktığı çocuğun ağabeyi, Oskar'dan intikam almaya karar verir. Oskar'a tuzak kurar ve akşam havuza gelmesini sağlar. Çıkardığı yangın sonucu bina boşaltılınca; havuz ve çevresinde Oskar'ın sağır bıraktığı çocuk, çocuğun ağabeyi ve arkadaşları kalır. Çocuğun ağabeyi, Oskar'a işkence yapmaya başlar. Oskar havuzda boğulmak üzereyken; ansızın kurtarılır. Ortalık kan gölüne döner ve Oskar'a zarar vermeye çalışan herkes canından olur. Oskar'ı kurtaran Eli'nin ta kendisidir. Eli ve Oskar, olayın ardından trene binip kaçarlar.

Comment / Yorum:

John Ajvide Lindqvist'in 2004'te yazdığı romanı Låt Den Rätte Komma In, 2008 yılında sinemaya uyarlanır ve John Ajvide Lindqvist, filmin senaryosuna da imza atar. Filmin yönetmen koltuğundaysa; genelde televizyon için yaptığı çalışmalarla tanınan, şimdilerdeyse 2011 yapımı "Tinker Tailor Soldier Spy (Casus)" ile adından söz ettiren Tomas Alfredson oturur.
Filmin en çok dikkat çeken oyuncusu Eli karakterini canlandıran Lina Leandersson. 12 yaşındaki bir vampir baş karakter, bu tür filmlerde sık rastlayabileceğimiz türden bir karakter değil. Bu yüzden Lina Leandersson'un performansının oldukça etkileyici olduğu söylenebilir.
1982 yılında Stockholm'ün karlarla örtülü atmosferinde geçen film, ne salt bir fantastik korku filmi ne de salt bir drama. Bu özelliği, filmi klasik vampir filmlerinden ayırıyor. Filmde işlenen aşk, çocuk karakterler üzerinden verildiği için ortaya oldukça sıradışı bir aşk hikayesi çıkmış. Filmin pek yükselmeyen ve genelde ağır seyreden temposuyla Stockholm'ün kasvetli atmosferinin bir araya getirilmesi, içinde sıradışı bir aşk hikayesi yer alan bir vampir filmi için başarılı bir tercih olsa da; bu tercih, düşük tempolu filmlerden sıkılanların filmden hoşlanmamalarına da neden olabilir.
Kitapta Eli karakterinin aslında hadım edilmiş bir erkek çocuğu olduğu anlatılsa da; bu önemli detaya filmde direkt vurgu yapılmıyor. Bu önemli detay, kitabı okumadan filmi seyredenlerin belki de hiç öğrenemediği bir bilgi.
Låt Den Rätte Komma In, 2008 - 2010 arası süreçte "En iyi yabancı film" ödülünün ağırlıkta olduğu tam 61 ödül ve 19 adaylık kazandı. Empire dergisi tarafından yılın filmi seçildi. Çoğu sinema yayını ve yazarı tarafından 2008'in en iyi filmleri arasında gösterildi. Filmin yakaladığı başarı, Hollywood'un da gözünden kaçmayınca; film, 2010 yılında "Let Me In (Kanıma Gir)" adıyla yeniden çevrildi.
Låt Den Rätte Komma In, düşük tempo handikapına karşın şaşırtıcı ve güçlü bir drama. Sağlam hikayesiyle fantastik korku türüne farklı bir bakış açısı getiren film, özellikle türün meraklıları ve fantastik korku edebiyatı uyarlaması sevenler için keyifli bir deneyim olabilir.

Imdb note : 8                                My note : 7

25 Mart 2012 Pazar

Mavi Boncuk (1974)

Director / Yönetmen:

Ertem Eğilmez

Screenplay / Senaryo:

Sadık Şendil

Cast / Kadro :

Emel Sayın
Tarık Akan
Kemal Sunal
Zeki Alasya
Metin Akpınar
Münir Özkul
Halit Akçatepe
Adile Naşit
Perran Kutman
                                                            Feridun Çölgeçen
                                                            Giray Alpan
                                                            Talat Gözbak

Subject / Konu:

Baba Yaşar, oğlu Yakışıklı Necmi, Kaymakam Cafer, Şeker Kamil, Süleyman ve Mıstık gazinoya Emel Sayın'ı dinlemeye giderler. Fiks menünün ne demek olduğunu bilmedikleri için yiyip içtikleri herşey için sabit bir ücret ödeyeceklerini zanneden kafadarlar, bu yanlış anlaşılmayı garsonlara anlatamayınca; gazino sahibinin talimatıyla tartaklanıp gazinodan atılırlar.
Başlarına gelen bu tatsız olay yüzünden oldukça rencide olan 6 kafadar, gazino sahibinin yaptığını ödetmek için harekete geçerler. Planları Emel Sayın'ı kaçırıp gazinoyu zor duruma düşürmek ve gazino sahibinden fidye istemektir.
Tuhaf ve komik planları doğrultusunda Emel Sayın'ı bayıltıp halıya saran kafadarlar, sanatçıyı Baba Yaşar'ın evinin çatı katına kaçırırlar. Emel'e iyi davranırlar ve kendisini niye kaçırdıklarını açıklarlar. Emel'de 6 kafadarın samimiyetine inanır ve onları sevmeye başlar. Yakışıklı Necmi'yle yakınlaşması ise aşka dönüşür.
Fidyeyi teslim alma konusundaki ilk denemeleri oldukça garip bir şekilde hüsrana uğrayan kafadarlar, kendilerinden ayrılmak istemeyen Emel'i yine halıya sararak geri götürürler. Emel bu duruma içerler. Emel'in aşkıyla yanıp tutuşan Necmi başta olmak üzere 6 kafadar da pişman olur.
Mavi Boncuk adıyla kendi meyhanelerini açan kafadarlar, efkarlı efkarlı otururlarken; kendilerine küskün olmasına rağmen hasretlerine dayanamayıp ansızın çıkagelen Emel'i karşılarında görürler. 2 aşık Necmi ve Emel birbirlerine kavuşurlarken herkesin neşesi de geri gelir.

Comment / Yorum:

Film o kadar zengin bir oyuncu kadrosuna sahip ki bu konuyla ilgili yapılabilecek tek yorum; yıldızlar geçidi demek olacaktır. Münir Özkul ve Adile Naşit gibi 2 ustanın yanında yıldızları hızla parlayan komedyenler Kemal Sunal, Halit Akçatepe, Zeki Alasya ve Metin Akpınar, dönemin en revaçtaki 2 jönünden biri olan Tarık Akan ve sinemadaki 14. deneyiminde bir şarkıcıyı canlandıran ses yıldızı Emel Sayın oldukça isabetli seçimler olmuş. Oyunculuk performansları mükemmele yakın. Emel Sayın, dev oyuncuların arasında hiç mi hiç sırıtmadığı gibi oyunculukta da iddialı olduğunu göstermiş.
Filmin başarılı senaryosu Sadık Şendil imzası taşıyor. Kaynaklarda Ertem Eğilmez ve Zeki Alasya'nın da senaryoya katkıda bulundukları bilgisi yer almakta. Arzu Film'in zengin kadrolu, sıcak ve samimi aile filmlerinin tipik bir örneği olan Mavi Boncuk'un çoğu yerinde Ertem Eğilmez'in usta dokunuşlarını hissedebiliyorsunuz. Film, Türk sinemasında defalarca işlenen Stockholm Sendromunun (kaçırılanın kaçırana aşık olma durumu) en naif örneklerinden biri.
Film müthiş detaylarla zenginleştirilmiş karakterlerin unutulmaz sahneleriyle dolu. Baba Yaşar'ın sinema tutkusu ve sinemaya dair anlattıkları, Kaymakam Cafer'in neden kaymakam lakabını taşıdığı ve sürekli tekleyen aracı, Mıstık'ın korka korka annesi Adile'den gizli işler çevirmesi, Adile'nin saflığı ve merakı, Süleyman'ın sazı eşliğinde fidye parasını getiren adamın geldiğini haber veren şarkısı, kadın kılığına giren Kamil'in fidye parasını teslim almayı beklerken sadakayla karşılaşınca sadaka veren adama saldırması ve elbette Emel Sayın'ın keyifli şarkıları, filmle ilgili en unutulmaz anlar.
Emel Sayın'la Tarık Akan'ı 3. ve son kez bir araya getiren Mavi Boncuk, bu 2 ünlü ismin arasında çıkan aşk dedikoduları yüzünden de adından söz ettiren bir yapım oldu.
Mavi Boncuk, dönem itibariyle incelenirse; Türk sinemasında 70'lerin 2. yarısıyla başlayan seks furyasından önceki verimli dönemde çevrilen en iyi filmlerden biri. Defalarca izlemiş olsanız da yeniden seyrettiğinizde yine aynı keyfi aldığınız filmler vardır. Mavi Boncuk işte tam da böyle bir film.

Imdb note : 7.4                              My note : 8.5

22 Mart 2012 Perşembe

The Jerk / Ahmak (1979)

Director / Yönetmen:

Carl Reiner

Screenplay / Senaryo:

Steve Martin
Carl Gottlieb
Michael Elias

Story / Hikaye:

Steve Martin
Carl Gottlieb

Cast / Kadro :

Steve Martin
Bernadette Peters
Catlin Adams
                                                            Mabel King
                                                            Richard Ward
                                                            Dick Anthony Williams
                                                            Bill Macy
                                                            M. Emmet Walsh
                                                            Dick O'Neill
                                                            Maurice Evans
                                                            Helena Carroll
                                                            Renn Woods
                                                            Pepe Serna
                                                            Sonny Terry
                                                            Brownie Mcghee
                                                            Jackie Mason
                                                            Frances E. Williams
                                                            Lydia Mcghee
                                                            Niko Denise Holmes
                                                            Shawn Harris
                                                            Nyles Harris
                                                            Susan Denise Harrison
                                                            Sharon Johansen
                                                            Carl Reiner

Subject / Konu:

Sokakta perişan halde görünen adam, sevdiği kadını kaybettiğini söyledikten sonra başından geçen olayları anlatmaya başlar.
Siyahi bir ailede yetişen bir beyaz olan ve beyaz oluş nedeninin bir hastalık olduğunu zanneden Navin, bir evlatlık olduğunu öğrenince; hiç ayrılmadığı evinden evinin dışındaki dünyaya çıkmaya karar verir. Otostop çekerek yolculuğuna başlar. Oldukça saf bir kişiliğe sahip olan Navin, insanlar tarafından kolayca aldatılabilmektedir. Kazandığı ufak miktarda paraları, yaşadıklarını anlattığı mektuplarla beraber ailesine gönderir. Yoldayken bulduğu ve sahiplendiği köpeğini de yanından ayırmaz.
Benzincide çalışmaya başlayan Navin, sürekli gözlüğü düşen bir müşterinin gözlüğüne bir tutacak ekleyerek; pratik ve yaratıcı bir yardımda bulunur. Navin'in bir sonraki durağıysa; sirk olur. Sirkte çalışan Navin, dominant karakterli Patty'le ilişki yaşamaya başlar. Zangin olma hayalleri kuran Marie'ye aşık olan Navin, paçayı Patty'den kurtarmayı başarınca; Marie ile yeni bir ilişkiye yelken açar.
Navin'in gözlüğe eklediği tutacak fikrini geliştiren adam, büyük bir servete ulaşır. Mucit Navin'i de unutmaz. Büyük bir servet sahibi olan Navin, Marie ile birlikte zenginliğin tadını çıkarmaya başlar. Ancak bu mutluluk uzun sürmez. Çünkü gözlük tutacakları, kullananları şaşı yapmaktadır. Bu durum büyük ses getirir ve gözlük tutacağı mağdurları Navin'e tazminat davası açarlar. Tazminat ödemek zorunda kalan Navin, bütün servetini kaybeder. Marie'yle de arası açılır ve ayrılırlar.
Sokaklara düşen Navin, hikayesinin o ana kadar ki kısmını anlatmıştır. Ancak Navin'in hikayesi daha bitmemiştir. Navin'in gönderdiği paraları iyi değerlendiren ailesi, perişan haldeki Navin'i bulur. Navin, sevdiği kadın Marie'ye de tekrar kavuşur ve ailesinin evinde beraberce mutlu bir yaşam sürerler.

Comment / Yorum:

Saf bir karakterin yaşantısının absürd detaylarla süslenerek anlatıldığı filmde başrol karakteri Navin'i canlandıran Steve Martin, aynı zamanda filmin hikaye ve senaryo yazarları arasında da yer alıyor. Filmin diğer senaristleri "Jaws" serisinin senaristi de olan Carl Gottlieb ve kariyerinin büyük bölümünde televizyondaki komedi projelerinde yazarlık ve senaristlik yapmış olan Michael Elias.
Steve Martin'in 3. uzun metrajlı sinema deneyimi olan The Jerk, oyuncunun kariyerinin önemli parçalarından biri. Çünkü Steve Martin'in sinemada şöhreti bu filmle yakaladığı söylenebilir. Benzer şeyler filmin diğer başrol oyuncusu Bernadette Peters için de geçerli. Bu filmle çıkış yakalayan oyuncu, tanınır bir komedi oyuncusu olmayı başardı. Filmin yönetmeni Carl Reiner'ı ve yine kendisi gibi yönetmenlik yapan Rob Reiner'ı da filmde ufak rollerde seyrediyoruz.
The Jerk, vadettiğini veren yani güldürmeyi başarabilen orta karar bir komedi filmi. Film vasatı aşamasa da; Steve Martin ve Bernadette Peters'in performansları oldukça başarılı. Filmin süresinin kısa oluşu; filmin sıkılmadan seyredilebilmesine olanak veriyor. Özellikle absürd komediden hoşlananların keyifle seyredebileceği bir film.

Imdb note : 7                                My note : 5.5

20 Mart 2012 Salı

Çıtkırıldım (1966)

Director / Yönetmen:

O. Nuri Ergün

Screenplay / Senaryo:

Beyza Selman

Cast / Kadro :

Filiz Akın
Cüneyt Arkın
Salih Güney
Hulusi Kentmen
Gülsüm Kamu
Mualla Sürer
Aziz Basmacı
Sevinç Pekin
Semiramis Pekkan
                                                              Mürüvvet Sim
                                                              Osman Alyanak
                                                              Cevat Kurtuluş
                                                              Necdet Tosun
                                                              Emine Erhan
                                                              Serpil Birsen
                                                              Meral Özen
                                                              Feridun Çölgeçen
                                                              Gülten Ceylan
                                                              Buket Sakullu
                                                              Sabahat Cabbar
                                                              Mahmure Handan
                                                              Faik Coşkun
                                                              Zeki Alpan
                                                              Feriha Eyüpoğlu
                                                              Ayben Erman
                                                              Senay Ülkü
                                                              Tülin Aktay

Subject / Konu:

Şımarık bir zengin kızı olan Filiz, özel bir kolejde okumaktadır. Filiz, evde kuzeni Ergun'la, okulda hocalarıyla uğraşmaktadır. Hocaları Filiz'den illallah etseler de; varlıklı bir aileden gelen Filiz'e ufak uyarılar yapmak haricinde bir ceza verememektedir. Çünkü babası zengin fabrikatör Cemil Akın'dır.
Fakir bir genç olan öğretmen Orhan, ilk öğretmenlik görevine Filiz'in okuduğu kolejde başlar. Filiz'le okul yolunda çarpışmak suretiyle başlayan tuhaf diyalogları, okulda da devam eder. Bu tuhaflık yerini kısa sürede bir aşka bırakır.
Orhan, Filiz'i arkadaşıyla kavga ederken görür ve Filiz'i tokatlar. Filiz durumu annesine anlatınca; Filiz'in annesi Sabiha okula gelir ve okul müdürüne şikayette bulunur. Müdür, yağlı müşteri olarak gördüğü Sabiha'nın şikayeti üzerine Orhan'a kapıyı gösterir. Yaşananlarda bir kabahati olmadığını düşünen Orhan, alttan almaz ve işi bırakır. Anadolu'ya tayini çıkar ve gitmeye hazırlanır.
Filiz'e aşık olan Ergun, dertli görünen Filiz'le konuşur. Filiz, Ergun'a Orhan'a aşık olduğunu anlatır. Ergun'da bu durumu amcası Cemil'e anlatır. Orhan, Anadolu'ya gitmek üzereyken kapı çalar ve Cemil gelir. Cemil yanında Filiz'i de getirmiştir. Orhan'a kızına karşı takındığı tavrın arkasında olup olmadığını soran Cemil, Orhan'ın yaptıklarının arkasında olduğunu söylemesiyle memnun olur. Filiz'i Orhan'a teslim eder ve 2 aşık birbirlerine kavuşmuş olur.

Comment / Yorum:

Çıtkırıldım, Filiz Akın, Cüneyt Arkın, Salih Güney, Hulusi Kentmen, Semiramis Pekkan ve Mürüvvet Sim gibi oyunculardan oluşan kayda değer oyuncu kadrosuna karşın Türk sinemasındaki çoğu iğreti klişenin kullanıldığı, yapmacık bir film.
Çalıkuşu'nu andırır şekilde başlayan filmin hikayesi, daha sonra genç ve fakir öğretmenle zengin ve şımarık kolejli kızın aşkına bağlanıyor. Hulusi Kentmen'de zengin ve iyi kalpli fabrikatör Cemil Akın rolüyle filme son noktayı koyuyor. Filmde oynadıkları karakterler, Filiz Akın ve Hulusi Kentmen'in kariyerlerinde birçok kez benzerlerine rastlayabilceğimiz türden roller.
Filmin en zayıf yönünün senaryosu olduğu söylenebilir. Bu durumu anlatmanın en iyi yolu; kısa süresine karşın filmde bir dolu şarkının kullanılmış olması. Filmdeki şarkıları Ajda Pekkan'ın sesinden dinliyoruz.
Zengin kızla fakir delikanlının aşkı; şımarık zengin kızı; fakir ama mağrur genç; iyi kalpi fabrikatör gibi klişelerin cömertçe ve başarıszca işlendiği, iyilik timsali öğretmenin öğrencisiyle yaşadığı aşkınsa eleştirilmek şöyle dursun herkes tarafından takdirle karşılanmasıyla ciddi bir soru işaretine neden olan film, vasata bile yaklaşamayan bir yapım.

Imdb note : 5.3                              My note : 4

Lonely Are the Brave / Yalnız ve Cesur (1962)

Director / Yönetmen:

David Miller

Screenplay / Senaryo:

Dalton Trumbo

Novel / Kitap:

Edward Abbey (from "Brave Cowboy")

Cast / Kadro :

Kirk Douglas
Gena Rowlands
Walter Matthau
Michael Kane
Carroll O'Connor
William Schallert
                                                           George Kennedy
                                                           Karl Swenson
                                                           William Mims
                                                           Martin Garralaga
                                                           Lalo Rios
                                                           Bill Bixby
                                                           Bill Raisch

Subject / Konu:

Yalnız bir kovboy olan John W. Burns namı diğer Jack, yeni atıyla hapse düştüğünü öğrendiği dostu Paul'ün evine gelir. Paul'ün karısı Jerry, olanları Jack'e izah eder. Jack, dışarı çıkacağını söyler ve evden ayrılır. Gittiği barda tek kollu bir adamla kavgaya tutuşur. Olaylar büyüyünce soluğu karakolda alır. Oldukça anlayışlı davranan polis memurları ufak bir kavga yüznden Jack'i tutuklamamaya karar verirler. Ancak bu durum Jack'in işine gelmez. Çünkü amacı hapse düşüp Paul'le konuşabilmektir. Tutuklanmayacağını duyan Jack, son çare olarak polis memurlarının üzerine saldırır ve 1 yıldan uzun sürecek bir mahkumiyet kararıyla hapse gönderilir.
Hapiste Paul'ü bulan Jack, kaçmak için Paul'ü ikna etmeye çalışır. Ancak Paul bir ailesi olduğunu ve sürekli kaçamayacağını söyleyerek bu teklifi reddeder. Hapse tedarikli gelen Jack'in planı yanında getirdiği demir testeresiyle parmaklıklardan birini kesmek ve kaçmaktır. Koğuştaki Meksikalıların da yardımıyla parmaklığı keserler. Fakat Jack kaçmak üzereyken atıştığı bir görevli tarafından odasına götürülür ve dövülür. Gün doğumuna yakın koğuşa dönen Jack, Meksikalıların kaçtığını görür. Kendisiyle gelmek istemeyen dostu Paul'le vedalaşır ve hapisten kaçar.
Paul'ün evine geri dönen Jack, Jerry'ye bilgi verir. Eski bir gönül ilşkisi olduğu ve sonra Paul'ü seçmiş olan Jerry ile vedalaşan Jack, atına biner ve polisler peşine düşmeden önce eyaletten ayrılmak için yola koyulur.
Şerif Morey Johnson'a firar eden Jack'le ilgili bilgi gelir. Yardımcısı Gutierrez'le birlikte keşfe çıkan Şerif Morey, Jack'in kaçmakta olduğu bölgeyi tespit eder. Eğitim yapmakta olan hava araçlı askeri ekipler de bu aramaya dahil olunca; oldukça çetin bir kovalamaca başlar. Öyle ki; bir atla kaçmaya çalışan yalnız kovboy Jack'in peşine helikopter takılır. Atını geçilmesi güç yerlerden geçirmeyi başaran Jack, tüfeğiyle arka pervanesini vurduğu helikopteri düşürüp saf dışı bırakmayı başarır.
Şerif Morey, Jack'in dağı aşıp ormanda izini kaybettirmeye çalışacağını anlar. Ancak bu planı uygulayabilmesi için yola belli bir noktadan sonra atı olmadan devam etmesi gerektiğine kanaat getirir. Jack, tıpkı Şerif Morey'nin düşündüğü gibi atının aşmasının imkansız göründüğü kayalıkları görünce atını bırakıp yola yürüyerek devam etmeye karar verir. Ama gönlü atını bırakmaya razı olmayınca; yola atıyla devam eder. Kayalıkların sonuna ulaştığında çevrenin arama ekiplerince sarılmış olduğunu görür. Biraz cesur, biraz da çılgınca bir hamle yapan Jack, atını 4 nala ormana doğru sürer. Cesaretinin karşılığında peşindekilerden kurtulmayı başaran Jack, gece atıyla birlikte ana yola çıkar. Jack, yolun karşısına geçecekleri sırada araçlardan ürken atının kontrolünü yitirince; uzun süredir yolda olan bir tırın darbesiyle ağır şekilde yaralanır.
Kaza mahalinde önce insanlar toplanır, daha sonra da sağlık ve trafik ekipleri gelir. Gelenler arasında Şerif Morey'de vardır. Can çekişen at, daha fazla acı çekmemesi için vurularak öldürülür. Ağır yaralı Jack'te ambulansla hastahaneye götürülür.

Comment / Yorum:

Edward Abbey'nin "Cesur Kovboy" adlı kitapından senaryolaştırılan Lonely Are the Brave, Kirk Douglas'ın canlandırdığı Jack karakteri üzerine kurulu bir hikaye. Filmde Amerika'da değişmeye başlayan yaşam tarzının, özgür ve başına buyruk yaşamaya alışmış bir kovboy olan Jack'i nasıl etkilediği ustaca resmediliyor. Tür olarak western ve drama sentezi olarak nitelendirebileceğimiz film, aynı zamanda çok başarılı ve gerçekçi bir toplumsal projeksiyonda yapıyor. Bir kovboy özelinde ilerleyen hikaye, genelde ise bitmek üzere olan vahşi batı yaşantısının modern hayatla çatışması ve vahşi batı yaşantısının temsilcileri olan kovboyların modern hayata ayak uyduramamalarını anlatıyor.
Kirk Douglas'ın performansı övgüye değer. Gena Rowlands'ı filmin sadece ilk yarısında görüyoruz. Filmin polisiye ve tebessüm ettiren bölümlerinde de Walter Matthau'yu izliyoruz. Oyuncu kadrosuyla ilgili en enteresan not ise; bardaki kavga sahnesinde Jack karakteriyle kavgaya tutuşan ve kolunu 2. Dünya Savaşı sırasında Okinawa'da kaybettiğini söyleyen tek kollu oyuncu Bill Raisch'in kolunu gerçekten 2. Dünya Savaşı'nda Okinawa'da kaybetmiş olması.
Lonely Are the Brave, abartılı kahramanlık hikayelerinin yer aldığı western filmlerinden biri değil. Gerçekçi bir western olmasının yanı sıra son derece sıcakta bir film. Sadece türünün başarılı örneklerinden biri olması bile filmi seyretmek için yeterli. Hem bir western klasiği olduğu için hem de usta oyuncu Kirk Douglas'ın başarılı filmlerinden biri olması nedeniyle arşivlere de katılabilecek bir yapım.

Imdb note : 7.7                              My note : 8