Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

26 Aralık 2014 Cuma

Begin Again (2013)

  Director / Yönetmen:
  John Carney

  Screenplay / Senaryo:
  John Carney

  Cast / Kadro:
  Keira Knighley
  Mark Ruffalo
  Hailee Steinfeld
  Adam Levine
  James Corden
  CeeLo Green
  Catherine Keener
  Mos Def
  Paul Romero

Subject / Konu:
New York'ta değişen müzik endüstrisinden ötürü işleri son derece kötü giden müzik yapımcısı Dan, Distressed Records isimli bir şirkette çalışmaktadır. Daha önce bu şirketin sahibi olan Dan, şirketi satmak durumunda kalmıştır.Kötü giden işlerinden dolayı artık kendisinden ümidini kesen patronu Saul tarafından işinden kovulur. Kendisini çaresiz hissedip bir bara gider. Barda şarkı söyleyen Steve, yakın arkadaşı Gretta'yı şarkı söylemesi için sahneye davet eder. Gretta ise o gece çok mutsuzdur. Çünkü 5 yıldır birlikte olduğu sevgilisi Dave tarafında aldatılmıştır. İstemeyerek de olsa sahneye çıkan Gretta şarkısını söylemeye başlar. Sarhoş olan Dan, Gretta'nın sesini duyar duymaz büyülenir ve sahneye doğru yürüyerek Gretta'yı dinler. O an Gretta ile büyük işler yapacağını düşünür. Gretta şarkısını bitirdikten sonra bir yere oturur ve Dan yanına gider.Gretta'ya kartvizitini verip onunla çalışmak istediğini söyler. Ün peşinde koşmayı sevmeyen Gretta ise bu işe başta sıcak bakmaz ve teklifi reddeder. 
Bar çıkışı Dan tekrar şansını denemek ister ve Gretta'nın yanına gider. Ona işinden kovulduğunu anlatır ve birlikte bir şeyler içmek ister. Gretta bu teklifi kabul eder ve birlikte bara giderler. Dan'in müzik eleştirmenliği yaptığını ve 2 Grammy ödüllü bir yapımcı olduğunu öğrenir. Dan'in teklifi üzerine konuşurlar. Dan, Gretta'ya imajını değiştirmesi gerektiğini söyler. Gretta ise doğallıktan ve orijinal olmaktan yanadır. Kesin bir karara varamayan Gretta, Dan'e kesin kararını ertesi gün bildireceğini söyler. Ertesi gün Gretta ve Dan buluşurlar. Gretta teklifi kabul eder. Dan, Greta ile şansını denemek için kovulduğu şirketine gider. Gretta'nın şarkısını dinleyen Saul, onun sesini beğenmez ve birlikte çalışamayacaklarını söyler. Dan, Gretta ile çalışmaya ve başarılı olmaya son derece kararlıdır. Aklına bir fikir gelir. Bir stüdyoya ve şirkete ihtiyaçları olmadan New York sokaklarında kayıt yapabileceklerini dile getirir. Bu fikir, Gretta'nın da hoşuna gider. Gretta'nın yakın arkadaşı olan Steve ve birkaç sokak sanatçısı bu iş için bir araya gelirler. İlk şarkılarını bir sokakta çocuk sesleri eşliğinde kaydederler.
Bir gece Gretta ve Dan kulaklıklarını takıp şarkılar eşliğinde New York sokaklarında dolaşırlar. Gretta ve Dan artık iki yakın arkadaş hatta arkadaştan fazlası olmuşlardır. Dan, kızı Violet ile Gretta'yı tanıştırır.Gretta ve Violet'te iki yakın arkadaş olurlar. Bir yıl önce eşi Miriam tarafından ihanete uğrayan Dan, hala ona aşıktır ve bu ayrılıktan ötürü kızı Violet sorunlu bir süreçten geçmektedir. Gretta'nın arkadaşlığı Violet'e iyi gelir. Gretta,Violet'e bir şarkılarında gitar çalarak onlara eşlik edebileceğini söyler.Bu fikir Violet'in hoşuna gider ve şarkı kaydında kendisinden beklenmeyen bir gitar performansı sergileyerek herkesi kendine hayran bırakır. Albümlerini hazırlarlar. Dan ve Gretta, Saul'a albümlerini dinletmek için giderler. Saul albümü çok başarılı bulur ve onlarla çalışmayı kabul eder.
Bunlar yaşanırken Gretta'nın eski sevgilisi besteci - şarkıcı Dave büyük üne kavuşmuştur. Bir zamanlar birlikte söz yazıp beste yapan iki sevgilinin yaraları hala tazedir. Bir gün Gretta, arkadaşı Steve ile söylediği şarkıyı Dave'e sesli mesaj olarak gönderir. Dave, çok pişmandır. Gretta ile yeniden bir araya gelmek ister. Gretta ile buluşurlar; fakat Gretta barışmakta istekli değildir. Dave, bir konserinde, Gretta'nın kendisine bir zamanlar hediye ettiği bestesini ve şarkısı seslendireceğini söyler. Gretta'nın orada bulunması ve insanların şarkıya olan tepkilerini görmesini ister. Dave, bunun yeniden bir araya gelmeleri için bir şans olacağını düşünür. Ama sonuç hiç de beklediği gibi olmaz. Gretta'nın ona hediye ettiği bir parçanın ticarete dönüşmesinden hoşlanmayan Gretta, şarkıyı dinleyip gider.
Dan ve eski eşi Miriam ise ilk tanıştıkları gecede olduğu gibi, o gece de birlikte kulaklıklarını takıp şarkılar eşliğinde New York'u seyrederler. Dan ve Miriam artık barışmıştır.
Twitter'da milyonlarca takipçisi olan "Çam Sakızı" lakaplı hiphop sanatçısını, bir zamanlar Dan keşfetmişti. Dan'e karşı kendisini çok minnettar hisseden Çam Sakızı, Gretta ve grubunun albümünü twetler. Böylelikle albümleri tüm dünya tarafından duyulur ve bir günde binlerce albüm satılır.

Comment/Yorum:
İrlandalı yönetmen John Carney'nin senaryosunu yazıp yönettiği, 2013 yapımı "Begin Again", yönetmenin ilk Hollywood yapımı olur. Çekimleri New York'ta gerçekleştirilen film, Amerika genelinde 16.168.741 dolar hasılat elde eder. Filmi oyuncu kadrosunda Hollywood'un tanınan isimleri Keira Knightley ve Mark Ruffalo'nun yanı sıra Adam Levine ve CeeLo Green gibi ünlü müzisyenlerde yer alır.
Gretta rolü için ilk düşünülen isim Scarlett Johansson olsa da, rol Keira Knightley'ye gider. Keira Knightley, rolü için gitar çalmayı öğrenir. Knightley'ye gitar çalmayı müzisyen eşi James Righton öğretir.
Begin Again, izlerken insanın yüzünde tatlı bir tebessüm bırakacak türden bir müzikal komedram..Film, hayatta hayallerimize ulaşmak için her zaman bir yolun var olduğunu anlatıyor bizlere. Basit bir senaryosu olmasına rağmen sonuna kadar keyifle izlenecek bir film.

Imdb note: 7.5                           My note: 6

23 Aralık 2014 Salı

Magic in The Moonlight / Sihirli Ay Işığı (2014)

Director / Yönetmen:
Woody Allen

Screenplay / Senaryo:
Woody Allen

Cast / Kadro:
Colin Firth
Emma Stone
Marcia Gay Harden
Jacki Weaver
Simon Mcburney
Eileen Atkins
Hamish Linklater
Catherine Mccormack
Jeremy Shamos
Erica Leerhsen
                                                             Peter Wollasch
                                                             Didier Muller

Subject / Konu:
Berlin 1928. Stanley, Uzakdoğulu kılığına bürünüp Wei Ling Soo ismiyle sihirbazlık gösterileri yapmaktadır. Eski arkadaşı Burkan kendisini ziyarete gelir. Burkan sırrı çözülemeyen, Amerikalı ruhçu kadın Sophie Baker’dan bahseder ve kadının maskesini düşürmesi için Stanley’den yardım ister. Stanley yardım etmeye razı olunca birlikte Fransa’ya giderler. Sophie, kendisine bir iş adamı olarak tanıştırılan Stanley’den hoşlanır.
Zengin bir ailenin oğlu olan Brice, Sophie’ye aşıktır ve onunla evlenmek istemektedir. Sophie, ruh çağırma seansıyla Brice’ın babası Howard’ı çağırırken Stanley’de yaşananlara şahit olur. Sophie, çok geçmeden Stanley’nin Wei Ling Soo’nun ta kendisi olduğunu farkına varır. Ömrü boyunca ruhçulara inanmayan ve onların savlarını çürüten Stanley, gördüklerinden sonra Sophie’nin gerçekten doğaüstü yetenekleri olduğuna inanır.
Sophie, yeteneğinden dolayı kendisinden etkilenen Stanley’nin kendisine bir kadın olarak duygu beslememesine ise kırılır.
Şüphelerinden vazgeçmeyen Stanley, Sophie’nin yaptıklarının gerçek olmadığı sonucuna varır. Herşeyin Howard tarafından tasarlanmış, kendisini kandırmaya yönelik bir oyun olduğunu öğrenir.
Stanley, Brice’la evlenmeye hazırlanan Sophie’yi affedip evlenme teklif eder. Sophie, Stanley’nin teklifini reddeder. Stanley teyzesinin evine gider ve çok geçmeden Sophie’yi karşısında bulur.

Comment / Yorum:
Durmak, yorulmak nedir bilmeden her sene bir film yazıp yöneten ve son yıllarda sıkça Avrupa’da film çeken Woody Allen’ın senaryosunu yazıp yönettiği ve tamamına yakınını Fransa’da çektiği 2014 yapımı son filmi “Magic in The Moonlight / Sihirli Ay Işığı”, başrollerinde Colin Firth ve Emma Stone’u buluşturan bir romantik komedi.
Londra’da çekilen Stanley’nin daireinde geçen sahne dışında filmin tamamı Fransa’da çekildi.
Film sadece Amerika genelinde 10.506.939 dolar hasılat elde etti.
Magic in The Moonlight, seyirciyi sıkmayan ve zaman zaman da güldürebilen bir yapım. Bununla birlikte gerek senaryo, gerekse yönetmenlik bakımından Woody Allen standartlarının altında. Oyunculukların da üst düzey olduğu söylenemez. Bu nedenle Allen’ın bu sefer vakit geçirmek için izlenebilecek bir komediden fazlasını sunamadığı söylenebilir.

Imdb note: 6.7                           My note: 5

20 Aralık 2014 Cumartesi

Orphan / Evdeki Düşman (2009)

Director / Yönetmen:
Jaume Collet – Serra

Screenplay / Senaryo:
David Johnson

Story / Hikaye:
Alex Mace

Cast / Kadro:
Vera Farmiga
Peter Sarsgaard
Isabelle Fuhrman
Jimmy Bennett
Aryana Engineer
CCH Pounder
Margo Martindale
                                                             Karel Roden
                                                             Rosemary Dunsmore
                                                             Jamie Young
                                                             Lorry Ayers
                                                             Brendan Wall
                                                             Genelle Williams
                                                             Mustafa Abdelkarim
                                                             Landon Norris

Subject / Konu:
Kate ve John'un iki çocuğu vardır: Daniel ve işitme engelli kız kardeşi Max. Kate, üçüncü çocuğuna hamiledir. Doğum için geldiği hastanede bebeğinin ölümüyle sarsılır ve depresyona girer. Bunun üzerine John ile birlikte bir çocuk evlat edinmeye karar verirler. Yetimhaneye giderler. Yetimhanede tanıştıkları ve gözlerine son derece sevimli, yetenekli ve olgun görünen Esther'ı evlat edinirler. Oldukça zeki bir kız olan Esther, aslında psikolojik sorunları olan bir kızdır. Esther, sorunlarını kimseye sezdirmese de; Kate, bazı hareketlerinden şüphe duyar.
Esther, okulda sürekli kendisiyle dalga geçen arkadaşını parkta iter ve kolunun kırılmasına neden olur. Bu yaşananları Max görür ve annesine anlatır. Esther kaza oldu dese de, Kate bu konuyu ve şüphelerini konuşmak için yetimhanede görevli olan rahibeyi evine davet eder. Rahibe, geçmişte yaşanan ve kaza olarak hatırlanan tüm olaylarda Esther'in bulunduğunu hatırlar ve onun geçmişini araştıracağını söyleyerek oradan ayrılır. Tüm bu konuşmaları duyan Esther, rahibeyi öldürmek ister. Kız kardeşi, Max'e durumu anlatır. Henüz oldukça küçük olan Max ona yardım eder. Rahibe arabasına binip yola koyulur. Esther küçük kardeşi Max'i yola iter. Rahibe Max'e çarpmamak için direksiyonu çevirir ve hakimiyetini kaybederek bir ağaca çarpar. Hemen arabadan iner ve Max'in yanına gider. Elinde bir baltayla gelen Esther, rahibenin kafasına baltayla vurur. Max ile rahibeyi yoldan alırlar. Esther rahibenin kafasına birkaç darbe daha vurur ve oradan uzaklaşırlar. Esther, oldukça korkan Max'i yaşananları kimseye anlatmaması için uyarır. Cinayet sırasında üzerinde bulunan elbiseleri, Max ile birlikte ağaç eve saklarlar. Esther yaşananları gördüğünden şüphelendiği Daniel'i bıçakla tehdit eder. Max ve abisi Daniel tehditlere boyun eğerler ve susarlar.
Rahibenin öldürüldüğü ortaya çıkar. Kate'in şüphesi artar. Esther'ın bir psikolog ile görüşmesini ister. Eşi John, bu şüphelerinin yersiz olduğunu iddia etse de; Kate, Esther'in psikologla görüşmesini sağlar. Oldukça zeki olan Esther, psikoloğu sağlıklı olduğuna inandırır. Yine de Kate'in şüpheleri dinmez.
Daniel, Max’ten Esther'in cinayet sırasında giydiği elbiseleri ağaç evde sakladığını öğrenip elbiseleri almak için ağaç eve gider. Daniel'den önce davranan Esther, elbiselerle beraber ağaç evi de yakar. Yanan evde kalan Daniel kurtulmak için çabalar. Aşağıya düşer ve yaralanır. Daniel'ın ölmediğini fark eden Esther, kafasını ezmek için bir taş alır. Daniel'in kafasını taşla ezeceği sırada Max gelip Esther'i iter. Kate evin yandığını görüp ağaç eve doğru koşar. Hastaneye kaldırılan Daniel'in durumu ağırdır. Onu öldürmekte kararlı olan Esther, Daniel'ın odasına girip onu yastıkla boğmaya çalışır. Daniel'ın öldüğünü düşünerek odadan ayrılır. Max, Esther'in Daniel'ı öldürmeye çalıştığını anlar. Hemen annesinin yanına koşarak durumu anlatır. Daniel'ın kalp krizi geçirdiği söylenir. Kate, oğlunun durumundan ötürü sinir krizi geçirir ve Esther'e tokat atar. John, tüm yaşananlara rağmen Esther'e güvenini sürdürür.
İğneyle uyuşturulan Kate, hastanede kalır. Max, John ve Esther eve giderler. John çok üzgündür ve o gece kendini alkole verir. Kendinden geçer. Esther, Kate'in elbisesini kesip giyer ve John'un yanına gider. John'a aşık olduğunu söyler ve ona yakınlaşmaya çalışır. John ise bu duruma sinirlenir ve onu kendisinden uzaklaştırır.Esther sinirlenerek odasına çıkar. Her yeri kırar döker. John bir süre sonra Esther'in odasına gider. Oda dağınıktır ve Esther odada yoktur.
Kate'e akıl hastanesinden bir telefon gelir. Arayan kişi, Esther’in aslında bir çocuk olmadığını, hormon bozukluğundan dolayı yaşından küçük göründüğünü anlatır. Esther aslında 33 yaşındadır ve daha önce 7 kişiyi öldürmüş bir katildir. Arayan kişi, Esther'i hemen evlerinden uzaklaştırmalarını ve polisi aramalarını söyler.
Kate hemen eve doğru yola koyulur. John'u defalarca arar fakat ona ulaşamaz. Polisi arayarak durumu bildirir. Fakat artık herşey için geçtir. Çünkü Esther, kendisini reddeden John'u defalarca bıçaklayarak öldürmüştür. Yaşananları gören Max, çok korkar ve saklanır. Esther, Max'i aradığı sırada Kate eve gelir. Esther, kocasını ölmüş halde bulan Kate'i omzundan silahla vurup yaralar. Kate kurtulmaya çalışır ve saklanır. Öte yandan da Max'i bulup kurtarmaya çalışmaktadır. Kate, Max'i bulur. Evden kaçarlarken Esther, bıçakla Kate'i öldürmeye çalışır. Silah ise Max'in eline geçer. Esther'i öldürmek isteyen Max, silahı Esther'e doğrultur fakat isabet ettiremez. Kurşun, Esther ve Kate'in boğuştuğu buzula isabet eder. Buzul kırılır ve suya düşerler. Kısa bir boğuşmanın ardından Kate kurtulur.Esther ise suda boğularak ölür.

Comment / Yorum:
Gerilim ve gizemi harmanlayan 2009 yapımı “Orphan / Evdeki Düşman”, Katalan yönetmen Jaume Collet – Serra’nın 3. uzun metrajlı filmi olur. Filmin senaryosu, Alex Mace’in bir hikayesini senaryolaştırarak ilk senaryosuna imza atan David Johnson’a ait. Filmin çekimleri, Kanada’nın Toronto ve Montreal şehirleriyle, Port Hope beldesinde yapıldı. Film, sadece Amerika genelinde 41.573.540 dolar hasılat elde etmeyi başardı.
Vera Farmiga ve Peter Sarsgaard gibi Hollywood’un tanınan isimlerinin yer aldığı filmde özellikle Isabelle Fuhrman, üstün oyunculuk performansıyla göz dolduruyor. Orphan, özgün ve sürükleyici bir senaryoya sahip. Gerilim türünden hoşlananların keyifle izleyebileceği bir yapım.

Imdb note: 7                             My note: 7.5

19 Aralık 2014 Cuma

Cat People / Kedi İnsan (1942)

Director / Yönetmen:
Jacques Tourneur

Screenplay / Senaryo:
Dewitt Bodeen

Cast / Kadro:
Simone Simon
Kent Smith
Tom Conway
Jane Randolph
Jack Holt





Subject / Konu:
Oliver, bir panter kafesinin önünde çizim yapan Irena Dubrovna’yla tanışır. Eşyalarını taşımak için evine kadar gider. Irena, Oliver’a çay ikram etmek için evine davet eder. Oliver, Irena’ya kılıca geçirilmiş kedi biblosunun anlamını sorar. Irena, lanetli bir Sırp köyünden geldiğini, köyünde insanların şeytanlaştığını, biblodaki Kral John’un ise köyünü kurtardığını anlatır. Köyündeki cadılar ve kedi insanlardan bahseder.
Oliver ertesi gün Irena’ya bir kedi alır. Ancak kedi, Irena’ya huysuzlanır. Bunun üzerine kediyi bir kanaryayla değiştirirler.
Oliver ve Irena birbirlerine aşklarını ilan ederler. Ancak Irena köyündeki efsanelerden ötürü hep tedirgin ve yalnız olmayı tercih etmektedir.
Oliver ve Irena evlenirler. Irena’nın korkuları devam eder ve Oliver’ı kendisinden uzak tutar. İlk başta olanları şakaya vuran Oliver, Irena’nın durumunun değişmediğini görünce onu psikiyatra götürmeye karar verir. Psikiyatr, Irena’yı hipnotize eder. Irena köyündeki kedi kadınların pantere dönüştüğünü ve eğer bu kadınlardan biri aşık olursa, sevgilisi de onu öperse, içindeki şeytanın sevdiği adamı öldürmesi yönünde telkinde bulunabileceğini söyler.
Irena, Oliver’ın kendisiyle ilgili tüm sorunları iş arkadaşı Alice’e anlatmasından hoşlanmaz. Alice, Oliver’a aşık olduğunu itiraf eder. Irena, Alice’ten rahatsız olmaya başlar ve onu takip eder. Alice, insan olmadığından emin olduğu bir şey kendisini takip ettiği için korkuya kapılır. Kedi insanların varlığına inanmaya başlar ve bu durumu psikiyatra anlatır.
Psikiyatr, Irena’ya etrafındaki kedi figürlerinden uzaklaşmasını ve hayatına odaklanmasını önerir. Irena, söylenenleri haklı bulur ve korkularını yenme yoluna gider. Ancak Oliver, Alice’e aşık olduğunu Irena’ya itiraf eder ve boşanmak istediğini söyler. Oliver ve Alice, ofiste kilitli kalırlar ve karşılarına bir panter çıkar. Kurtulup psikiyatra durumu telefonla haber verirler. 
Ancak Irena psikiyatrın yanına varmıştır. Psikiyatr, hikayesine inanmadığı ve kendisine çekmeye çalıştığı Irena’ya sarılıp öpünce, Irena bir pantere dönüşüp kendisine saldırır. Oliver ve Alice, psikiyatrın evine geldiklerinde onu ölmüş halde bulurlar. Yaralı haldeki Irena, gidip kafesteki panteri serbest bırakır. Panterin darbesiyle ölür. Panter ise bir araba tarafından çiğnenip ölür. Oliver ve Alice, Irena’nın anlattığı hikayelerin gerçek olduğunu anlarlar.

Comment / Yorum:
Çektiği korku ve gerilim filmlerinde kullandığı psikolojik öğelerle kendine has bir anlatım dili oluşturmuş Fransız yönetmen Jacques Tourneur’un yönettiği 1942 yapımı “Cat People / Kedi İnsan”, senarist Dewitt Bodeen’in ilk senaryosu olma özelliğini de taşıyor. Film, yaklaşık 134.000 dolara mal oldu. Filmin bütçesi kısıtlı olduğu için Orson Welles’in 850.000 dolara mal olan “The Magnificent Ambersons” filminde kullanılan setler, Cat People filminde de kullanıldı. Çekimleri Hollywood’ta gerçekleştirilen yapım, 18 günde çekildi. Sadece Amerika genelinde gösterime sokulan film, 4.000.000 dolar hasılat elde etti.
Filmde kullanılan Dynamite isimli leopar, yönetmen Tourneur’un çektiği 1943 yapımı “The Leopard Man” isimli filmde de kullanıldı. Film, 1993 yılında Amerikan Ulusal Film Arşivi’ne eklendi.
Cat People, elbette bir korku başyapıtı değil. Ancak 40’lı yıllarda bile düşük bütçeyle eli yüzü düzgün bir korku filmi yapılabileceğini gözler önüne seriyor. Özellikle her başarısızlıkta maddi imkansızlıklardan yakınan sinemacıların ders olarak izlemesi gereken bir yapım.

Imdb note: 7.4                           My note: 5.5

17 Aralık 2014 Çarşamba

The Judge / Yargıç (2014)

Director / Yönetmen:
David Dobkin

Screenplay / Senaryo:
Nick Schenk
Bill Dubuque

Story / Hikaye:
David Dobkin
Nick Schenk

Cast / Kadro:
Robert Downey Jr.
Robert Duvall
Vera Farmiga
Vincent D’Onofrio
Jeremy Strong
                                                             Dax Shepard
                                                             Leighton Meester
                                                             Billy Bob Thornton
                                                             Ken Howard
                                                             Emma Tremblay
                                                             Balthazar Getty
                                                             David Krumholtz
                                                             Grace Zabriskie
                                                             Denis O’Hare
                                                             Sarah Lancaster

Subject / Konu:
Hank, suçlu ama zengin isimleri savunup kurtaran bir avukattır. Küçük kızı Lauren’i çok sevmektedir, kendisini aldatan karıs Lisa’yla ise boşanma sürecindedir. Bir davaya girdiği sırada bir sesli mesaj alır ve annesinin öldüğünü öğrenir. Cenaze için Indiana’ya uçar ve kasabası Carlinville’e gider. Annesinin naşını gördükten sonra gidip arasının iyi olmadığı yargıç babası Joseph’ın duruşmasını izler. Babası tarafından soğuk şekilde karşılanır. Hareketleri, babasının tekrar içkiye başlamış olduğu izlenimine kapılmasına neden olur. Kardeşleriyle barda vakit geçiren Hank, barda tanıştığı garson Carla ile yakınlaşır. Babasıyla kavga eder ve bir daha asla geri gelmeyeceğini söyleyerek öfkeli şekilde ayrılır.
Uçaktayken ağabeyi Glen arar ve babasının hasarlı arabasıyla bir adama çarpılmış olduğunu ve adamın cesedinin bulunduğu öğrenir. Babası cinayet şüphelisi olduğu için uçaktan inip kasabaya dönmek zorunda kalır. Babası, kendisinden başka kimsenin aracına binmediğini ve içki içmediğini ısrarla yineler. Arabasının nasıl hasar gördüğünü ise hatırlayamamaktadır.
Arabada bulunan kanla cesedi bulunan adamın kanı eşleşir. Cesedin Mark Blackwell’e ait olduğunu öğrenen Hank irkilir. Joseph, 2. derece cinayetle suçlanır.
Mark Blackwell, silahla kız arkadaşının evine kurşun yağdırmış, pişman olduğu için Joseph tarafından asgari cezayla cezalandırılmış ve tahliye olur olmaz da kız arkadaşını öldürmüş biridir. İşlediği cinayetten dolayı Joseph, onu 20 yıl hapse mahkum etmiş ve Nisan ayında cezasını doldurup tahliye olmuştur.
Joseph, ön duruşmada avukat olarak Hank yerine oldukça deneyimsiz bir avukatı tercih eder. Karşılarında da çetin ceviz bir avukat olan Dickham olunca, avukatları yetersiz kalır. İstediklerini alamazlar ve davanın duruşmaya taşınmasına karar verilir.
Hank dönmeye hazırlanırken babasının inadı kırılır ve avukatı olmasını kabul eder. Ancak Joseph, Hank’in kullanmak istediği yalanlarla sıyrılma yöntemine izin vermez. İşi oldukça zorlaşan Hank, aynı zamanda babasının kolon kanseri olduğunu da öğrenir.
Hank, Carla’nın eski kız arkadaşı Sam’in kızı olduğunu öğrenir. Sam, Hank’le yakınlaşmaya çalışsa da Hank bu duruma izin vermez. Carla’nın kızı olduğunu düşünmeye başlar.
Joseph, hafta sonu için gelen torunu Lauren’le iyi anlaşır. Hank ise babasının doktorundan ileri derecede kanser olduğunu ve ameliyat için çok geç kalındığını öğrenip yıkılır.
Hank, ilk duruşmada oldukça etkili bir savunma yapar. Ancak duruşmanın ardından ortaya işleri karıştıracak bir delil çıkar. Benzin istasyonunun kamera kayıtlarına göre Joseph’ın verdiği ifadenin doğru olmadığı ve olay gecesi Mark Blackwell’in ardından gittiği ortaya çıkar.
Duruşmada bir şeyler anımsayan Joseph fenalaşıp hastaneye kaldırılır. Joseph tekrar duruşmaya çıktığında hatırlamasa da, Mark Blackwell’i öldürmüş olabileceğini söyleyince herşey aleyhine döner. Hank, babasının ileri derecede kanser olduğunu ve kemoterapinin yan etkilerinden bahseder. Bu yan etkiler arasında hafıza kaybı da vardır. Hank, babasının 22 yıllık müşavirinin ismini bile hatırlayamadığını göstererek savunmasını bitirir.
Hank, Carla’nın babasının kendisi değil ağabeyi Glen olduğunu öğrenir.
Jüri, Joseph’ı birinci derece adam öldürmekten suçsuz, ikinci derece adam öldürmekten ise suçlu bulur. Yargıç, Joseph’a 4 yıl hapis cezası verir.
7 ay sonra avukat Dickham’ın imzasıyla serbest bırakılma dilekçesi verildiği için Joseph tahliye edilir. Hank ve Joseph, hiç olmadığı kadar yakınlaşırlar. Birlikte balık tuttukları sırada Joseph ölür.

Comment / Yorum:
Kariyeri 2. sınıf komedi filmlerinden ibaret olan yönetmen David Dobkin, yeni filmi “The Judge / Yargıç” ile kariyerinin en önemli işine imza atmış durumda.İlk senaryosunda “Gran Torino” gibi bir başyapıta imza atan Nick Schenk, 6 sene sonra gelen 2. senaryosuyla da ilk işindeki başarısının tesadüfi olmadığını gösterdi. Schenk, yönetmen David Dobkin’le birlikte yazdığı hikayeyi Bill Dubuque’yle birlikte senaryolaştırdı ve ortaya yeni bir başyapıt daha çıkmış oldu.
Film, Robert Downey Jr. ve eşi Susan Downey’nin yapım şirketi “Downey Team”in ilk yapımı oldu. Filmin çekimleri Indiana, Massachusetts ve California’da yapıldı. Yaklaşık 50.000.000 dolara mal olan film, 12 Aralık 2014 itibariyle sadece Amerika genelinde 46.752.535 dolar hasılat elde etti.
Filmin başrollerini üstlenen Robert Downey Jr. ve Robert Duvall, daha önce 1998 yapımı “The Gingerbread Man / Kaybetme Zamanı” isimli filmde de birlikte rol almışlardı. Joseph rolü için Jack Nicholson ve Tommy Lee Jones’ta düşünülen isimler arasındaydı. Ancak Robert Duvall’de karar kılındı. Sam rolü için Vera Farmiga ve Elizabeth Banks, 2 adaydı. Rol Farmiga’ya gitti.
Film 2,5 saate yaklaşan süresine rağmen müthiş bir senaryo, usta oyunculuklar ve keyifli film müzikleriyle sürükleyiciliğinden ve lezzetinden bir an olsun ödün vermiyor. Film, parlak bir oyuncuyken dibe vuran ve sonra adeta yeniden doğup Hollywood’un en çok kazanan aktörü durumuna gelen Robert Downey Jr.’ın, 83 yaşındaki dev aktör Robert Duvall’le karşılıklı döktürüşünü izlemek için bile izlenebilecek seviyede. Vincent D’Onofrio, Jeremy Strong ve Billy Bob Thornton’da göz dolduran performanslara imza atmışlar.
Filme dair daha şimdiden yapılabilecek bir tespit var; yılın en çok hakkı yenen filmi olacağı. Altın Küre’de sadece 1 dalda aday gösterilen filmin Oscar’larda da görmezden gelineceği aşikar. Şayet büyük ödül törenleri dev yapımcıların istekleri doğrultusunda şekillenmiyor olsaydı, filmin “En İyi Film”, “En İyi Senaryo”, “En İyi Erkek Oyuncu” ve “En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu” dallarında yılın favorilerinden biri olması gerekirdi. Ancak mevcut tabloda sadece Robert Duvall’in yarışta kalacağı görünüyor.
The Judge, dokunaklı ve keyifli hikayesiyle seyirciyi derinden etkileyen filmlerden biri. Bir Hollywood yapımında bu kadar iyi bir senaryoyla en üst seviyede oyunculukların bir araya gelmesi pek kolay olmuyor. Filmi izlememiş bir kişiye yapılabilecek tek tavsiye, hala ne beklediğidir...

Imdb note: 7.6                           My note: 9

15 Aralık 2014 Pazartesi

The New Janitor / Yeni Temizlikçi (1914)

Director / Yönetmen:
Charles Chaplin

Screenplay / Senaryo:
Charles Chaplin

Cast / Kadro:
Charles Chaplin
John T. Dillon
Al St. John
Glen Cavender
Jess Dandy
Frank Hayes
Peggy Page

Subject / Konu:
Yeni temizlikçi bankada işe başlar. Az önce Luke Connor’dan “Bugün kumar borcunu verebilecek misin? Parayı hazırla, yoksa seni yok edeceğim.” şeklinde bir mesaj alan memurun odasını temizlemeye girer. Yaptığı sakarlıklarla dikkat çekip odadan kovulur.
Temizlikçi, banka müdürünün odasını temizlemeye gider. Banka müdürünün sekreteriyle karşılaşır.
Luke Connor borcunu almak için memurun odasına gelir. Memur, paranın saat 5’te hazır olacağını söyleyip Luke’u gönderir.
Temizlikçi camı temizlediği sırada binanın girişinde bulunan banka müdürünün üzerine kovayı düşürüp ıslanmasına neden olur. Banka müdürü, temizlikçiyi odasından kovar. Memur, banka müdürü ve sekreteri odadan çıktıktan sonra içerip girip kasayı açar. Tam bu sırada sekreter odaya girince kasayı kapatıp gitmek zorunda kalır. Sekreter şüpheye kapılır ve odada gizlenir. Bir süre sonra odaya çantayla gelen memur, kasayı açtığı sırada sekreteri fark eder ve kadını susturmaya çalışır. Kadın can havliyle temizlikçiyi çağırmak için kullanılan zile basar.
Sekreter, memurun silahını görüp bayılır. Memur, hızlıca çantaya para doldurmaya başlar. Odaya giren temizlikçi, kendisine silah doğrultan memuru bastonuyla haklayıp silahı ele geçirmeyi başarır. Bilinçsizce silahı ateşleyince binanın önünde bulunan polis hızlı şekilde yanlarına gelir. Temizlikçi, önce kendisini odadan atan banka müdürü, sonra da olay yerine gelen polis tarafından tartaklansa da; sekreter yaşananları anlatınca memur, polis tarafından tutuklanır ve temizlikçi de banka müdürü tarafından parayla ödüllendirilir.

Comment / Yorum:
Kumar borcu yüzünden çalıştığı bankanın kasasını soymaya yeltenen bir memurun, bankanın sakar yeni temizlikçisi tarafından engellenmesini konu alan “The New Janitor / Yeni Temizlikçi”, Charles Chaplin’in sinemaya girdiği yıl olan 1914’te senaryosunu yazıp, yönetip, başrolünü üstlendiği bir kısa komedi. Filmin ilk gösterim tarihi 24 Eylül 1914. Film vasatı aşamasa da, Chaplin’in kariyerinin henüz başındayken bile ne kadar dominant bir sinemacı olduğunu görmek için seyredilebilir.

Imdb note: 6.1                           My note: 4.5

13 Aralık 2014 Cumartesi

You're Not You / Sen, Sen Değilsin (2014)

Director / Yönetmen:
George C. Wolfe

Screenplay / Senaryo:
Shane Feste
Jordan Roberts

Kitap / Novel:
Michelle Wildgen (from “You’re Not You”)

Cast / Kadro:
Hilary Swank
Emmy Rossum
Josh Duhamel
Stephanie Beatriz
Jason Morgan Ritter
                                                             Julian Mcmahon
                                                             Ali Larter
                                                             Andrea Savage
                                                             Gerald Downey
                                                             Mike Doyle
                                                             Loretta Devine
                                                             Ernie Hudson
                                                             Erin Chenoweth
                                                             Gareth Williams
                                                             Marcia Gay Harden
                                                             Frances Fisher
                                                             Ed Begley Jr.
                                                             Danielle Kennedy
                                                             Geoff Pierson
                                                             Beau Knapp
                                                             Jordan Morris
                                                             Lyn Mahler
                                                             Ivory Tiffin
                                                             Ossie Mair
                                                             David Grant Wright
                                                             Chris Lee
                                                             Roya Semnanian
                                                             Kimberly Nichole
                                                             Sahra Melesse
                                                             Katharine Lee Mcewan
                                                             Melinda Lee
                                                             Carol Mack

Subject / Konu:
Mutlu bir evliliği ve başarılı bir kariyeri olan piyanist Kate, eşi Evan ve arkadaşlarıyla 35. doğum gününü kutladığı gece piyano çalarken kısmi felç geçirir. ALS hastalığına yakalanan Katie’nin durumu günden güne ağırlaşır.
1,5 yıl sonra Kate, tavırlarından rahatsız olduğu bakıcısının görevine son verir ve deneyimi olmayan Bec’i bakıcı olarak işe alır. Bec, günü birlik ilişkiler yaşayıp, her gece içip sızan, düzensiz bir kızdır. Okuduğu üniversitede evli olan bir profesörle de ilişkisi vardır.
Eşinin elektronik postalarını inceleyip kocasının kendisini aldattığını farkına varan Kate, Bec’ten kendisini başka bir yere götürmesini ister. Bec, bir kliniğe yatmayı düşünen Kate’i vazgeçirmeyi başarır. Kate, Evan’ı evden kovar. Bec, Kate’le birlikte yaşamaya başlar. Aralarında güçlü bir bağ oluşur. Birlikte terapilere giderler. Kate’in durumu ağırlaşır. Kendisini Kate’e adayan Bec, okulu bırakır. Bunu öğrenen Kate, Bec’i yanından gönderir.
Bir gece durumu ağırlaşan Kate hastaneye kaldırılır. Solunum cihazına bağlanmazsa durumunun kötüleşeceği söylenen Kate’in cihaza bağlanma kararını vermesi için vekil olarak Bec’i atadığı ortaya çıkar. Bec hastaneye gelir. Bec, Kate’in cihaza bağlanmak istemediğini bildiğinden cihaza bağlanmasına izin vermez.
Kate, Bec ve Evan tarafından eve geri götürülür. Durumu giderek ağırlaşan Kate, Bec’e bazı öğütler verir ve gece ne kadar fenalaşırsa fenalaşsın yardım çağırmamasını ister.

Comment / Yorum:
Senaryosu Michelle Wildgen’in aynı adlı romanından Shane Feste ve Jordan Roberts tarafından uyarlanan “You’re Not You / Sen Sen Değilsin”, yönetmen George C. Wolfe’nin 2. uzun metrajlı sinema filmi oldu. Filmin çekimleri Los Angeles’ta yapıldı. İki ana karakter üzerine kurulu olan filmde başrolleri Hilary Swank ve Emmy Rossum canlandırdı. Filmde ayrıca Josh Duhamel, Ali Larter ve Maria Gay Harden gibi Hollywood’un tanıdık isimleri de rol aldı.
ALS gibi oldukça hassas ve özellikle bu yıl büyük gündem oluşturmuş bir konuya değinen filmde bu tip filmlerde gördüğümüz klişeler fazlasıyla kullanılmış. Film bu yönüyle sıradan. Sonu başından belli bu tür yapımlarda güçlü oyunculuklara ihtiyaç duyulduğu gerçeği ise atlanmamış. Farklı rollerde görmeye alışkın olduğumuz 2 Oscar’lı Hilary Swank ve son dönemde sinemadan ziyade rol aldığı “Shameless” isimli diziyle konuşulan Emmy Rossum, yerinde tercihler olmuşlar ve güçlü oyunculuk performansları sergilemişler.
You’re Not You, vasatı aşmayı başaran bir yapım olmasına karşın keşke dedirten tarafları da olan bir film. Özellikle oyunculuk performansları için izlenebilir.

Imdb note: 7.6                           My note: 6.5

12 Aralık 2014 Cuma

Following / Takip (1998)

Director / Yönetmen:
Christopher Nolan

Screenplay / Senaryo:
Christopher Nolan

Cast / Kadro:
Jeremy Theobald
Alex Haw
Lucy Russell
John Nolan
Dick Bradsell
Gillian El – Kadi
Jennifer Angel
Nicolas Carlotti
Darren Ormandy
Guy Greenway
                                                            Tassos Stevens
                                                            Tristan Martin
                                                            Rebecca James
                                                            Paul Mason
                                                            David Bovill
                                                            John Bengue
                                                            Ivan Cornell
                                                            Jane Hunter
                                                            David Lloyd
                                                            Brendan Nolan

Subject / Konu:
Bill, yalnızlığından sıkılıp gizlice insanları izlemeye başlar. İzlediği kişileri rastgele seçmektedir. Takibi başta bir yazar olmak istediğinden karakter analizi için yapmakta olsa da, bu huy zamanla bir bağımlılığa dönüşür. İnsanları seçerek takip etmeye başlar. Bu başının belaya girmesine neden olur. Bir kişiyi 2 kere takip etmeme kuralını çiğnediğinde ise izlediği kişi Cobb, izlendiğini fark edip Bill’le yüzleşir. Oldukça garip bir kişi olan Cobb, insanların evlerine gizlice giren, istediği şeyleri alan ve insanların hayatlarına dair tahmin ve müdahalelerde bulunmaktadır. Bill, Cobb’la bir eve girip bu ilginç deneyimi yaşar.
Bill barda tanıştığı kadına kendisini Danny adıyla tanıtır. Kadın kendisiyle sohbet eder ve kıskanç bar sahibiyle bir ilişkisi olduğunu söyler. Bill buna karşın kadınla ilişki kurar. Bill, kadının bar sahibinden çok korktuğunu öğrenir. Kadın, daha önce Cobb’la evine girip eşyalarını çaldığı kişilerden biridir. Ama aslında kadın Cobb’un sevgilisidir ve Bill’e oyun oynamaktadırlar.
Kadın, bar sahibiyle ilişkisi bitmesine karşın bazı fotoğraflarıyla kendisine şantaj yaptığını Bill’e söyler. Fotoğrafların bardaki kasada bir zarfta olduğunu ve kasanın şifresini bildiğini söyleyince Bill, fotoğrafları alacağını söyler. Bill, barın kasasını soyar ve bir kişinin kafasına çekiçle vurup yaralamak zorunda kalır. Bill zarfın içinde düşündüğü gibi fotoğraflar olmadığını görünce oyuna getirildiğini anlar.
Uğruna tehlikeye girdiği kadından, Cobb’un kendisine tuzak kurduğunu öğrenir. Çünkü Cobb, arandığı ama aslında işlemediği yaşlı kadın cinayetini Bill’in üzerine yıkmak istemiş, bu yüzden kendi metotlarını ona öğretip suç işletmiştir. Kendisini aklamak isteyen Bill, teslim olup tüm yaşadıklarını polise anlatır. Ancak kendisini sorgulayan polisten ortada yaşlı kadın cinayeti ya da Cobb diye aranan biri olmadığını ve ilişki kurduğu kadının, soygun sırasında yaraladığı adamda kullandığı çekiçle öldürüldüğünü öğrenir. Bütün suç Bill’in üzerine kalır.

Comment / Yorum:
1997 yılında yönettiği ilk kısa filmi “Doodlebug” ile yönetmenlik kariyerine başlayan Christopher Nolan, 1998 yılında ise ilk uzun metrajlı filmi “Following / Takip” ile adından ciddi şekilde söz ettirmeyi başarır. Üstelik bu başarıyı sadece 6.000 dolarlık bir bütçeyle gerçekleştirir. Çekimleri Londra’da yapılan film, 5 Kasım 1999’da gösterime girer. Film sadece Amerika genelinde 48.432 dolar hasılat elde eder.
Nolan, henüz ilk filmi olmasına karşın Following’le etkili bir senaryoya ve başarılı bir kurguya imza atar. Siyah – beyaz çektiği filmde ustalık pırıltıları göstermeyi başarır. Filmin süresi 69 dakika. Bu nedenle sürükleyiciliğini bir an olsun yitirmiyor. Following, Nolan’ın sinema kariyerine başlarken de ayakları yere basan bir yönetmen olduğunu görebilmek için izlemeye değer bir yapım.

Imdb note: 7.6                           My note: 7.5