Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

12 Ekim 2011 Çarşamba

Frankenstein (1910)

Director / Yönetmen:

J. Searle Dawley

Screenplay / Senaryo:

J. Searle Dawley

Novel / Kitap:

Mary Shelley

Cast / Kadro :

Agustus Phillips
Charles Ogle
May Fuller

 

 

Subject / Konu:

Genç Frankenstein, üniversitede tıp eğitimi alabilmek için evinden ayrılır. 2 yıl sonra hayata dair bazı gizemleri keşfetmiş olan Frankenstein, çılgın deneyini yapmadan önce sevgilisine bir mektup yazar;
"Sevgilim, bu gece tutkum gerçekleşecek. Hayatın ve ölümün sırrını keşfettim. Birkaç saat içinde dünyanın şimdiye kadar tanımış olacağı en mükemmel insanı yaratacağım. Bu müthiş deneyi tamamladıktan sonra seninle evlenmek için geri döneceğim. Kendisini sana adamış Frankenstein."
Deney, Frankenstein'ın umduğu gibi gerçekleşmez. Deney sonucu ortaya çıkan; mükemmel bir insan değil, ucubeye benzeyen bir canavardır. Ortaya çıkan sonuçla hem hayal kırıklığına uğrayan hem de dehşete düşen Frankenstein, evine döner.
Canavar, kendisini yaratan Frankenstein'ın peşinden gider. Aynada kendisini görünce ilk şoku yaşayan canavar, Frankenstein'ın bir sevgilisi olduğunu öğrenince yaratıcısını kıskanır.
Frankenstein'ın evlendiği gece tekrar ortaya çıkan canavar, gelinin korkudan bayılmasına neden olur. Frankenstein'ın kendisini istemediğini anlayan canavar, aynanın karşısında kendi kendini yok eder. Frankenstein ve karısı, canavardan kurtukdukları için sevinirler.

Comment / Yorum:

Edison Stüdyoları tarafından 3 günde çekilen film, "Frankenstein'in Canavarı"nın ilk sinema versiyonudur. Mary Shelley'nin "Frankenstein" isimli romanından uyarlanan filmin senaryosu, aynı zamanda filmin yönetmeni de olan J. Searle Dawley'ye ait. Senaryo, romana sadık kalınarak yazılmış. Diğer tüm Frankenstein uyarlamalarında; Frankenstein, canavarı yaratmak için ceset parçaları kullanırken, sadece bu uyarlamada canavarı yaratmak için romandaki gibi iksir ve kimyasallar kullanmıştır.

Thomas Edison, orjinal kopyası kaybolmuş filmlerden birinin de Frankenstein olduğunu açıkladı. Nihayet 1970'lerin ortalarında Wisconsin'de filmin orjinal nitrat kopyası bulundu.
Kendisine korku edebiyatında sağlam bir yer edinmiş olan Frankenstein, korku sineması denince de her zaman akla ilk gelen örneklerden biri oldu. Defalarca sinemaya uyarlanan eser, popülaritesini yitirmediği için sık sık yeni uyarlamalarla gündeme gelmeyi başarıyor.
Frankenstein'ın ilk uyarlaması olması nedeniyle, özellikle korku sinemasıyla ilgilenenlerin kaçırmamaları gereken bir korku klasiği.

Imdb note : 6.5                             My note : 7

10 Ekim 2011 Pazartesi

Fencing (1892)

Director / Yönetmen:

William Kennedy

 

Subject / Konu:

2 adam eskrim yapmaktadır. Sağdaki eskrimci, soldakine doğru hamle yapar.


 

 

Comment / Yorum:

Filmin yapımcısı William K. L. Dickson. Bu deneysel film, hiçbir zaman toplu gösterime sunulmadı. Filmden seçilmiş kareler, 1892 yılında The Phonogram adlı aylık dergide yayınlandı.
Sadece tek bir eskrim hamlesinden ibaret olan kayıt, görüntü kalitesi bakımından iyi değil. Bu da filmin, büyük olasılıkla görüntülerdeki belirgin kaymalardan dolayı toplu gösterime sunulmamış olabileceği izlenimini bırakıyor.

Imdb note : 5.2                            My note : 4.5

Blacksmith Scene (1893)

Director / Yönetmen:

William K. L. Dickson

Cast / Kadro :

Charles Kayser
John Ott

 

 

 

 



Subject / Konu:

Ortadaki adam, ocakta bulunan demiri alıp örsün üzerine koyar. 3 adam, örsün üzerinde duran demiri dövmeye başlar. Sağdaki ve soldaki adamların elinde büyük balyoz, ortadaki adamın elinde ise çekiç bulunmaktadır.
Ortadaki adam dövülen demiri alıp tekrar ocağa koyar. Bu sırada soldaki adam da bira şişesini alır ve sağdaki adama uzatır. Sağdaki adam, biraz bira içtikten sonra şişeyi ortadaki adama uzatır. Ortadaki adam da biradan içer ve şişeyi soldaki adama uzatır. Soldaki adam da biradan birkaç yudum alır ve şişeyi aldığı yere geri koyar. Ortadaki adam, bu sırada ocaktaki demiri alır ve tekrar örsün üzerine koyar. 3 adam demiri dövmeye devam eder.

Comment / Yorum:

1983'te çekilmiş 2 filmden 1'i olan filmin yapımcısı ve dağıtımcısı, Edison Manufacturing Company. Blacksmith Scene, 14 Nisan 1984'te Broadway'de ticari olarak gösterilen ilk film grubu arasında yer almıştır. 1995 yılında Kongre Kütüphanesi'nin Ulusal Film Kayıtları'na seçilerek eklenen film, Modern Sanatlar Müzesi tarafından korunmaktadır. Film, 2000 yılında "Treasures From American Archives" adıyla yayınlanan, 50 filmin yer aldığı 4 dvd'lik arşivsel nitelikteki sette yer aldı.
Adamların içki içmesi; 19. yüzyılda gayet sıradan karşılanan ve fakat 1890'larda artık bırakılmış olan çalışırken içki içme alışkanlığına göndermede bulunmak için filmde kullanılmış.
Sadece demir döven adamları kaydetmek yerine; demirin dövülmeden önce ocakta ısıtılması, içecek molası verilmesi gibi detayların eklenmesi, filme artı değer katmış. Çalışırken içki içme alışkanlığına yapılan göndermeyi, sadece 34 saniyelik bir filmde kullanmayı akıl etmekte alkışı hakkeden bir başka detay.

Imdb note : 6.4                            My note : 8.5

Men Boxing (1891)

Director / Yönetmen:

William K. L. Dickson
William Heise








Subject / Konu:

2 adam boks ringindedir. Ellerinde boks eldivenleri olan adamlar, kavga edeceklermiş gibi kollarını döndürürler. Soldaki adamın sağdaki adama nazaran daha hareketli olduğu göze çarpar.


 

Comment / Yorum:

Edison Laboratuvarında çekilen görüntüler, sadece birkaç saniye sürüyor. Görüntüler, boks müsabakasından çok; ısınma hareketlerini andırıyor. Yapılabilecek tek eleştiri; çekim süresi ne kadar kısa da olsa, hareketli çekilecek görüntü; döndürülen kollar yerine atılan yumruklar olsaymış daha etkileyici bir görüntü elde edilebilirmiş.
Hareketli görüntü çekimlerinin emekleme aşamalarında olduğu bir dönemde kaydedilmiş yapım, 1891'de çekilmiş 7 yapımdan biri.

Imdb note : 5                               My note : 4.5

9 Ekim 2011 Pazar

Move On (1903)

Director / Yönetmen:

A. C. Abadie









Subject / Konu:

Seyyar meyva, sebze satıcıları New York'ta bir caddeye sıralanmıştır. Caddeden at arabaları geçmektedir. Bir adam, üzüm tezgahından üzüm seçmektedir.
2 polisin caddede belirmesiyle, satıcılar seyyar meyva, sebze arabalarını caddeden çekmeye başlarlar. Polislerden biri elindeki copu sallayarak, gitmeye hazırlanan satıcılardan birinin arabasına doğru yaklaşır. Satıcı arabasıyla gitmeye çalışırken, polis havaya kaldırdığı yumruğunu satıcının kafasına doğru sallayıp durur.

Comment / Yorum:

1903 yapımı filmin yapımcısı ve yayımcısı Edison Manufacturing Company. Filmin süresi 1 dakika 22 saniye. Ulusal Film Koruma Vakfı tarafından derlenen film, Kongre Kütüphanesi tarafından korunmaktadır. Move on, 2000 yılında "Treasures From American Archives" adıyla yayınlanan, 50 filmin yer aldığı 4 dvd'lik arşivsel nitelikteki sette yer aldı.
Film, doğal bir çekimmiş gibi başlıyor. Fakat özellikle abartılı oyunculuğu göze çarpan polis karakterinden ötürü; olayların gelişiminin kurgusal olduğu açıkça anlaşılıyor. Sinema tarihiyle yakından ilgilenenler için arşivsel değeri olan bir yapım.

Imdb note : 5                               My note : 6

7 Ekim 2011 Cuma

Matrimonio All'Italiana / Marriage Italian Style / İtalyan Usulü evlilik (1964)

Director / Yönetmen:

Vittorio De Sica

Screenplay / Senaryo:

Renato Castellani
Tonino Guerra
Leonardo Benvenuti
Piero De Bernardi

Play / Oyun:

Eduardo De Filippo (from "Filumena Marturano")

Cast / Kadro :

Sophia Loren
Marcello Mastroianni
                                                                Aldo Puglisi
                                                                Tecla Scarano
                                                                Marilu Tolo
                                                                Gianni Ridolfi
                                                                Generoso Cortini
                                                                Vito Moricone
                                                                Rita Piccione

Subject / Konu:

Kaypak ve çapkın Don Domenico Soriano, genç kasiyer sevgilisiyle birlikte pastahanededir. Domenico, genç sevgilisiyle evlilik hazırlıkları yapmaktadır. Genç kadın, gelinlik provası yaptığı sırada dükkana gelen Domenico'nun yardımcısı Alfredo, Filumena Marturano'nun ölmek üzere olduğunu haber verir. Durumun ciddiyetini anlayamayan Domenico, Alfredo'nun ısrarla Filumena'nın can çekiştiğini söylemesi üzerine Filumena'nın yanına gider. Filumena için doktor gelmesi beklenirken; artık çok geç olduğunu söyleyen Filumena, rahibin gelmesini ister.
Domenico 21 yıl öncesini hatırlar; 1943 yılının Napoli'sini. 2. Dünya Savaşı günleridir, Napoli havadan bombalanmaktadır. Domenico, genelevde tam bir kadınla ilişkiye gireceği sırada bombardımanın başlar ve herkes sığınağa doğru koşuşturmaya başlar. Domenico, genelevden dışarı çıkarken; içeride korkuya kapılmış ve saklanan bir kız olduğunu fark eder. Kızın yanına gider. O kız, 17 yaşındaki Filumena'dır.
Filumena ve Domenico, 2 yıl sonra tekrar karşılaşır. Domenico, otobüste bulunan Filumena'yı arabasına davet eder. Tenha bir yere giderler ve terkedilmiş gibi görünen bir binaya girip birlikte olurlar.
İlişkileri gelişirken; Domenico bir kaybolup bir dönmeye, Filumena ise genelevde çalışmaya devam eder. Ama bu durum uzun sürmez. Çünkü Filumena bu duruma isyan eder. Domenico, Filumena'yı bir daireye yerleştirir. Filumena, Dominico'nun pastahanesini ve dükkanlarını işletmeye başlar. Domenico ise bir kaybolup bir dönmeye devam eder.
Domenico'nun sürekli kendisini yalnız bırakıp gitmesinden yorulan Filumena, Domenico'ya genç bir adamın kendisiyle evlenmek istediğini söyler. Domenico, annesiyle tanıştırmak ve aynı evde yaşamak yalanıyla Filumena'yı kandırır. Hizmetçi odasına yerleştirdiği Filumena'yı, yaşlı annesinin bakıcısı gibi kullanır.
Rahip, ölüm döşeğindeki Filumena'nın odasına girer. Odadan çıktıktan sonra Domenico'ya ölmek üzere olan Filumena'nın ruhunun huzur bulabilmesi için evlenmeleri gerektiğini söyler. Filumena'nın ölmesinin an meselesi olduğunu düşünen Domenico, evlenmeyi kabul eder. Rahip nikahı kıyar.
Filumena, rahip nikahı kıyıp gittikten sonra sapasağlam yatağından kalkar. 21 yıldır birlikte olduğu ve kendisine çok acı çektirmiş Domenico'yu, sonunda tuzağa düşürüp evlenmeyi başarmıştır.
Filumena geçmişi hatırlar. Domenico'dan gizlice, uzakta ve anneleri olduğunu söyleyemeden farklı yerlerde birbirlerini tanımadan büyüttüğü 3 oğlu gözlerinin önüne gelir.
Evlilik tuzağına düşürülmesine öfkelenen Domenico, Filumena'yı sahtekarlıkla suçlar ve evliliği iptal ettireceğini söyler. Filumena, bu tuzağın para için olmadığını, 3 çocuğu olduğunu, artık onlarla birlikte olmak istediğini anlatır ve Domenico'nun soyadını bu 3 çocuğa vermesini ister. Domenico'nun öfkesi daha da artar. Filumena ise evde çocukları için bir oda hazırlatır.
Filumena, 3 oğlunu anneleri olduğunu açıklamak için eve çağırtır. Çocukların geleceği gün, ısrarla ayrılmak isteyen Domenico'dan ayrılmayı kabul eder. Çocuklara anneleri olduğunu açıkladıktan sonra boşanma belgesini imzalar. Evden ayrılmadan önce Domenico'ya asıl büyük şoku yaşatır; bu 3 çocuktan biri Domenico'nun çocuğudur.
Domenico, ne kadar uğraşsa da hangi çocuğun kendi çocuğu olduğunu öğrenemez. Pes eden Domenico, 3 çocuğu birden kabul eder ve Filumena'yla evlenir.

Comment / Yorum:

Matrimonio All'Italiana, Eduardo De Filippo'nun 1946'da yazmış olduğu "Filumena Marturano" isimli tiyatro oyunundan sinemaya uyarlandı. Oyun, bu uyarlamadan önce 2 kere daha sinemaya uyarlandı. İlk uyarlama 1950'de "Filumena Marturano" ismiyle Arjantin'de yapıldı. 1951'de yine "Filumena Marturano" ismiyle 2. kez sinemaya uyarlanan filmi, bizzat oyunun yazarı olan Eduardo De Filippo yönetti.
Filmin adı seçilirken; Pietro Germi'nin 1961 yapımı "Divorzio All'Italiana (İtalyan Usulü Boşanma)" filmine göndermede bulunulmuş. 2 film arasında çeşitli paralellikler var; Divorzio All'Italiana'da da taşra yaşantısı komediyle işlenmiş, 2 filmde de başrol erkek oyuncusu Marcello Mastroianni ve en önemlisi filmlerin yönetmenleri Pietro Germi ve Vittorio De Sica, "İtalyan Yeni Gerçekçilik" akımından gelme yönetmenler.
Matrimonio All'Italiana, De Sica'nın 1960'larda denediği ve "Pembe Gerçekçilik" diye adlandırılan bir tarzın mahsulü. Bu tarz filmler, gerçekçilikten uzak ve genel ortalamanın altında filmler olarak kabul edilse de; Matrimonio All'Italiana olumulu eleştiriler aldı ve beğenildi.
Filmin yapımcısı, Sophia Loren'in 1962'de boşandığı, 1966'da tekrar evlendiği ve öldüğü tarih 2007'ye kadar Loren'in eşi olmaya devam etmiş olan Carlo Ponti.
Filmin keyifli müzikleri arasında kulakların aşina olduğu İtalyan klasikleri de var.
"En iyi yabancı film" dalında Oscar'a aday gösterilip kazanamayan film, aynı dalda aday gösterildiği Altın Küre'yi kazanmayı başardı. Sophia Loren, göz kamaştıran performansıyla "En iyi kadın oyuncu" dalında Oscar'a ve "Müzikal / komedi dalında en iyi kadın oyuncu" Altın Küre ödülüne aday gösterildi ve fakat 2 ödülüde 1964 yapımı "Mary Poppins"te oynayan Julie Andrews'e kaptırdı. Başarılı performansıyla "Müzikal / komedi dalında en iyi erkek oyuncu" Altın Küre ödülüne aday gösterilen Marcello Mastroianni, ödülü 1964 yapımı "My Fair Lady"de oynayan Rex Harrison'a kaptırdı. Filmin diğer festivallerde kazandığı 7 ödül ve 4 adaylık daha var.
Matrimonio All'Italiana, Vittorio De Sica'nın baş yapıtları arasında gösterilemeyecek bir film ama güçlü oyunculuklarıyla, özellikle de 17 yaşındaki ürkek bir kızdan 40 yaşındaki olgun bir kadına varıncaya kadar büyük değişimler gösteren Filumena Marturano karakterini ustalıkla canlandırmış Sophia Loren'in performansıyla, keyifli müzikleriyle ve zaman zaman güldüren, zaman zaman hüzünlendiren hoş hikayesiyle baştan sona zevkle izlenebilecek bir klasik.

Imdb note : 7.3                             My note : 5.5

6 Ekim 2011 Perşembe

Toto Kralı (1971)

Director / Yönetmen:

Aram Gülyüz

Screenplay / Senaryo:

Oksal Pekmezoğlu

Cast / Kadro :

Sadri Alışık
Neriman Köksal
Yeşim Yükselen
Hasan Ceylan
Sedat Demir
Kayhan Yıldızoğlu
Hüseyin Güler
Hüseyin Zan
Meltem Mete

Subject / Konu:

Taksi şoförlüğü yapan Rıfkı, karısı Selma'nın hışmından korkan kılıbık bir adamdır. Futbol maçı izlemek ve toto oynamak isteyen Rıfkı, Selma'nın izin vermemesi yüzünden en büyük tutkularından uzak kalmaktadır. Rıfkı, toto oynayıp tutturabilmek için dua ederken, gaipten gelen bir ses tarafından haftanın toto sonuçlarını öğrenir. Sesini işittiği kişi, toto kralıdır. Toto oynamak için totocuya giden ve fakat kuponu dolduramadığı için toto oynayamayan Rıfkı, arabasına binen gazinocu İsmet ve Nusret'e maç sonuçlarını söyler. İsmet ve Nusret ise Rıfkı'nın söylediği sürprizlerle dolu maç sonuçlarına inanmazlar.
Maç sonuçları, aynen Rıfkı'nın söylediği gibi sonuçlanınca; İsmet ve Nusret, Rıfkı'dan faydalanmaya karar verirler. Şarkıcı Leyla'yı, Rıfkı'nın kendileriyle birlikte çalışması için kullanırlar. Leyla'nın ayarttığı Rıfkı, toto sonuçlarını İsmet ve Nusret'e verir. Totoyu kazanan İsmet ve Nusret, başka bir gazinocu olan Selim'e borçlarını öderler.
Rıfkı'nın toto sonuçlarını bilme yeteneğini öğrenen Selim, Rıfkı'yı belli bir para karşılığı kendi yanına transfer eder. Rıfkı, kendisine tüm sonuçları söyleyen toto kralı sayesinde; kumar, piyango ve toto sonuçlarını bilir ve Selim'e de büyük paralar kazandırır.
İsmet ve Nusret, tekrar Leyla'yı kullanıp Rıfkı'yı yanlarına getirtip, toto sonuçlarını öğrenmeye çalışsa da; Selim, adamlarıyla birlikte gelip Rıfkı'yı geri alır.
Selim, Rıfkı'nın söylediği ata büyük para yatırır ve eğer yarışı kazanamazlarsa; canına okuyacağını söyler. Yarışı başka bir atın kazandığı söylenince Rıfkı kaçar. Yapılan düzltme anonsunda Rıfkı'nın söylediği atın kazandığı açıklanınca; Selim ve adamları boşuna kaçan Rıfkı'nın peşine düşerler.
Bir komşudan kocasının kendisini Leyla ile aldattığını öğrenen Selma'da Rıfkı'nın peşine düşer.
Rıfkı, kaçarken kılıktan kılığa girer. Kah halk oyunları oynayan bir dansçı kılığına girer, kah bir karateci kılığına. Rıfkı, karısına yakalanmak üzereyken; kendisini asansör boşluğuna atar.
Uykusundan uyanan ve tüm yaşadığını sandığı maceraların bir rüyadan ibaret olduğunu farkına varan Rıfkı, uyurken maç skorlarını sayıkladığını ve sayıkladığı şeylerin Selma tarafından bir kağıda yazıldığını öğrenir. Kağıttaki maç skorlarına göre toto oynayan Rıfkı, totoyu kazanır.

Comment / Yorum:

Filmin oyuncu kadrosunda Sadri Alışık, Neriman Köksal ve Kayhan Yıldızoğlu haricinde kadro zenginliği veya derinliği yaratabilecek bir isim yok. Sadri Alışık, filmin ana karakteri olan Rıfkı'yı canlandırmış, Neriman Köksal ve Kayhan Yıldızoğlu'nu ise yan rollerde izliyoruz. Toto Kralı, Sadri Alışık filmografisinin en zayıf halkalarından biri.
Vasat filmlerin yönetmeni Aram Gülyüz, kötü bir kurgu ve zayıf bir senaryo ile bir araya gelince; ortaya keşke çekilmeseymiş denecek kadar kötü bir film çıkmış. Sadece Sadri Alışık hayranlarına hitap edebilecek ve kuvvetle muhtemel onlar tarafından da beğenilmeyecek bir film.

Imdb note : 5.6                             My note : 2.5

5 Ekim 2011 Çarşamba

Güzel Bir Gün İçin (1965)

Director / Yönetmen:

Haldun Dormen

Screenplay / Senaryo:

Erol Keskin
Erol Günaydın

Cast / Kadro :

Belgin Doruk
Erol Günaydın
Altan Erbulak
Ayfer Feray
Tuncel Kurtiz
Metin Serezli
Nisa Serezli
Turgut Boralı
                                                                   Hüseyin Kutman
                                                                   Tuncer Necmioğlu
                                                                   Aydemir Akbaş
                                                                   Füsun Erbulak
                                                                   İhsan Yüce
                                                                   Haldun Dormen

Subject / Konu:

Bir dul olan Abbas, 3 çocuğu ve geceleri pavyonda şarkıcılık yapan kardeşi Zarife ile birlikte yaşamaktadır. Abbas aynı mağazada çalıştığı Cemile'ye aşıktır. Abbas'a acıdığı için yakın davranıp ümit veren Cemile ise Zeki ile birliktedir. Abbas, Cemile ile ilgili düşüncelerini yine aynı mağazada çalışan en yakın arkadaşı Sadık'a açar. Cemile konusunda Abbas'ı umutlandıran Sadık'ta Zarife'den hoşlanmaktadır.
Her akşam işten sonra Şişko'nun yerine gidip birkaç kadeh içki içip dertleşen 2 kafadar, güzel bir günün hayalini kurarlar.
Çalışırken zaman zaman dalgınlaşan Abbas, patronu tarafından önce uyarılır, sonra da işten kovulur. Bir yandan işinden kovulmasına üzülen, öteki yandan da Cemile'yi hergün göremeyeceğinden yakınan Abbas, tek çarenin mağazayı soymak olduğuna kanaat getirir. Sadık'la bir plan yaparlar. Plana göre; Abbas, Sadık'ı mağazada çalışırken görmeye gidecek ve mağazanın içersinde saklanacak, Sadık'ta iş çıkışı her akşam olduğu gibi Şişko'nun yerine gidip birkaç kadeh içecek ve mağazaya geri dönecektir. İçeride saklanmış Sadık, Abbas'a kapıya açtıktan sonra kasayı çalıp kaçacaklardır.
Planı uygulayacakları gün gelip çatar. Abbas, Sadık'ı ziyarete gelir, elbiselerin arkasına saklanır. Mağaza kapanır, Sadık Şişko'nun yerine gider. Birkaç kadeh içtikten sonra mağazaya geri gelir. Abbas, Sadık'a kapıyı açar. Kasayı çalacakları sırada bir problemle karşılaşırlar. Kasayı başkaları çalmaktadır.
Hırsızların peşine düşen Abbas ve Sadık, hırsızları bir eve girene kadar takip ederler. Dışarıdan gözledikleri hırsızlar uyuduklarında evin içine girerler ve kasayı alıp kaçarlar.
Abbas'ın evden kasayı aldıkları sırada cebinden düşürdüğü defter, hırsızların Şişko'nun yerine gelip 2 kafadarı bulmasına neden olur. Abbas ve Sadık'ın peşinden gelen hırsızlar, Abbas'ın evine girince Zarife ve çocukların kopardığı yaygara sonucu karakola düşerler.
Abbas ve Sadık, bir kutuya yerleştirdikleri kasayla birlikte Bandırma'ya gitmek üzereyken hırsızların eline düşerler. Ama kutunun içinden kasa değil lazımlık çıkar. Hırsızlar, kasanın yerini öğrenmek için Abbas ve Sadık'ı ölümle tehdit ederler. Abbas, kasayı Şişko'nun yerine sakladıklarını söyler.
Şişko'nun yerine gittiklerinde; Abbas'ın evine girmelerinden dolayı meyhanedekilerin saldırısına uğrayan hırsızlar, soluğu yine karakolda alır. Karakolda gerçekler açığa çıkınca; Abbas, Sadık ve hırsızlar, hapishaneye düşerler.
Tahliye olmalarına 1 hafta kala ziyarete gelen Zeki ve Cemile, düğünlerine Abbas ve Sadık'ı davet eder.
Sadık, hapishanenin duvarına Abbas'la düşledikleri güzel bir günün resmini çizmeye başlar. Herşey hayal ettikleri gibidir; Şişko'nun yerinde bütün dostların bir arada olduğu bir günde Zarife ile Sadık, Zeki'nin Abbas'a teslim ettiği Cemile ile Abbas evlenir. Eğlenirler, dans ederler. Hatta mağazanın patronu düğün hediyesi olarak çalmaya çalıştıkları kasayı getirir.

Comment / Yorum:

Film, 4. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En iyi komedi filmi" ödülünü kazandı. Erol Keskin ve Erol Günaydın'ın birlikte yazdığı senaryo "En iyi senaryo" ödülünü kazanırken, "En iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülü de Erol Günaydın'a gitti. Filmin başrolünde oynayan Erol Günaydın'a en iyi yardımcı erkek oyuncu ödülü verilmesi, pekte akıl alır bir uygulama değil.
Ağırlıklı olarak tiyatroculardan oluşturulmuş filmin kadrosu oldukça zengin. Bu zengin kadroyla doğru orantılı olarak oyunculuk performanslarının da tatmin edici düzeyde olduğu söylenebilir.
Filmin senaryosunu; hırsızlık planına kadar ve hırsızlık planından sonra diye 2'ye ayırmak gerek. Çünkü hırsızlık planına kadar sevimli ve mantık çerçevesinde işleyen film, hırsızlık planından sonra mantık çerçevesinin dışına çıkıyor. Sevgilisine, "cici" diye hitap eden bir hırsızlık çetesi reisi, Abbas'ın evine girdikten sonra karakola götürülen hırsızların nasıl kurtulup dışarı çıktıkları, Zeki ve Cemile'nin evlenmek için neden Abbas'la Sadık'ın tahliye olmasını bekledikleri; anlaşılamayan muammalardan bazıları.
Erol Günaydın ve Altan Erbulak'ın başı çektiği zengin oyuncu kadrosu için seyredilebilecek vasat bir komedi filmi.

Imdb note : 5.9                             My note : 5

Deli Deli Olma (2009)

Director / Yönetmen:

Murat Saraçoğlu

Screenplay / Senaryo:

Hazel Sevim Ünsal

Cast / Kadro :

Tarık Akan
Şerif Sezer
Levent Tülek
Zuhal Topal
Korel Cezayirli
Cemile Nihan Turan
Ozan Erdoğan
Yeşim Ceren Bozoğlu
Barış Üregül
                                                              Deniz Arna

Subject / Konu:

Malakanlar, 93 harbi sonrasında Çar yüzünden memleketlerinden göç etmek zorunda kalmıştır. Mişka, çocukluk yıllarında Rusya'dan Kars'a göçmüş bir Malakandır. Mişka, Rus kültürüyle yetiştiği için köyde yaşayan diğer insanlardan farklıdır. Yaşlanmış, yalnız ve fakir Mişka, farklı olmasına rağmen köy ahalisince sevip sayılmaktadır. Köyde Mişka'dan tek nefret eden, huysuz ve dediğim dedik Popuç'tur. Popuç, köydeki tek bakkal dükkanını işleten oğlu Şemistan, gelini Figan ve torunlarıyla beraber yaşamaktadır. Ailesinin sürekli Mişka'ya yardımcı olması, Popuç'u çıldırtmaktadır.
Şemistan, saz aşıklarının atışmalarına katılmakta ve genelde başarısız olmaktadır. Şemistan'ın kızı Alma ise müziğe oldukça yatkın bir kızdır. Alma'nın müziğe karşı yeteneği olduğunu keşfeden öğretmeni Metin, Alma'yı müziğe yönlendirmeye çalışır. Ailesi de Alma'ya bu konuda destek verir.
Mişka'yı tanıdıkça onu candan şekilde seven Alma, büyükannesi Popuç'un engellemelerine karşın; Mişka'nın evine gidip gelir. Alma, Mişka'nın evindeki piyanoyla müziğe iyice ısınır.
Mişka, evinde bağlı olan ve yıllardır çalmayan telefonun bir gün çalacağı ve akrabasının kendisini arayacağı umuduyla yaşamaktadır.
Popuç, işkence etmek istediği Mişka'nın bakkala olan borçlarını ödemesinde diretir. Verecek birşeyi olmayan Mişka, borcuna karşılık piyanosunu verir. Ama huysuz Popuç, piyanoyu kısa sürede evden gönderir. Piyano, köyde borçluların borçlarına karşılık adres değiştirip durur.
Hasta yatağında yatan Mişka'nın telefonu birgün çalar. Mişka telefona bakamaz. Telefonu cevaplayan Alma, Mişka'nın son umudunu yok etmek istemediğinden; arayanın Mişka'nın akrabası olduğunu söyler. Mişka huzur bulur.
Alma, öğretmeni Metin sayesinde konservatuar sınavlarına girmeye hazırlanırken; iyice hastalanmış olan Mişka, ölümle pençeleşmektedir. Mişka'nın ölüm döşeğinde olması, Popuç'u biraz olsun yumuşatır. Geçmişi anımsamaya başlar. Gençlik yıllarında birbirlerine deli gibi aşık olduklarını, tüm engellere rağmen birlikte kaçmaya karar verdiklerini ve Mişka'nın kaçacakları gece gelmeyip kendini yüzüstü bıraktığını hatırlar.
Alma, umutlarının peşinden konservatuar sınavına gider. Mişka'da kendisine bakan Popuç'a kaçacakları gece neden gelemediğini yani koca bir ömür neden ayrı kaldıklarını anlatır...

Comment / Yorum:

Deli deli olma, tarihimizin pekte bilinmeyen bir parçası olan Malakanları tanımamızı sağlayan, yıllar sonra Tarık Akan'la Şerif Sezer'i bir araya getiren bir yapım. Çekimleri 5 hafta süren film, Kars'ta çekildi. Film, yönetmen Murat Saraçoğlu'nun 3. uzun metrajlı filmi.
Filmin hikayesi ilgi çekici. Senaryoda ise seyirciyi tam anlamıyla tatmin etmeyen bazı boşluklar var. Mesela Mişka'nın Popuç'u neden yüzüstü bıraktığı; çok basitçe ve kısa anlatılmış. Oyunuc seçimi ve oyuncu performansları gayet başarılı.
Filmin müziklerini yapan Mehmet Erdem ve Özgür Akgül, 46. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En iyi müzik" ödülünü kazandı. Filmin kazandığı diğer ödül; Levent Tülek'in 15. Sadri Alışık Ödülleri'nde kazandığı "En iyi yardımcı erkek oyuncu" ödülü.
Filmde Tarık Akan'ın gençliğini oğlu Barış Üregül, Şerif Sezer'in gençliğini kızı Deniz Arna canladırmış.
Hikayesi ve oyunculuklarıyla öne çıkan keyifli ve sıcak bir film.

Imdb note : 7.1                             My note : 6

3 Ekim 2011 Pazartesi

Falling Cat (1890)

Director / Yönetmen:

Etienne - Jules Marey

Cast / Kadro :

Kedi
Kız

 

 

Subject / Konu:

Elleriyle kediyi tutan kız, elindeki beyaz kediyi belli bir yükseklikten aşağı doğru bırakır. Beyaz kedi, zemine 4 ayağının üzerinde düşer.

Comment / Yorum:

Yönetmen Etienne - Jules Marey, yaklaşık 2 saniye süren bu çekimde kedilerin gerçekten her düşüşte 4 ayak üstüne düşüp düşmediğini kaydetmek istedi.
Çekimlerde bir kız, siyah bir arka planın önünde belli bir yükseklikten beyaz bir kediyi yere doğru bıraktı. Kedi, tahmin edildiği gibi 4 ayak üstüne düştü.
Etienne - Jules Marey'in kariyerindeki ilk ve tek çekim. Siyah arka zemin ve beyaz kedi seçimi, iyi bir görsellik sağlamış.

Imdb note : 5.4                             My note : 7.5