Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

15 Haziran 2012 Cuma

Visite Sous - Marine Du Maine / Divers at Work on the Wreck of the Maine / Maine Zırhlısı Felaketi (1898)

Director / Yönetmen:

Georges Méliès

Screenplay / Senaryo:

Georges Méliès

 

Subject / Konu:

Havana Limanı'nda demirlemiş halde duran Maine savaş gemisi, İspanyol - Amerikan savaşı sırasında havaya uçurulur. Geminin enkazı denizin dibine batar.
3 dalgıç, balıkların yüzmekte olduğu denizin dibine dalar. Dalgıçlardan biri batık geminin içindeki cesedi çıkarır. Dalgıçlar, cesedi bağlayıp yukarı çekilmesini sağlarlar. Cesedi yukarı gönderen dalgıçlar aramalarına devam ederler.

Comment / Yorum:

Filmin konusu gerçek bir hikayeye dayanıyor. İspanya'nın Küba'ya 200.000 asker çıkarması ve savaş ortamı, şeker üretimini durma noktasına getirir. Ada ekonomisinde etkin olan Amerika Birleşik Devletleri, Maine gemisinin batırılışını bahane ederek İspanyollarla savaşa girişir. İşte filmde batık halde gördüğümüz gemi Maine'i temsil ediyor.
Dehalığın sınırlarını zorlayan Georges Méliès, yalnızca dönemin popüler bir olayını konu olarak işlemekle kalmayıp bir de sıradışı bir dekora imza atmış. 1898 yılında çekilmiş bir filmde balıkların yüzdüğü bir denizaltı dekoruyla karşılaşmak; şok edici olduğu kadar hayranlık uyandırıcı da. Méliès'in sadece 47 saniyelik bir film için bu emeği vermiş olması, bugünün sadece maliyeti düşünen sığ görüşlü sinemacılarına ders verir nitelikte.

Imdb note : 6                                My note : 7.5

14 Haziran 2012 Perşembe

Büyük Adam Küçük Aşk / Big Man, Little Love (2001)

Director / Yönetmen:

Handan İpekçi

Screenplay / Senaryo:

Handan İpekçi

Cast / Kadro :

Şükran Güngör
Dilan Erçetin
Füsun Demirel
Yıldız Kenter
İsmail Hakkı Şen
Sevinç Erol
Adnan Tönel
Yakup Yavru

Subject / Konu:

Evdo, imkansızlıklardan ötürü Hejar'ı akrabalarına bırakıp gider. Evde yaşayan 2 kişi, polis tarafından aranmaktadır. Yan dairede kalan emekli yargıç Rıfat, eşi Neriman'ın ölümünden sonra kendisini yalnız hissetmekte ve huzurevine yerleşmeyi düşünmektedir. Polis apartmana baskın düzenler. Çıkan çatışma sonucu Hejar'ın akrabaları öldürülür. Dolapta saklanan Hejar, evi arayan polise belli etmeden evden çıkar. Rıfat'ın hizmetçisi Sakine, kapının önünde durmakta olan Hejar'ı farkeder ve Rıfat'a haber verir. Rıfat ve Sakine, Hejar'ı içeriye alırlar. Hejar, Kürtçe bilmekte ve Türkçe konuşamamaktadır.
Rıfat, sabah sporuna çıkar. Kendisine ilgi duyan apartman komşusu Müzeyyen'le karşılaşır. Dönüşte birlikte eczaneye uğrarlar. Rıfat, Hejar'ın kolundaki yara için yara bandı alır. Rıfat eve döndüğünde uyanan Hejar, evden gitmek ister. Ancak halen yan dairede nöbette olan polisi görünce korkuya kapılır. Rıfat, Hejar'ı tekrar eve götürür. Rıfat, aynı dili konuşamadıkları için söylediklerini anlayamayan Hejar'a sert davranmaya başlar. Saçında bit bulduğu Hejar'ı yıkayıp temizler. Küçük kızı sürekli Türkçe konuşmaya zorlar.
Rıfat, Hejar'ı yanına alır ve alışverişe çikar. Hejar'a yeni kıyafetler alır.
Müzeyyen, Rıfat'a duyduğu ilgiyi anlatan bir mektup kaleme alır ve Rıfat'ın kapısından içeri atar. Mektupta yazanlara göre Müzeyyen, kalan zamanlarını birlikte yaşamayı teklif etmektedir.
Rıfat, Hejar'la sabah yürüyüşüne çıkar. Müzeyyen'e rastlarlar. Hejar bir kedi yavrusunu kucağına alır. Rıfat, Müzeyyen kendilerine bakmakta olduğu için Hejar'ın kedi yavrusunu yanlarında götürmesini engelleyemez.
Rıfat, acıktığını anladığı Hejar'ı lokantaya götürür. Rıfat, telefon konuşması yaparken; garson, Hejar'a çikolata verir. Rıfat, Hejar'ın çikolatayı çalmış olduğunu düşünür ve Hejar'a vurur. Gerçeği öğrenince yaptığından pişmanlık duyar.
Hejar'ın Kürtçe konuşmasından rahatsızlık duyan Rıfat, daha önce Hejar'ın elbiseleri arasında bulduğu ve defalarca aramasına karşın bir sonuç elde edemediği telefon numarasından Evdo'yu tekrar arar ve yine ulaşamaz. Bunun üzerine Hejar'ı alıp kağıtta yazan adrese götürmeye karar verir. Uzun bir yolculuğun ardından adresin bulunduğu bölgeye gelirler. Rıfat, Hejar'ı bir güvenlik görevlisine emanet edip adreste yazan evi bulmaya gider. Çamurlu yollardan geçer. Ücra gecekonduların arasında aradığı adresi bulur. Rıfat, niye geldiğini Evdo'ya belli etmez. Evdo, Diyarbakır'dan gelip bir tanıdığının evine sığındığını, 5 oğlunu, gelinlerini, torunlarını devlet - terörist çatışmalarında kaybettiğini Rıfat'a anlatır. Evdo, geriye kalan bir kız çocuğunu amcasının kızına emanet ettiğini ve onun kurtulacağını söyler. Durumun çaresizliğini gören Rıfat, Evdo'ya neden geldiğini söylemez. Rıfat ve Hejar eve geri dönerler.
Müzeyyen, Rıfat'ın portresini yapar ve ona doğum günü hediyesi olarak verir.
Rıfat, Hejar'a kötü davranmaktan vazgeçer ve ona sevgi gösterir. Hejar'la anlaşabilmek için Kürtçe bilen Sakine'den kelimeler öğrenir. Hejar'a Türkçe öğretmeye çalışır. Sabah yürüyüşünde karşılaştığı Müzeyyen'e Hejar'ı sahiplenmeye karar verdiğini söyler. Müzeyyen, Rıfat'a bu yaştan sonra çocuk mesuliyeti alamayacağını belirttiği bir mektupla cevap verir.
Hejar'ın nüfus kayıtlarını araştıra Rıfat, annesinin ve babasının öldüğünü öğrendiği küçük kızı nüfusuna geçirmeyi düşünür. Radyo dinlerken Hejar'ı bıraktığı kişilerin öldürüldüğünü öğrenen Evdo, soluğu Hejar'ı bıraktığı evde alır. Mühürlenmiş kapının önünde beklerken dışardan eve dönmekte olan Rıfat ve Hejar'la karşılaşır. Rıfat, Evdo'ya Hejar'ı evlat edinmek istediğini söyler. Evdo, bu durumdan memnun olur. Ancak Hejar, Rıfat'ın tüm dil dökmelerine karşın Evdo'yla gitmek ister. Hejar, kedisini Rıfat'ta bırakmayı ve arasıra ziyarete gelmeyi kabul eder. Evdo ve Hejar, kendilerini pencereden izleyen Rıfat'ın bakışları arasında yola koyulurlar. Hejar, başını çevirip pencereye doğru baktığında kendisine bakan Rıfat'ı görür.

Comment / Yorum:

Handan İpekçi'nin sinemada 2. senaryo ve yönetmenlik deneyimi olan 2001 yapımı Büyük Adam Küçük Aşk, 21 hafta vizyonda kaldı ve 139.450 seyirciye ulaştı. Beğenilen, ödüller kazanan ve Türkiye'nin Oscar adayı olan film, Emniyet Genel Müdürlüğü tarafından 26 Aralık 2001'de hazırlanan rapor ve bu raporun ardından Sinema, Video ve Müzik Eserleri Denetleme Kurulu'nun aldığı "tuhaf!" gösterim ve dağıtım yasağı kararıyla gündeme geldi. Bir süre sonra filmin yasağı Danıştay kararıyla kalktı.
Film iyi bir hikayeye sahip. Senaryo da, bazı tuhaflıklarına ve detaylara özen göstermemesine karşın cesur ve ilgi çekici. Katı ve önyargılı emekli yargıç Rıfat'ın küçük Kürt kızı Hejar'a karşı bakış açısıyla toplumun belli kesimlerinin Kürtlere karşı takındığı tavır arasında paralellikler kurulmuş. Ancak Rıfat'ın zamanla değişen tavrı, önyargılarında kırılabileceğine dair mesajlar veriyor.
Polisin baskın düzenleyip silahlı çatışmaya girdiği bir evde arama yaparken küçük kızı bulamaması, komşu Müzeyyen'in fazla cesur ve abartılı mektupları, emekli yargıç Rıfat'ın çok klişe duran gereksiz sertlikleri ve özellikle filmin ilk 30 dakikasında sürekli başa saran iç kıyıcı müzikler; filme dair göze çarpan olumsuz taraflar.
Başta Şükran Güngör ve küçük oyuncu Dilan Özçelik olmak üzere oyunculuklarıyla dikkat çeken film, katıldığı festivallerde oyunculuk dalında bir dolu ödül kazandı. 13. Ankara Film Festivali'nde Dilan Erçetin "Umut veren kadın oyuncu", Füsun Demirel "En iyi yardımcı kadın oyuncu" ve Şükran Güngör "En iyi erkek oyuncu"; 38. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Dilan Erçetin "Jüri özel ödülü", İsmail Hakkı Şen "En iyi yardımcı erkek oyuncu" ve Füsun Demirel "En iyi yardımcı kadın oyuncu"; 6. Sadri Alışık Ödülleri'nde Şükran Güngör "En iyi erkek oyuncu"; 23. Siyad Türk Sineması Ödülleri'nde Füsun Demirel "En iyi yardımcı kadın oyuncu", İsmail Hakkı Şen "En iyi yardımcı erkek oyuncu" ve Şükran Güngör "En iyi erkek oyuncu" ödüllerini kazandı.
Filmin oyunculuk ödülleri dışında kazandığı diğer ödüller; 22. İstanbul Film Festivali'nde kazanılan "Halk jürisi en iyi film" ödülü, 38. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde kazanılan "En iyi film" ve "En iyi senaryo" dallarında Altın portakal ödülleri, 26. Kahire Uluslararası Film Festivali'nde kazanılan "En iyi senaryo" ve "En iyi 2. film" ödülleri, 3. Köln Uluslararası Akdeniz Film Festivali'nde kazanılan "En iyi senaryo" ödülü ve 19. Uluslararası Kudüs Film Festivali'nde kazanılan "Onur ödülü".
Büyük Adam Küçük Aşk, özellikle ana dil ve Kürt önyargısına dair net ve zaman zaman keskin mesajlar veren bir film. Cesareti ve oyunculukları için izlenmeye değer bir yapım.

Imdb note : 7.3                              My note : 6

13 Haziran 2012 Çarşamba

A Morning Bath (1896)

Director / Yönetmen:

James H. White

Subject / Konu:

Siyahi kadın, tek eliyle kavradığı bebeğini leğenin içine sokar ve köpüklü suyla yıkamaya başlar. Kadın bebeği yıkarken aynı zamanda biriyle konuşup gülmektedir.

Comment / Yorum:

A Morning Bath, yine 1896 yapımı olan "A Hard Wash" adlı filmin yeniden çevrimi. Filmin yönetmeni, 1896 - 1901 arası tam 365 film çekmiş (ayrıca 1902 ve 1910 yılında çektiği 2 filmi daha vardır) James H. White. Filmin yapımcısı ve dağıtımcısı ünlü mucit ve işadamı Thomas Edison'un şirketi Edison Manufacturing Company. Film, 2005 yılında yayınlanan Edison: The Invention of the Movies adlı dvd'de yer aldı.

Imdb note : 4.7                              My note : 4

12 Haziran 2012 Salı

Amerikalı (1993)

Director / Yönetmen:

Şerif Gören

Screenplay / Senaryo:

Ümit Ünal

Cast / Kadro :

Şener Şen
Lale Mansur
Taner Barlas
Eray Özbal
İhsan Bilsev
İlteray İlter
Gabriella
Sırrı Elitaş
Mustafa Oğuz
                                                              Ayşem Saraçoğlu
                                                              Enver Dönemz
                                                              Tarkan Kaynaş
                                                              Ayton Sert
                                                              Melih Çardak
                                                              Selahattin Fırat
                                                              Yüksel Arıcı
                                                              Halil Dede
                                                              Ertan Sımsıkı
                                                              Arda Can Buze

Subject / Konu:

Şeref the Türk ve Şerefli Türk namlarıyla anılan Şeref, 20 yılın ardından vatanı Türkiye'ye geri döner. Şeref, Amerika'da ciddi bir servet yapmıştır. Uçak piste iner inmez dev bir basın ordusunu karşısında bulur. Arabasına bindikten sonra kendisiyle röportaj yapmak isteyen gazeteci Tilki Selim peşlerine takılır. Kovalamacanın ardından Selim'den kurtulmayı başarırlar. Ancak limuzin, savrulmaya başlar. Şeref, limuzinden dışarı atlamayı başarır. Limuzinse kaza yapıp denize uçar.
Şeref, bir taksiciyi taksiden indirir ve taksiye el koyup yola koyulur. Gideceği oteli bulamayan Şeref, hayat kadını Angel'ın yardımıyla otele gider. Angel'la birlikte olmak için gecelik anlaşır.
Şeref'in damları borsadan Hamit'e ait hisse senetlerini toplamaya başlar.
Şeref, Angel'la birlikte olmaya hazırlanırken Selim, otel camının dışından fotoğraflarını çeker. Çok geçmeden Şeref, Selim'in çocukluğundan tanıdığı eski mahallelisi olduğunu farkına varırı. Hiç unutamadığı ve Hamit'le evlendiği için kin beslediği sevgilisi Melek'i bulmak isteyen Şeref, Selim'le röportaj yapma karşılığı kendisine Melek'i bulmakta yardım etmesi için anlaşır.
Angel'dan memnun kalan ve onu sevgilisi Melek'e benzeten Şeref, Angel'ı 1 haftalığına kiralar.
Selim'le Melek'i aramaya koyulan Şeref, Melek'in evini bulur. Evin kapısı açıktır. Şeref ve Selim içeriye girer. Evde bir çocuk vardır ve bütün evi tuzaklarla doldurmuştur. Çocuğu yakalamaya çalışsalar da; çok geçmeden kendilerini evin dışarısına atılmış bulurlar. Şeref, Hamit'in Melek'i terk etttiğini, Melek'in önce geneleve sonra pavyona düştüğünü öğrenir.
Polis, Angel'ı cinayet şüphesiyle sorgular.
Hamit, şüphelenmeye başladığı Şeref'i araştırmaya başlar.
Melek'i bulabilmek için pavyona giderler. Melek'in 3 gündür işe gelmediğini öğrenirler. Otele dönerler. Şeref, Angel'ın Melek'in ta kendisi olduğunu anlar. Birbirlerini suçlayıp kavga ederler. Melek gider. Şeref, Hamit'in oyunlarına kurban gittiklerini farkına varır. Gençlik yıllarında Hamit yüzünden hapse düşmüş olan Şeref, Melek'le ayrılmalarının nedeninin Hamit'in yazdığı sahte mektuplar olduğunu öğrenir. Melek'i bulup ona gerçekleri anlatır. 2 aşık yılların ardından bir araya gelir. Melek, başından geçenleri Şeref'e anlatır. Bebekken sokakta bulduğu Can'ı evine alıp oğlu gibi yetiştirmiştir.
Herşeyini yavaş yavaş kaybeden Hamit, kaybettiklerini Şeref'in aldığını öğrenir. Şeref ve Melek, Hamit'le yüzleşir.
Şeref ve Melek kaçırılırlar. Kullanılan dekor ve sesler yüzünden uçağa bindirildiklerini zannederler. Şeref'e Hamit'ten aldıklarını geri vermesi için anlaşma imzalatmaya çalışırlar. Şeref anlaşmayı reddedince Melek'i uçaktan atıyormuş gibi yaparlar. Melek'i kurtarabilmek için intikamından vazgeçen Şeref, anlaşmayı imzalar. Anlaşmanın imzalanmasından sonra Hamit ortaya çıkar ve herşeyin onun kurguladığı bir düzmece olduğu anlaşılır. Hamit, Şeref'i öldürmek üzereyken; Hamit'i izleyip yerlerini bulan Can, mekanı basar ve Şeref'le Melek'i kurtarır.
Şeref, Melek'e evlenip Amerika'ya gitmeyi teklif eder. Melek, teklifi kabul eder.
Şeref, Melek'e tecavüze kalkışan bir adamı Can'ın kendisine verdiği ve oyuncak sandığı silahla vurup öldürür. Polis, Şeref'i aramaya başlar. Peşine takılan polislerden keskin manevralarla kurtulan Şeref, .Hamit'in adamlarının da peşine takılmış olduğunu farkeder. Hamit'in adamlarıyla silahlı çatışmaya girer. Şeref ve Melek, bir taraftan Hamit'in peşlerine taktığı helikopter, diğer taraftan polis ekiplerince kıstırıır. Şeref, arabayı helikopterin üzerine sürer. Son anda arabadan atlarlar. Araba, helikopterle çarpışıp havaya uçar.
Şeref, Can'ın nasihatlerini dinler ve türk adaletinin elinden kurtulur. Melek ve Can'la birlikte Ameriak'ya uçar. Namı yürüyen Şeref, artık mafyayla da uğraşmak zorunda kalır. Yeni lakabı Müthiş Türk olur.
Şeref'le evlenip ev kadını olan Melek, eski belalısı Şeyhmuz peşinden Amerika'ya uçana kadar çok mutlu bir yaşam sürer.
Can, New York sokaklarında tek başınadır ve hayatından memnundur. New York polis ordusu, Can'la başa çıkabilmek için Washington'dan yardım ister.

Comment / Yorum:

Şerif Gören ve Şener Şen'in kariyerlerini inceleyecek olursak, Amerikalı'nın bu 2 usta ismin kariyerlerinin en kötü işi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Amerikalı, bazı şeylerle dalga geçmeye çalışırken dalga geçilecek hallere düşen bir film. Lale Mansur'dan Sharon Stone, Arda Can Buze'den ise Macaulay Culkin yaratma çabaları oldukça başarısız sonuçlar vermiş.
Film, herşeyin Amerikanlaştığına değinse de; 2. sınıf Hollywood filmlerini anımsatan cinsellik, aksiyon ve takip sahneleriyle aslında eleştirmeye çalıştığı şeylerden nemalanıyor. Üstelik nemalandıkları da kalitesiz şeyler. Amerikalı, absürd komedi çekerken dikkat edilmesi gereken en önemli noktayı yani mantıksızlıkların bile bir mantığa oturtulması prensibini görmezden gelmiş ve ne yazık ki ortaya bir fiyasko çıkmış.
Filmin 30. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde Şevket Ünsal'la kazanmış olduğu "En iy kurgu" dalındaki Altın Portakal, 90'lı yılların Türk sineması adına ne kadar kısır geçtiğini gözler önüne seriyor. Öyle ki; kötü olarak niteleyebileceğimiz bu film bile Altın Portakal kazanmayı başarmış.
Filmin senaryo metni kitaplaştırılıp piyasaya sürüldü. Filmin son bölümlerinde arabadayken dinlediğimiz radyo programının sunucusu Mehmet Ali Erbil.
Amerikalı, hayal kırıklığının ötesine geçemeyen ve Şener Şen'in böyle bir filmde ne işi var dedirten bir yapım.

Imdb note : 5                                My note : 2.5

11 Haziran 2012 Pazartesi

Hadj Cheriff (1894)

Director / Yönetmen:

William K. L. Dickson
William Heise

Cast / Kadro :

Hadji Cheriff

Subject / Konu:

Hadji Cheriff, ellerindeki bıçakları yere atar. Zıplayarak ve parendeler atarak atletik hareketler yapar.

Comment / Yorum:

William K. L. Dickson ve William Heise'in Thomas Edison'a ait The Edison adlı stüdyoda çektikleri yaklaşık 20 saniye süren filmde peformans sanatçısı Hadji Cheriff rol aldı. Filmin 1800'lerin sonlarında çekildiği göz önüne alındığında; Hadji Cheriff'in dönemine göre oldukça atletik olduğu söylenebilir. Film, 2005 yılında yayınlanan Edison: The Invention of the Movies adlı dvd'de yer aldı.

Imdb note : 5.1                              My note : 5.5

10 Haziran 2012 Pazar

14 Numara / Number 14 (1985)

Director / Yönetmen:

Sinan Çetin

Screenplay / Senaryo:

Sinan Çetin
Ömer Uğur

Novel / Kitap:

İrfan Yalçın (from "Genelevde Yas")

Cast / Kadro :

Hakan Balamir
Serpil Çakmaklı
Bülent Bilgiç
Keriman Ulusoy
Nilüfer Aydan
                                                               Hikmet Gül
                                                               Özlem Tekçe
                                                               Derya Timuçin
                                                               Ümit Yesin
                                                               Nermin Yaslıtaş
                                                               Şahap Yılmaz
                                                               Sabrina
                                                               Sinan Çetin

Subject / Konu:

Geneleve baskın düzenlenir. Gazeteciler, merdivenlerde oturmakta olan hayat kadını Yaprak'ın fotoğrafını çeker. Fotoğraf gazetede yayınlanır.
Yaprak, genelevde çalışmaya başlar. Güzelliğiyle geneleve kısa sürede çok müşteri çekmeyi başarır. Yolda peşine takılan ve daha sonra da geneleve gelen Necmi, Yaprak'ın kalbini kazanır ve onunla evlenmek istediğini söyler. Yaprak, genelevde çalışmaya devam eder. Necmi, Yaprak'ın kaldığı yere taşınır. Birlikte yaşamaya başlarlar.
Arap, genelevin yaşlı ve hasta hayat kadınlarından birinin dostudur. Kadının kazandığı paraları at yarışında harcamakatadır. Doktora dahi gidemeyen kadın, bir müşterisinin altında can verir.
Arap, Yaprak'ı genelevden götürmemesi için Necmi'nin gözünü korkutur ve onu Yaprak'ın yaşadığı yerden atar. Yaprak'ı sahiplenen Arap, araba alacağını söyleyip Yaprak'a bono imzalatır ve genelevde kazandığı bütün paralara el koymaya başlar. Yaprak, Arap'ın kendisiyle evleneceğini sanmaktadır.
Yaprak'ın gazetedeki resmini gören ailesi, kızlarının kötü yola düştüğünü öğrenir. Silahını yanına alan abisi, Yaprak'ı öldürmek üzere yola çıkar.
Necmi, Arap'tan korkusuna karşın geneleve gelip Yaprak'ı görmeye devam eder. Sinir krizleri geçiren Arap, Necmi'yi görmeye tahammül edemez ve onun geneleve gelişini de yasaklar.
Arap, elindeki tüm parayı at yarışlarında kaybetmeye devam eder. Saf Yaprak'a Arap tarafından kandırıldığı anlatılır. Yaprak, Arap'a para vermekten vazgeçer. Deliye dönen Arap, Yaprak'ı döver. Polis, Arap'ın peşine düşer. Necmi, Yaprak'ın borçlarını ödeyip onu genelevden kurtarmaya ve evlenmeye karar verir. Yaprak'a gelinlik alır. Yaprak gelinliğini giyer ve tüm genelev ahalisiyle kutlama yapıp genelevden ayrılır. Karşılarına çıkan Arap, Yaprak'ı da Necmi'yi de bıçaklayarak öldürür.

Comment / Yorum:


İrfan Yalçın'ın "Genelevde Yas" adlı kitabından Sinan Çetin ve Ömer Uğur'un senaryolaştırdığı 14 Numara'nın yönetmen koltuğunda da Sinan Çetin oturuyor. Yönetmenin 4.uzun metrajlı filmi olan 14 Numara, saf bir kadın özelinde genelev yaşantısını
gözler önüne seriyor. Filmin özgün müziği, Barış Manço ve Kurtalan Ekspres imzası taşıyor.
Film hassas bir konuya değindiği için bazı sahnelerin abartılı olduğunu ve hikayede mantığa oturmayan yerler olduğunu söylemek gerek. Bir hayat kadınının tuvalet temizliğinin gösterilmesi, Yaprak gibi saf bir karakterin neden kendi isteğiyle genelevde çalışmaya başladığının izah edilmeyişi, Necmi'nin Yaprak'ı sevmesi ve parası olmasına karşın Yaprak'ın belli bir süre genelevde çalışmasına seyirci kalması, Yaprak'ı öldürmek için İstanbul'a gelen abinin hikayeye müdahil olmaması gibi örnekler, zaten basit sayılabilecek hikayenin inandırıcılığını daha da aşağıya çekmiş.
Oyunculuk performansları başarılı olarak değerlendirilebilir. Anti karakter olmasına karşın filmi baştan sona sürükleyen Hakan Balamir, belki de kariyerinin en iyi oyunculuk performansına imza atmış. Bu performans, Hakan Balamir'e 22. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En iyi erkek oyuncu" dalında Altın Portakal kazandırdı. Zargana karakteriyle izlediğimiz Keriman Ulusoy'da yine aynı festivalde "En iyi yardımcı kadın oyuncu" dalında Altın Portakal kazandı.
Film ayrıca 22. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En iyi 2. film" ve "En iyi yönetmen" dallarında da Altın Portakal kazanmayı başardı.
14 Numara, belirgin problemleri olmasına karşın hassas bir konuyu cesurca işlemeye çalışan bir film. Film, çoğu zaman vasatı aşamasa da; Hakan Balamir'in performansı için seyredilebilir.

Imdb note : 4.2                              My note : 5

9 Haziran 2012 Cumartesi

Zelig (1983)

Director / Yönetmen:

Woody Allen

Screenplay / Senaryo:

Woody Allen

Cast / Kadro :

Woody Allen
Mia Farrow
John Buckwalter
Marvin Chatinover
Stanley Swerdlow
Paul Nevens
Howard Erskine
George Hamlin
Ralph Bell
                                                               Richard Whiting
                                                               Will Hussong
                                                               Robert Iglesia
                                                               Eli Resnick
                                                               Edward Mcphillips
                                                               Gale Hansen
                                                               Michael Jeter
                                                               Peter Mcrobbie
                                                               Sol Lomita
                                                               Mary Louise Wilson
                                                               Alice Beardsley
                                                               Paula Trueman
                                                               Ed Lane
                                                               Marianne Tatum
                                                               Charles Denny
                                                               Michael Kell
                                                               Garrett M. Brown
                                                               Sharon Ferrol - Young
                                                               Richard Litt
                                                               Dimitri Vassilopoulos
                                                               John Rothman
                                                               Stephanie Farrow
                                                               Jean Trowbridge
                                                               Deborah Rush
                                                               Jeanine Jackson
                                                               Erma Campbell
                                                               Bernie Herold

Subject / Konu:

İnsanlar, 1920'li yılların tuhaf kişiliği Leonard Zelig hakkında bildiklerini anlatmaya başlatır. Kayıtlara göre Zelig'le alaklı ilk kayıt; ünlü yazar Scott Fitzgerald'ın bu tuhaf adama dair yazdıklarıdır. Fitzgerald yazısında cumhuriyetçileri öven Zelig'in, 1 saat sonra mutfakta çalışanlardan birine demokrat olduğunu söylediğinden bahseder.
1 yıl sonra New York Yankees'in maçında kayıtlarda Lou Zelig diye geçen kimsenin tanımadığı bir oyuncu görünür ve güvenlik elemanları tarafından dışarı çıkartılır. Aynı yıl esrarengiz bir adam, Chicago, Illinois'daki bir barda düzenlenen özel partiye katılır. Adam, sert yüzüyle bir gangsteri andırmaktadır. Oturduğu yerden bir anda kaybolan adam, birkaç saniye sonra sahnede müzik çalan grubun zenci bateristi olarak görünür. Birkaç ay sonra New York'ta polis, Leonard Zelig isimli işçinin ortadan kayboluşunu sorgulamaya başlar. Polisler ihbar üzerine China Town'da arama yapar ve Zelig'e çok benzer bir Asyalı bulurlar. Polisler şüphelendikleri adamı zorla arabaya bindirip incelenebilmesi için hastahaneye götürürler. Yolda Çince küfürler eden Asyalı adam, arabadan indirildiğinde artık bir Çinli değil beyaz ırktan biridir. Hastahaneye yatırılan adam, insanlar üzerinde etki bırakır ve kendini bir psikiyatr olarak tanıtır.
Zelig'in hakkında çok şey bilinmiyordu. Onun hakkında tüm bilinen Bir Yaz Gecesi Rüyası'nda Puck rolünde oynayan bir aktör olan Morris Zelig'in oğlu olduğuydu.
Zelig'in tuhaf kişiliğini farkeden doktor Fletcher, Zelig'i incelemeleri için bazı kuşkucuları davet eder. Zelig, doktorları görünce mükemmel bir psikiyatra dönüşür. İçeri giren Fransızların yanında Fransıza, bir Çinlinin yanında durduğunda Çinliye dönüşür. Zelig, gazetelerde haber olur ve insanların büyük ilgisini çeker. Doktorlar, Zelig'i bir dolu testten geçirseler de; herhangi bir teşhis koyamazlar. Zelig, şişmanların yanında şişmanlar, zencilerin yanında zenciye dönüşür ve uzmanları şaşırtmaya devam eder.
Kendisini Zelig'in durumuna çözmeye adayan Dr. Fletcher, araştırmaları sonucunda Zelig'in bir tür insan - bukalemun olarak tanımlar. Dr. Fletcher'a göre Zelig, kendisini korumak için karşısındaki kişiye dönüşmektedir. Diğer doktorlar, doktor Fletcher'ın görüşlerine katılmazlar, hatta alay ederler.
Zelig, herkesin konuştuğu, en önemli gündem maddesi olur. Zelig, fanatiklere göre kapitalist insanı simgelediği için bir adaletsizlik sembolü olarak kabul edilir.
Zelig üzerinde deneyler yapılır. Ancak bu deneyler, Zelig'in duvarda yürümesi gibi garip sonuçlar vermeye başlar.
Zelig'in yasal vasisi olan üvey kızkardeşi Ruth, Zelig'i hastahaneden çıkartır. Ruth, bir dolandırıcı olan erkek arkadaşı Geist'la birlikte Zelig'i insanlara sergilemeye ve Zelig'le ilgili hatıra eşyaları satıp para kazanmaya başlar. Daha sonra Zelig, gösterilerde kullanılmaya başlanır. 1935 yılında Zelig'in hayatından yola çıkılarak "The Changing Man" adlı bir film çekilir. Film ilgi görmez.
Dr. Fletcher, Zelig'in vesayeti için hukuk mücadelesine girse de; bir sonuç alamaz.
Geist ve Ruth, Zelig'le Avrupa turnesine çıkarlar. Ruth, turnenin son ayağı olan İspanya'da bir matadorla ilişkiye girer. Kıskançlık krizine giren Giest, önce Ruth'u ve matadoru öldürür, sonra da kendi canına kıyar. Zelig ortadan kaybolur. Haber, çok ses getirse de; sonradan patlayan skandallar insanlara Zelig'i unutturur.
Zelig, yıllar sonra Papa'nın konuşma yapacağı sırada ortaya çıkar. İtalyan otoritelerince Amerika'ya teslim edilir ve tekrar Manhattan Hastahanesi'ne yatırılır. Hastahane, Zelig'in vesayetini alır ve Dr. Fletcher, tüm ilgisini Zelig üzerine kaydırır. Zelig için özel bir beyaz oda hazırlatır ve kameraman olan kuzeni Paul'e bu odada Zelig'le yaptığı seansları kaydettirir. Haftalarca süren seanslara rağmen ilerleme kaydedemezler. Çünkü Zelig, seanslarda kendisini bir doktor olarak görmektedir.
Dr. Fletcher, çareyi seanslarda Zelig'miş gibi davranmakta bulur. Zelig'e aslında doktor olmadığını ve doktor taklidi yaptığını söyler. Hep karşısındaki kişinin kimliğine bürünen Zelig, doktor olmadığını itiraf eder ve çözülmeye başlar. Durumdan istifade eden Dr. Fletcher, Zelig'i hipnotize eder ve transa sokar. Zelig, çocukluğunda ailesinden ve komşularından gördüğü şiddetle büyüdüğünü anlatır.
Dr. Fletcher, Zelig trans halindeyken Zelig'in kişiliğini derin bir şekilde araştırır ve baştan inşa eder, bilinçliykense ona sevgi ve şefkat gösterir. Zelig, trans esnasında Dr. Fletcher'a olan aşkını itiraf eder. Dr. Fletcher'da Zelig'e karşı güçlü duygular beslemektedir.
Aradan 3 ay geçer. Hastahane doktor heyeti Zelig'in son durumunu görmek ister. Heyet, eğer Zelig'de olumlu yönde bir gelişme görmezse; Dr. Fletcher'ı Zelig'in tedavisinden almaya karar verir. Doktorlar, ziyarete gelir. Zelig kendinden emindir ve doktorlardan birine dönüşmez. Ancak bir doktorun hava durumu hakkında yorum yapması ve Zelig'in bu fikre katılmayıp doktorla şiddetli bir şekilde kavgaya tutuşması, işleri altüst eder.
Dr. Fletcher, Zelig'i tedavi etmeyi naşarır. New York'un anahtarı Zelig ve Dr. Fletcher'a verilir. Dr. Fletcher, birçok yerde şereflendirilir. Zelig ve Dr. Fletcher, artık sosyetenin bir parçası olur. Birbirlerine deli gibi aşık olan Dr. Fletcher ve Zelig, evlilik kararı alırlar. Ancak düğünden 2 hafta önce Lita Fox isimli eski bir şov kızı ortaya çıkar ve Zelig'le evli olduğunu iddia eder. İddiasına göre Zelig'den 1'de çocuğu vardır. Zelig'in farklı bir kişilikteyken Lita'yla evlendiği ortaya çıkar. Zelig, hakkını mahkemede aramaya karar verir. Skandal patlak verince halkın Zelig'e desteği azalır. Ancak skandallar bununla da bitmez. Helen isimli başka bir kadın ortaya çıkar ve Zelig'ten ikizleri olduğunu iddia eder. Zelig hatırlamadığını ve fakat farklı bir kişilikteyken yapmış olabileceğini söyleyince; hakkında bir sürü başka iddia çıkmaya başlar. 2 eşlilik, zina, trafik kazası, ev kazası, ihmal gibi iddialar sonucu hakkında düzinelerce dava açılır. Zelig bir ahlaksız ilan edilir ve toplum tarafından büyük tepki görür. Kişilik bozulması başlayan Zelig, mahkeme kararlarının arifesinde ortadan kaybolur. Aradan uzun süre geçer fakat Zelig, tüm aramalara karşın bulunamaz.
Dr. Fletcher, çok üzgün olsa da Zelig'i aramaktan vazgeçmez. Sinemaya giden Dr. Fletcher, filmden önce Hitler ve Nazilere ilgili bir haberde Zelig'i asker üniformasıyla görür. Dr. Fletcher, 10 gün sonra Berlin'e varır. 4 hafta araştırma yapmasına karşın bir sonuç elde edemez. Tam geri dönmeye karar vermişken; Münih'te büyük bir miting yapılacağını öğrenen Dr. Fletcher, dönmekten vazgeçip miting alanına gider. Mitingte devasa bir kalabalık vardır. Dr. Fletcher, Zelig'in konuşma yapan Hitler'in arka tarafında olduğunu görür. Onunla göz teması kurar. Zelig kendine gelir. Zelig, Dr. Fletcher'a ulaşmak ister ve ortalık karışır. Hitler sinirlenir ve SS'ler Zelig'in peşine düşer. Karışıklıktan yararlanan Dr. Fletcher ve Zelig, binanın yan kapısından kaçmayı başarır. Amatör bir pilot olan Dr. Fletcher'ın kullandığı uçakla kaçmaya kalkarlar. SS'ler peşlerindedir. Dr. Fletcher, uçağın kontrolünü sağlayamaz. Bu sırada korkudan kişilik bozukluğu yaşamaya başlayan Zelig, kendisini pilot yapar ve uçağı ustaca kullanıp Atlantik'i kesintisiz geçen ilk kişi olmayı başarır. Bu müthiş başarı, Amerika'da büyük takdir görür. Amerikan başkanı bizzat Zelig'ten özür diler. New York'un en yüksek onuru, Kahramanlık Madalyası Zelig'e verilir. Tuhaf hastalığı, Zelig'in bir kahraman olmasına neden olur. Yasal engellerin aşılmasının ardından Dr. Fletcher ve Zelig evlenirler.

Comment / Yorum:

Zelig, sıradışılığın sınırlarını ötelere taşıyan bir film. Woody Allen'ın yazıp yönettiği film, mockumentary diye adlandırılan kurmaca belgesel türünün en bilinen örneklerinden biri. Mockumentary, her ne kadar kurmaca bir belgesel türü olsa da inandırıcı olması gereken bir tür. Woody Allen bu inandırıcılığı; anlatıcı ve arşiv kaynaklarını kullanarak başarmış. Ayrıca film, ham haldeyken yıpratılmış ve eski tarz görüntü yakalanmaya çalışılmış. Filmin anlatıcısı Patrick Horgan. Arşiv görüntülerindeyse F. Scott Fitzgerald'tan Al Capone'a, Adolph Hitler'den Charlie Chaplin'e kadar bir dolu meşhur isim kullanılmış. Woody Allen'ın görüntüleri, bol bol efekt kullanılarak meşhur isimlerin görüntüleriyle birleştirilmiş.
Woody Allen, filmi tamamladığında filmin süresi sadece 45 dakikaymış. Bu süre, aşiv görüntülerine ilaveler yapılarak 79 dakikaya çıkartılmış. Filmin gişede elde ettiği hasılat 11.798.616 dolar.
Filmde Woody Allen ve Mia Farrow haricindeki oyuncular, Zelig'in yaşadığı çeşitli olaylara şahitlik eden kişileri canlandırmışlar. Mia Farrow'u, Zelig'i önce iyileştirmeye çalışan sonraysa ona bağlanan Dr. Fletcher rolünde izliyoruz. Woody Allen ise filmin büyük bölümünde fotoğraflarla yer alan, ancak filmin 30. dakikasından sonra sesini duyabildiğimiz, olağanüstü bir karakter olan Zelig'le karşımıza çıkıyor. Zelig karakterinin Woody Allen filmografisinin en akılda kalan performanslarından biri olduğu rahatlıkla söylenebilir.
Zelig, toplam 9 dalda Bafta, Altın Küre ve Oscar' a aday gösterilmesine karşın bahsi geçen ödüllerden hiçbirini kazanmayı başaramadı. Filmin katıldığı festivallerden kazandığı toplam 5 ödülün en önemlileri ise Venedik Film Festivalinde "En iyi film" dalında verilen Pasinetti ödülü ve Woody Allen'ın David di Donatello Ödülleri'nde "En iyi yabancı erkek oyuncu" dalında kazandığı Davut ödülü.
Çoğu kaynakta türünün en başarılı filmi olarak gösterilen Zelig, olabildiğine absürd olmasına karşın belgesel ciddiyetiyle hikayesini anlatmayı başaran sıradışı bir yapım. Zelig, hem mockumentary tarzını tanıyabilmek, hem de Woody Allen'ın nevi şahsına münhasır mizahının tadına doyasıya varabilmek için kaçırılmayacak türden bir fırsat.

Imdb note : 7.7                              My note : 8

8 Haziran 2012 Cuma

Günah Keçisi (2011)

Director / Yönetmen:

Cem Özakıncı

Screenplay / Senaryo:

Alper Erze

Cast / Kadro :

Şahin K.
Şan Bingöl
Ferdi Kurtuldu
Turgay Tanülkü
Diler Öztürk
Nihan Can Çakar
Nebil Sayın
Çağlar Türe
Tuncay Koçal
                                                               Kürşad Kahramanoğlu
                                                               Yıldırım Memişoğlu
                                                               Sevtap Parman
                                                               Nuri Alço
                                                               Coşkun Göğen
                                                               Derya Aydoğan
                                                               Özcan Güngör
                                                               Onur Akyel
                                                               Kemal Pala

Subject / Konu:

Ünlü bir porno yıldızı olan Şahin K., porno sektöründen elini çekmek için yer aldığı reklam filminde haberi olmadan cinsel göndermeler yapılmasına içerler ve yönetmene tepki gösterir. Şahin K., porno sektörünü bıraktığını açıklar. Ancak patronu Luka, Şahin K.'yı tehdit eder. Şahin K., birikimi olduğu için Almanya'dan Türkiye'ye dönüş yapıp bir sahil kasabasına gitmeye ve oğlu Caner'e kavuşmaya karar verir.
Bodrum'un bir sahil kasabasının belediye başkanı, turistlerin kendilerini değil Yunanistan'ı tercih etmesinden dolayı sinek avlayan esnaftan büyük tepki görür. Koltuğunu kaybetmek istemeyen başkan, yardımcılarından bir çare bulmalarını ister. Derken Şahin K., kasabaya gelir ve kasabanın makus talihi değişmeye başlar.
Belediye başkanının oğlu ve yardımcısı Caner, aileleri karşı çıktığı için Yunan aşkı Eleni'yle gizli gizli görüşmeye devam etmektedir. Eleni'yle nişan hazırlıkları yapan Yunan Hibnos ise bu durumdan rahatsızdır.
Şahin K., muz ve deniz bisikleti gibi su sporlarının yapılabildiği bir işletmeyi devralır. Kaldığı otelin müşterilerinden biri olan Hanna, Şahin K.'yı tanıyıp tanıdıklarına haber verir. Haber çığ gibi yayılır. Turistler Bodrum'a gelmeye başlar.
Belediye başkanı, Yunan adasına giden turistler yetmezmiş gibi adanın belediye başkanının tahrik edici hareketleriyle kızgınlıktan deliye döner. Olaya şahit olan Şahin K., Yunan adasına gider ve belediye başkanına tavır koyar. Gençlerin parti yapıp seviştiklerine şahit olan Şahin K. ve Caner, böylece turistlerin neden Yunan adasını tercih etmiş olduğunu anlar.
Eleni'nin Hibnos ile nişanlanmasına çok üzülen Caner, Şahin K.'nın efsane bir pornocu olduğunu öğrenir. Caner, Şahin K.'dan Türk gençlerinin kadınlara nasıl davranması gerektiği hususunda eğitim vermesini ister. Böylece tüm turistler, Yunan adasını değil Bodrum'u tercih edecektir. Şahin K., Caner'in teklifini kabul eder ve eğitim vermeye başlar. Temizlikte başladığı eğitime çok hoşlandığı Akasya'yla tango dersi vererek devam eder. Şahin K., kendisine yardımcı olması için 2 efsane arkadaşı Nuri Alço ve Tecavüzcü Coşkun'u davet eder. Nuri Alço ve Tecavüzcü Coşkun'un verdiği dersler sonucu Türk gençleri, kadınlara nasıl davranmaları gerektiğini öğrenir.
İlk kez Türk tarafına daha fazla tursit gelmesi Yunan tarafının dikkatini çeker. Tek çareyi Şahin K.'yı Türk tarafından uzaklaştırmak olduğunu anlayan Yunanlılar harekete geçer. Bu konuyla Hibnos bizzat ilgilenir.
Luka'nın adamları Şahin K.'nın izini bulur ve onu yakalamaya çalışırlar. Kaçmayı başaran Şahin K., ormanda bir kulübeye gizlenir. Şahin K.'nın nerede gizlendiğini gören Hibnos, Şahin K.'nın yerini Luka'nın adamlarına ispiyon eder. Adamlar ormana gelip Şahin K.'ya tehditler savurur. Ancak bu tehditlerin içersinde Şahin K.'nın oğlu Caner'in de adının geçmesi, Şahin K.'yı çıldırtır ve Luka'nın adamlarıyla Hibnos'a saldırmasına neden olur. Yunan adasına kadar Hibnos'un peşinden giden Şahin K., kadınlardan uzak durma yeminini bozar ve taarruza geçer.
Belediye başkanı, Şahin K.'nın porno yıldızı olduğunu öğrenir. Şahin K.'yı kasabadan gönderme kararı alınır. Yunan adasından geri dönen Şahin K., günah keçisi ilan edilmesine isyan eder.
Hibnos, 2 belediye başkanını da ortadan kaldırıp suçu Şahin K.'nın üzerine yıkmayı planlar. Bu hain planı öğrenen Akasya, vakit kaybetmeden öğrendiklerini Caner ve Şahin K.'ya bildirir. Şahin K., belediye başkanlarını kurtarmak için harekete geçer. Luka ve adamlarının da gelmesi olayı daha karışık bir hale sokar. Şahin K., Luka'ya Almanya'ya dönmeyeceğini söyler. Jandarma etrafı sarınca; Luka, daha sonra tekrar görüşeceklerini söyler ve adamlarını alıp gider.
Herşey tatlıya bağlanır ve 2 belediye başkanı barışıp Caner'le Eleni'nin evlenmesine razı olur. Yeminin bozmuş olan Şahin K., Akasya'yı alıp gider ve akşam haberlerinde o bölgede yaşanan depremlerden bahsedilir.

Comment / Yorum:

Yönetmen Cem Özakıncı'nın ilk uzun metrajlı filmi olan Günah Keçisi, başrolünde porno sektörünün tanınan oyuncusu Şahin K.'nın, yan rollerde ise Yeşilçam'ın özellikle tecavüzle ön plana çıkan meşhur kötü adamları Nuri Alço ve Coşkun Göğen'in (namı diğer Tecavüzcü Coşkun) yer aldığı ve sanatçıların kariyerlerine gönderme yapması itibariyle biyografik içeriği de olan bir komedi - macera filmi.
10 hafta vizyonda kalan film, 60.720 seyirciye ulaştı ve 501.936 lira hasılat elde etti. Günah Keçisi'nin hikayesi, Şahin K. üzerine kurulmuş. Film, her ne kadar bir komedi filmi olsa da; alttan alta porno ve erotik film oyuncularının günah keçisi ilan edilişini de eleştirmiyor değil. Film, konusu itibariyle sıradan bir senaryoya sahip ve fakat gayet komik. Bir pornocunun hikayesi işlendiği için doğal olarak bazı espriler belden aşağı bulunabilir. Şahin K.'nın oğlu Caner'den birkaç kez bahsedilip Caner'in bir noktada hikayeye dahil olacağı ya da belediye başkanının oğlu Caner'in aslında Şahin K.'nın oğlu olabileceğine dair beklentilerin sonuçsuz kalması; senaryo zaafiyetini gözler önüne seriyor.
Oyunculuk performansları vasatın altına inmiyor. Nuri Alço ve Coşkun Göğen'in filme büyük renk kattıkları söylenebilir. Ancak bir dönemin seksi yıldızı olan Sevtap Parman, o kadar az kullanılmış ki; deyim yerindeyse konu mankeni gibi kalmış. Filmin diğer göze çarpan isimleri belediye başkanı rolünde izlediğimiz Turgay Tanülkü ve Luka rolündeki Yıldırım Memişoğlu.
Günah Keçisi, devam filmi çekilebileceğine dair ipuçları bırakarak bitiyor. Film seyirciye, ilk ve belki de son kez Şahin K., Nuri Alço ve Coşkun Göğen'i bir arada izleme imkanı sunuyor. Büyük beklentilere girmemek kaydıyla eğlenmek için seyredilebilecek bir film.

Imdb note : 4.7                              My note : 4.5