Uyarı :

UYARI: "Konu / Subject" bölümlerinde filmlerin hikayeleri baştan sona anlatıldığı için bu bölümleri, filmleri izledikten sonra okumanız tavsiye edilir.

18 Nisan 2012 Çarşamba

Kavşak / The Crossing (2010)

Director / Yönetmen:

Selim Demirdelen

Screenplay / Senaryo:

Selim Demirdelen

Cast / Kadro :

Güven Kıraç
Sezin Akbaşoğulları
Cengiz Bozkurt
Umut Kurt
Yücel Erten
Başay Okay
Ayla Arslancan
Tuğçe Gökhan
Pelin Acar
                                                               Ceyda İlksay
                                                               Nihal Koldaş
                                                               Mete Horozoğlu
                                                               Dolunay Soysert

Subject / Konu:

Güven, bir şirkette muhasebecilik yapmaktadır. Herkese evli ve çok düşkün olduğu, 5 yaşında Çiçek isimli bir kızı olduğunu söylemektedir..
Sıkıntılı görünen Haydar, sık sık patronla avans görüşmesi yapması için Güven'e gelir.
Güven, şirketteki odasına yeni bir büro masası getirildiğini görünce şaşırır. Çok geçmeden bu masanın şirkete yeni gelecek olan bölüm şefi Arzu için getirildiğini öğrenir.
Arzu, şirkete gelir. Aynı odada çalışacağı Güven'le tanışır. Evli ve 1 kız çocuk sahibi olduğunu söyler.
Patronlarının ısrarı üzerine birlikte akşam yemeğine giderler. Patronları, sürekli Güven'e takılır ve bunca yıldır bir kere olsun karısını görmediğini söyler. Arzu kocası iş yemeğinde olduğu için kızını bakıcıya bıraktığını söyler. Gecenin sonunda Arzu, arabasıyla Güven'i evine bırakır. Güven apartmana girdiğinde görevden atılmış bir Komiser olan üst kat komşusu Vedat'ın kaçmaya çalışan kızını dövdüğünü görür.
Arzu, evine geldiğinde kocası Tamer'i uyuyan kızının yanında bulur. Neden geldiğini sorar ve kısa bir konuşmadan sonra ayrı yaşadığı Tamer'i evinden gönderir.
Güven'in kapısı çalar. Gelen cebinde parası kalmadığından kira almaya gelen Vedat'tır. Vedat, ayrıca Güven'e evi müteahhite verdiklerini bildirir. Ama aslında Vedat'ın annesi evi müteahhite vermeyi düşünmemektedir.
Güven, herkese söylediğinin aksine tek başına bir yaşam sürmektedir. Ortada ne karısı vardır ne de kızı.
Gece geç saatlere kadar şirkette kalan Haydar, Güven'e artık avans meselesini patronla konuşmasına gerek kalmadığını söyler.
Güven, odada değilken Arzu çalan telefonu cevaplar. Gelen arama bir telesekreter mesajıdır. Güven'de tuhaf bir haller olduğunu sezen Arzu, Güven'in personel dosyasını inceler. Kazara Güven'in masasındaki çerçeveyi kırınca; çerçevenin içindeki resmin gazeteden kesilmiş olduğunu farkeder. Arzu'nun kendisinden şüphelendiğini anlayan Güven, Arzu'yu uyarır.
Babası Vedat'ın istediği cep telefonunu almaması üzerine Aliye, evden kaçar. Delirmiş halde kızını arayan Vedat, aynı binadaki annesinin evine gider. Annesi kapıyı açmayınca kapıyı kırar ve karşısında fenalaşmış annesini bulur. Vakit geçirmeden annesini hastahaneye kaldırır.
Şirket hesaplarında 20.000 liralık açık çıkar. Güven, bu açığın Haydar'dan kaynaklandığını anlar. Haydar ise herşeyi bildiğini söyleyip Güven'i tehdit eder. Haydar, bu parayı hastahanede yatan kız kardeşinin tedavisi için çalmıştır.
Pişman olup eve geri dönen Aliye, ailesini evde bulamayıp babaannesinin evinin kapısını kırılmış görünce telaşlanır ve Güven'den yardım ister. Güven, Aliye'yi hastahaneye götürdüğünde Haydar'a rastlar. Haydar, kardeşinin durumunu Güven'e anlatır. Güven, patrona hesaplardaki 20.000 liralık açığın kendi hatasından kaynaklandığını söyler ve Haydar'ın başını beladan kurtarır.
Tamer, Arzu'yla buluşur. Tamer, Arzu'ya İçkiyi bıraktığını, Nişantaşı'nda ev tuttuğunu ve çikolatacı dükkanı açacağını söyler.
Arzu, Güven'in arabasında unuttuğu şemsiyesini vermek bahanesiyle Güven'in evine gelir. Güven, önce eşi ve kızının Gebze'ye hastalanan kayınpederinin yanına gittiklerini söylese de; eşiyle tanışma hikayesini anlatırken Arzu, Güven'in eşinin hamileyken bir trafik kazasında öldüğünü anlar.
Hiçbiri gerçeği bilmese de; aslında Güven'in eşinin öldüğü trafik kazasına içkiliyken aceleyle doğum yapmak üzere olan Arzu'yu hastahaneye yetiştirmeye çalışan Tamer'in kırmızı ışıkta geçişi neden olmuştur.
Haydar'ın kız kardeşi başarılı bir ameliyat geçirir. Haydar, iş yerinden kız arkadaşını ailesiyle tanıştırır. Annesi iyileşen ve kızı eve geri dönen Vedat, uslanır ve kızına çok istediği cep telefonunu alır. Arzu, kızını da alıp Tamer'e geri döner. Hayal dünyasında yaşamaktan vazgeçen Güven, eşinin mezarına gider.

Comment / Yorum:

2004 yapımı "Anlat İstanbul"da ortak yönetmenlerden biri olarak yönetmenlik kariyerine başlayan Selim Demirdelen, sinemada 2. yönetmenlik denemesi olan Kavşak'ta sadece yönetmenlik koltuğunda oturmayıp filmin kurgusunu, müziğini ve senaryosunu da üstlendi. 13 hafta vizyonda kalan film 19.102 seyirciye ulaşabildi.
İnsan hayatlarının kesişme noktalarına değinen film, hamile karısını trafik kazasında kaybeden bir adamın yalnızca kendisini değil tüm dünyayı bu olay hiç olmamış gibi inandırmaya çalışmasını anlatıyor. Senaryo, seyirciye farklı birşeyler anlatmaya çalışmasından ötürü takdiri hak ediyor. Ancak senaryo da 2 zaafiyet var. İlki; kesişme noktalarındaki abartılı tesadüfler. İkincisi ise Güven karakterinin kısa sürede deşifre olması.

Oyunculukları ve özellikle Bülent Ortaçgil'in sesinden dinlediğimiz müzikleriyle dikkat çeken film, katıldığı festivallerde de genellikle bu yönleriyle takdir edildi ve ödüllendirildi. Filmin başrolünü üstlenen Güven Kıraç, psikolojik sorunları olan Güven karakterini ustalıkla yorumlamış. Bu performans, oyuncuya 22. Ankara Film Festivali'nde "En iyi erkek oyuncu" ödülünü getirdi. Henüz 2. sinema filminde önemli bir karakteri üstlenen Sezin Akbaşoğulları ise 17. Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En iyi kadın oyuncu" dalında Altın Koza kazandı ve 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En iyi kadın oyuncu" dalında Altın Portakal'a aday gösterildi. Ayrıca yardımcı rollerde izlediğimiz Umut Kurt, 17. Adana Altın Koza Film Festivali'nde "Umut veren erkek oyuncu" dalında Altın Koza ve Cengiz Bozkurt, 47. Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En iyi yardımcı erkek oyuncu" dalında Altın Portakal ödülü kazanmayı başardı. 17. Adana Altın Koza Film Festivali'nde "En iyi yönetmen" dalında Altın Koza ödülünü kazanmayı başaran Selim Demirdelen, beğenilen film müziğiyle yine aynı festivalden "En iyi müzik" dalında Altın Koza, 43. SİYAD Ödülleri'nden ve 4. Yeşilçam Ödülleri'nden de "En iyi müzik" dalında ödül kazandı.
Kavşak, senaryosundaki aksaklıklara ve ciddi tempo sorununa karşın oyunculuk performansları gibi cezbedici tarafları da olan bir film.

Imdb note : 5.6                              My note : 5.5

17 Nisan 2012 Salı

Margin Call / Oyunun Sonu (2011)

Director / Yönetmen:

J. C. Chandor

Screenplay / Senaryo:

J. C. Chandor

Cast / Kadro :

Kevin Spacey
Paul Bettany
Jeremy Irons
Zachary Quinto
Penn Badgley
Simon Baker
Mary Mcdonnell
Demi Moore
Stanley Tucci
                                                                    Aasif Mandvi
                                                                    Ashley Williams
                                                                    Susan Blackwell
                                                                    Maria Dizzi
                                                                    Jimmy Palumbo
                                                                    Al Sapienza
                                                                    Peter Y. Kim
                                                                    Grace Gummer

Subject / Konu:

Bir yatırım bankasında gün içersinde aynı katta çalışmakta olan bir çok kişi işten çıkartılır. İşten çıkartılan herkesin telefon hatları dahil tüm iletişim araçları, şirket tarafından iptal ettirilir. Bu kişilerin arasında şirkete uzun yıllardır hizmet etmiş olan risk yöneticisi Eric'te vardır. Eric, şirketten ayrılmadan önce Peter'a bir dosya bırakır ve dosyayı incelerken dikkatli olmasını söyler.
Kat yöneticisi Sam, çok hasta olan ve yaşatmak için günde 1000 dolar harcadığı köpeğinin durumuna çok üzülmektedir.
Peter, Eric'in bıraktığı dosyayı incelerken kendi çalıştıkları bölümün öngörülen dalgalanmalar sonucunda şirketin değerinden daha büyük bir zarara uğrayacağını görür. Durumu hemen çalışma arkadaşları Seth ve Will'e bildirir. Şirkete gelip dosyayı incelerler ve ardından Eric'e ulaşmaya çalışırlar. Ancak Eric'i bulamazlar.
Will, durumu Sam'a bildirir. Şirkette üst düzey yöneticiler bir araya gelip kriz toplantısı yaparlar. Toplantıya Peter ve Seth'te katılır. İncelemeler sonucu, Peter'ın analizinin doğru olduğu ortaya çıkar. Köşeye sıkışan yöneticiler, son çare olarak durumu şirket sahiplerinden John'a bildirirler.
Helikopteriyle şirkete gelen John, bütün kıdemli ortaklarla toplantı yapar ve Peter'dan tüm riskleri öğrenir. John, ne yapabileceklerine dair yöneticilerle görüş alışverişi yapar ve tüm yatırımcılarını kaybetme pahasına hissedarların hisselerini borsada satmasına karar verir. Satış operasyonunun başına Sarah'ı getirir. Bu satış, çoğu çalışanın işini kaybetmesi anlamına gelmektedir.
Eric'in yerini öğrenen Will, Seth'le birlikte Eric'i ikna etmeye çalışır. Will, Eric'i ikna etmekte başarısız olsa da; şirketin gönderdiği adamlar yaptıkları şantajla karışık teklifle Eric'i geri getirmeyi başarırlar.
Sam, güne başlarlarken çalışanları yaşanan olaylardan bilgilendirir. Satış yapılmaya başlanır. Gün ortasında bazı çalışanların işine son verilmesi üzerine Sam'de işi bırakmaya karar verir. John ile konuşan Sam, kararından vazgeçer.
Sam, geceyarısı eski evinin bahçesinde çukur kazmaya başlar. Artık birlikte yaşamadığı karısı uyanır ve Sam'e ne yaptığını sorar. Sam, ölen köpekleri için mezar kazdığını söyler.

Comment / Yorum:

Margin Call, yönetmen J. C. Chandor'ın ilk uzun metrajlı filmi. Filmin senaryosu da yönetmenin imzasını taşıyor. Yaklaşık 3.395.000 dolara mal olan film, 5.353.586 dolar hasılat elde etti. Güçlü oyuncu kadrosuyla dikkat çeken film, özellikle Kevin Spacey, Jeremy Irons, Stanley Tucci ve Demi Moore gibi orta yaşlı oyuncularıyla akılda kalmayı başarıyor. Ayrıca Will rolündeki Paul Bettany, "Heroes" dizisiyle tanınan Peter rolündeki Zachary Quinto ve "Gossip Girl" dizisiyle tanınan Seth rolündeki Penn Badgley de filmde kilit karakterler üstlenmişler.
Filmin oyuncu kadrosu oluşturulurken Jeremy Irons'ın canlandırdığı John Tuld rolü ilk olarak Ben Kingsley'ye önerildi. Ancak Ben Kingsley, başka projelerde yer alacağı için rolü kabul etmedi.
Bir yatırım bankası özelinde, Wall Street'te dönen kirli dolapları anlatan film, bir şirketin bütün yatırımcıları aldatmak pahasına ayakta kalmaya çalışmasına değiniyor. Film, çarpıcı bir hikayeye sahip olsa da; kısıtlı kitleye hitap edebilecek bir film. Çünkü film, işlediği konu itibariyle sıkıcı bulunabilir.
Katıldığı festivallerde 8 ödül ve 14 adaylık kazanan Margin Call'un en önemli başarısı; "En iyi orjinal senaryo" dalında Oscar'a aday gösterilmesi oldu.
Konuya uzak kişilerin muhtemelen sevmeyeceği bir film olan Margin Call, konu ne olursa olsun senaryo çekiciyse filmi izlerim diyen seyirciler için iyi bir seyirlik olabilir. Ayrıca kayda değer oyuncu kadrosu da yabana atiılmamalı.

Imdb note : 7.1                              My note : 6

16 Nisan 2012 Pazartesi

Dağların Kartalı (1970)

Director / Yönetmen:

Feyzi Tuna

Screenplay / Senaryo:

Feyzi Tuna

Cast / Kadro :

Ayhan Işık
Kadir İnanır
Hayati Hamzaoğlu
Hülya Darcan
Bilal İnci
İsmail Hakkı Şen
Tahsin Koray
Kudret Karadağ
Oktay Yavuz

Subject / Konu:

Kara Şehmus ve Ökkeş, kaçakçılık yapan 2 arkadaştır. Kazandıklarını içki, kumar ve kadınlarla eğlenceye harcamaktadırlar. Bir köy evinde kadınlarla eğlendikleri sırada jandarma baskınına uğrarlar. Bir at çalıp kaçmaya çalışırlar. At, 2 kişiyi taşıyamayacak hale geldiğinde durmak zorunda kalan Şehmus ve Ökkeş, jandarma tarafından kıstırılır. Tek kurtuluş yolları, 2 at bulup kaçmak olduğu için Şehmus'un kalıp direnmeye çalışmasına, Ökkeş'in ise at bulmaya gitmesine karar verirler. Ne olursa olsun döneceğine söz veren Ökkeş, at bulduğunda sözünü unutur ve paraları alıp kaçar. Jandarma tarafından etrafı sarılan Şehmus ise teslim olmak zorunda kalır.
Şehmus, 9 yıl hapse mahkum olur. Hapiste genç Kerem'in başını beladan kurtarır. Kerem'de Şehmus'un hayatını kurtarır. Ağabey - kardeş ilişkisi kuran Şehmus ve Kerem, birbirlerine yakın zamanda tahliye olurlar. Şehmus, tahliye olduğunda Kerem'i karşısında bulur. Atlarına atlayıp birlikte yola koyulurlar ve Ökkeş'i aramaya başlarlar. Şehmus, aradıkları yerlerde Ökkeş'i bulamasa da; intikamını almaktan vazgeçmez.
Gittikleri bir meyhanede Gaffar'la tanışırlar. Gaffar, Şehmus'un Ökkeş'i aradığını bilmektedir. Gaffar'dan Ökkeş'in çok zengin, fabrika sahibi bir adam olduğunu öğrenen Şehmus, Gaffar'ın Ökkeş'in üzerine birlikte gitme teklifini kabul eder. Şehmus intikamını, Gaffar ise elde edeceği paraları düşünmektedir.
Şehmus, tek başına Ökkeş'in evini aradığı sırada tesadüfen Ökkeş'in kızı Suna'yla tanışır. Evlerinin yerlerini öğrenir ve Ökkeş'i bulur. Şehmus, intikamını almak için geldiğini belli etmez. Rahatlayan Ökkeş, Şehmus'a sahibi olduğu herşeyde kendisinin de hakkı olduğunu söyler. Ökkeş'in kızı Suna'ya düşkünlüğü Şehmus'un dikkatini çeker. Suna, etkilendiği Şehmus'u kasabalarının kurtuluş günü eğlencesine davet eder.
Şehmus, kasabanın kurtuluş günü olduğu için fabrikanın kapalı olacağını ve birkaç gün daha kasabada kalmaları gerektiğini Kerem, Gaffar ve adamlarına anlatır. Kurtuluş günü eğlencesine giden Şehmus, Suna'yla yakınlaşır. Suna'yla birlikte olan Şehmus, herşeyi Ökkeş'ten intikam almak için yaptığını söyleyince Suna yıkılır ve evine geri döner.
Yaşananları öğrenen Ökkeş, Şehmus'u tuzağa düşürüp yakalar. Ökkeş, ıssız bir yerde dövüp, silah kullanan elini sakat edip, işkence ettiği Şehmus'u ölüme terkeder. Kerem, perişan haldeki Şehmus'u bulur ve ölümden kurtarır.
Gaffar ve adamları Şehmus ve Kerem'i pusuya düşürmeye çalışır. Kerem vurulur. Şehmus, diğer eliyle silah kullanmasına karşın önce adamlarını hakladığı Gaffar'ı öldürür. Ardından da Ökkeş'in peşine düşer. Ökkeş'i kıstırmayı başaran Şehmus, intikamından vazgeçmeye hazır olduğunu, tek isteğinin Suna'yla evlenmek olduğunu söyler. Ökkeş, barışmaya razıymış numarası yapıp Şehmus'u esir eder ve onu adalete teslim etmeye karar verir.
Suna, karnında bebeğini taşıdığı Şehmus'u kurtarmaya çalışsa da başarılı olamaz. Kendi çabalarıyla kurtulan Şehmus, Ökkeş'le kavgaya tutuşur. Şehmus, kendini vurmak üzere olan Ökkeş'i vurur.

Comment / Yorum:

1961 yapımı western tarzdaki "One Eyed Jack" filmi, Türk yönetmenlerin ilgisini çekince arka arkaya filmin Türkçe uyarlamaları çekilir. İlk uyarlama, 1965 yapımı "Dağların Oğlu" olur. Ardından da 1967 yapımı "Namus Borcu" çekilir. 1970 yılında Feyzi Tuna, One Eyed Jack'i Dağların Kartalı adıyla 3. kez Türk sinemasına uyarlar.
Sinemada olgunluk dönemini yaşayan Ayhan Işık ve kariyerinin başlarındaki genç aktör Kadir İnanır'ı bir araya getiren film, 2 dev ismin birlikte yer aldıkları tek film olması nedeniyle büyük önem taşıyor. Filmde ayrıca Hayati Hamzaoğlu, Hülya Darcan ve Bilal İnci gibi önemli isimler de rol almış.
Türk sinemasında western tarzının popüler olduğu dönemlerde çekilmiş olan Dağların Kartalı, western tarzı filmlerde sık sık karşımıza çıkan bir intikam hikayesine sahip. Vasat bir film olarak değerlendirilebilir. Ancak film, Ayhan Işık ve Kadir İnanır'ı aynı filmde seyretmek için bile izlenebilir.

Imdb note : - (Filmin imdb'de notu bulunmuyor)     My note : 5

15 Nisan 2012 Pazar

Serenity / Gizemli Yolculuk (2005)

Director / Yönetmen:

Joss Whedon

Screenplay / Senaryo:

Joss Whedon

Cast / Kadro :

Nathan Fillion
Gina Torres
Alan Tudyk
Morena Baccarin
Adam Baldwin
Jewel Staite
Sean Maher
Summer Glau
Ron Glass
                                                             David Krumholtz
                                                             Michael Hitchcock
                                                             Sarah Paulson
                                                             Yan Feldman
                                                             Rafael Feldman
                                                             Nectar Rose
                                                             Tamara Taylor
                                                             Glenn Howerton
                                                             Hunter Ansley Wryn
                                                             Chiwetel Ejiofor

Subject / Konu:

Başarılı bir doktor olan Simon, kariyerini heba etme pahasına devletin yaptığı deneylerde kullanılan ve özel güçleri olduğu için diğer deneklere göre deneylerde aşama kaydetmiş kardeşi River'ı laboratuvardan kaçırır.
İttifak kuvvetleri adına River'ı bulmakla görevli olan Operasyoncu, River'ın kaçırılışını inceler ve Serenity'nin peşine düşer
Serenity adlı genellikle yasadışı işler yapan ateşböceği (firefly) türünde bir uzay gemisinde bulunan Simon ve River, ittifak güçleri tarafından arandıkları için Serenity'i zaman zaman tehlikeye sokmaktadırlar. İş bulmakta zorlanan geminin kaptanı Mal, karşısına çıkan bir iş fırsatında River'ın özel güçlerinden faydalanmak ister.
Gittikleri yerde soygun yaptıkları sırada River yağmacıların geldiğini hisseder. Oldukça vahşi olan yağmacılar, uzayın sonuna kadar gittkten sonra hiçlikle karşılaşıp çıldıran, her yeri talan eden ve avlarını canlı canlı yiyen kişilerdir. Vakit kaybetmeden kaçmaya çalışan ekip, son ana kadar peşlerinde olan yağmacılardan kurtulup Serenity'ye binmeyi başarırlar.
Kardeşinin yaşadığı tehlikeleri öğrenen Simon, kaptan Mal'le kavga eder ve River'ı da alıp gemiden ayrılmaya karar verir. Geminin indiği yerde Mal ve Jayne, iş görüşmesi yapmak için bir bara giderler. O sırada bara gelen River, duyduğu "Miranda" ismi yüzünden bilinçaltı tetiklenince bardakilere saldırır. Müthiş şekilde dövüşen River, herkesi yere serer. Simon, River'ı özel bir şifreyle bayıltmayı başarır. Mal, bu şaşırtıcı olayın ardından Simon ve River'ı gemiye geri götürür. Ekip, yaptıkları araştırma sonucunda River'ın neden saldırıya geçtiğini anlar ve River'ı ele geçirmek isteyen ittifak güçleri tarafından takip edildiklerini öğrenir.
Bir dönem gemide yer alan Kılavuz'un yardımıyla Haven'de bir süre Serenity'yi gizlerler. Kılavuz, Mal'e peşlerindeki kişinin ne kadar tehlikeli olabileceğine dair öğütler verir. Uzun süre Serenity'de yaşadıktan sonra dostluk eğitimi (bir tür fahişelik) için başka bir dünyaya giden Inara, Mal'i arar ve bulunduğu yerde yardıma ihtiyaç olabileceğini söyleyip gelip gelemeyeceklerini sorar. Inara'nın zorla konuşturulduğunu düşünen Mal, bu davetin peşlerindeki kişinin tuzağı olduğuna kanaat getirir. Mal, kendilerine kimin tuzak kurduğunu öğrenmek için çağrıldıkları yere gitmeye karar verir.
Gemiden ayrılıp Inara'nın yanına giden Mal, Inara'nın tüm uyarılarına rağmen Operasyoncu ile kavgaya tutuşur. Operasyoncu'dan zar zor kurtulmayı başaran Mal ve Inara kaçıp Serenity'ye dönerler.
River'ı hala Serenity'de tutmalarının yanlış olduğunu savunan Jayne, Mal'le tartışır. Mal, Haven'e gideceklerini söyler. River'ı gizlice mekiğe bindirip göndermeyi planlayan Jayne, sezileriyle başına gelecekleri algılayan River tarafından etkisiz hale getirilir. Mürettebat River'ı yakalamaya çalışır. River, Mal ve mürettebata Miranda isimli gezegeni gösterir. Miranda, yaşam koşulları oluşturulmaya çalışılmış ve fakat başarılamamış, kayalık, Burnam çemberinin sonunda yer alan en uzak gezegendir. İttifak güçlerinin Miranda'da birşeyler çevirdiğine inanan mürettebat, Miranda'ya giden yolun yağmacılarla dolu olduğu için geçilmesi çok zor bir yol olduğu konusunda hemfikir olurlar.
Haven'e vardıklarında her yerin ittifak güçleri tarafından yakılıp yıkıldığını görürler. Mal, ölmek üzere olan Kılavuz'un son anlarına şahitlik eder. Mal, mürettebatın itirazlarına karşın ittifak güçlerinin peşlerinden gelemeyeceklerini düşündüğü Miranda'ya gitmeye karar verir. Tehlikeli bir yolculuğun ardından Miranda'ya vardıklarında insanların kendilerini ölüme terkettiklerini görürler. 30.000.000 insanın salgılanan sakinleştirici bir gaz yüzünden zamanla herşeyden vazgeçtiğini ve kendilerini ölüme terkettiğini, geriye kalanların ise gazın ters etkisiyle çıldırdıklarını öğrenirler. Böylece ittifak güçlerinin, bu gerçeği bilen River'ı susturup herşeyi saklamak için peşlerinde olduklarını anlarlar.
Mal, ittifak güçlerinin tüm insanlıktan sakladığı bu sırrı herkese duyurabilmek için Bay Evren'e gitmeye karar verir. Çünkü Bay Evren, bu bilgiyi yayınlayıp bir çok yere ulaştırabilecek biridir. Bay Evren'le konuşup anlaştıktan sonra yola çıkarlar. İkili oynayıp ittifak güçleriyle anlaşan Bay Evren, Operasyoncu tarafından öldürülür. Operasyoncu, Serenity geldiğinde saldırmak üzere gemilerini hazırlar. Serenity ise yağmacıların arasından geçtikten sonra ateş açıp tüm yağmacıları peşlerine takar. Serenity göründüğünde saldırıya hazırlanan ittifak güçleri arkadan gelen yağmacıları görünce afallar. İttifak güçleri ve yağmacılar birbirlerine girer. Serenity, peşlerindeki yağmacılar tarafından vurulsa da; geminin pilotu Wash tarafından indirilir. Serenity, iner inmez yağmacıların saldırısına uğrar ve Wash ölür. Bilgiyi insanlıkla paylaşmaya çalışan Mal, Bay Evren'in öldüğünü ve yayın ünitesinin yok edildiğini görür. Ancak Bay Evren'in yedek ünitesinin olduğunu öğrenir ve yedek üniteye doğru gider.
Yağmacıların saldırısı sonucu yok edilen gemiden mekiğiyle kurtulmayı başaran Operasyoncu, Bay Evren'in bir yedek ünitesi olduğunu öğrenir öğrenmez Mal'in peşinden yedek üniteye doğru gider. Mal ve Operasyoncu arasında ulaşılması zor olan yedek üniteye gidebilmek için bir mücadele başlar.
Yağmacılar saldırılarını yoğunlaştırır ve geminin içine doğru ilerlerler. Mürettebatın çoğu yaralanır. River, kardeşi Simon'ın vurulmasının ardından mürettebatı kurtarabilmek için yağmacıların üzerine tek başına gider.
Çetin bir kavganın ardından Operasyoncu'yu etkisiz hale getirip, bilgiyi içeren görüntüleri yayınlanmayı başaran Mal, mürettebatının yanına döner. River'ın mürettebatı yağmacılardan korumak için kapadığı kapı açılınca River'ın tüm yağmacıları öldürdüğü görülür. İttifak güçleri duvarı delip mürettebata ne yapacaklarını Operasyoncu'ya sorarlar. İzledikleri sonrası aydınlanan Operasyoncu, ittifak güçlerine artık herşeyin bittiğini söyler ve geri çekilmelerini emreder.
Kılavuz'u, Wash'u ve Bay Evren'i gömen Serenity mürettebatı, hasarlı olmasına karşın halen çalışan gemileriyle yola koyulurlar.

Comment / Yorum:

Fox, düşük izlenme oranları yüzünden bilim kurgu - western tarzdaki "Firefly" adlı diziyi henüz 14. bölümündeyken bitirme kararı aldı. Kısa sürede efsane bir dizi olan Firefly'ın hayranları ise bu karara büyük tepki gösterdi. Hayranlarının bitip tükenmek bilmeyen ilgisi ve dvd satışlarının 500.000'i aşması üzerine Firefly'ın devamı niteliğinde bir film çekilmesine karar verildi. 2005 yılında Joss Whedon'ın yazıp yönettiği ve dizideki ana oyuncu kadrosunun tamamının yer aldığı Serenity çekildi. Serenity, aynı zamanda Firefly dizisinin bölümlerinden birinin adıydı.
Yaklaşık 40.000.000 dolar bütçeyle çekilen Serenity, gişede 38.849.097 dolar hasılat elde edince; film kar hanesine geçememiş oldu. Buna karşın film, eleştirmenler ve seyirciler tarafından beğenildi ve diziden uyarlanan en iyi filmlerden biri olarak gösterildi. Film, Amerika'nın Bilim kurgu ve Fantazi Yazarları'nın verdiği "Nebula ödülü"nü, Hugo Ödülleri'nde "En iyi dramatik sunum" ödülünü, SFX Ödülleri'nde "En iyi film", "En iyi yönetmen", Nathan Fillion'a verilen "En iyi erkek oyuncu" ve Summer Glau'ya verilen "En iyi kadın oyuncu" ödüllerini ve Academy of Science Fiction, Fantasy and Horror Films tarafından Summer Glau'ya verilen "En iyi yardımcı kadın oyuncu" Satürn ödülünü kazandı.
Fütüristik bilim kurguyla westernin başarılı şekilde harmanlandığı film, 2518 yılında Firefly'ın bıraktığı yerden hikayesine devam ediyor. Senaryo, keyifli ve sürükleyici. Muhteşem görsel efektler, filmi seyredilmeye değer kılmış. Serenity'nin esas altı çizilmesi gereken başarısı ise zaman zaman Firefly dizisinde gördüğümüz yağmacıların, nasıl bu hale geldiklerinin açıklanması ve filmin sonunda ittifak güçlerinin niye River'ın peşinde olduklarının anlaşılması gibi Firefly dizisinden kalma soruları aydınlığa kavuşturuyor olması. Filmin Firefly dizisinin müdavimlerini tatmin etmeyen tek tarafı ise dizide aralarında kuvvetli bir bağ olmasına karşın bir türlü bir araya gelmeyen Inara ve Mal'in ilişkilerinin Serenity'de açıklığa kavuşturulmamış olması.
Firefly'ın oyuncu kadrosunun değişikliğe uğratılmadan Serenity'de kullanılması yerinde olmuş. Çünkü geçmişteki bir çok dizi uyarlamasından da hatırlayabileceğimiz gibi dizilerin sinemaya uyarlamalarında oyuncu kadrolarındaki değişiklikler, genellikle kötü sonuçlar doğurmuştur. Firefly dizisinde olmayıp sadece Serenity filmine özgü olan karakterler de var. Bunların en önemlileri Bay Evren ve Chiwetel Ejiofor'un canlandırdığı Operasyoncu karakteri.
Serenity, Firefly dizisinin müdavimlerinin muhtemelen çok iyi bildiği ve seyrettiği bir film. Film, Firefly dizisini hiç izlememiş seyircilerin de kolaylıkla algılayabileceği bir senaryoya sahip olduğu için bilim kurgudan hoşlanan izleyicilerin rahatlıkla izleyebileceği bir yapım. Kaliteli bir bilim kurgu izlemek için iyi bir fırsat.

Imdb note : 7.9                              My note : 8

14 Nisan 2012 Cumartesi

Siyah Beyaz (2010)

Director / Yönetmen:

Ahmet Boyacıoğlu

Screenplay / Senaryo:

Ahmet Boyacıoğlu

Cast / Kadro :

Tuncel Kurtiz
Erkan Can
Şevval Sam
Nejat İşler
Taner Birsel
Derya Alabora
Rıza Sönmez
Muzaffer Özdemir
Serhat Tutumluer
                                                                       Almila Uluer
                                                                       Dilara Yalçın
                                                                       Ateş Barut
                                                                       Hüseyin Ülker
                                                                       Bakır Haydar Cırık
                                                                       Efe Çetinel
                                                                       Arzu Gündüz Balcı

Subject / Konu:

Faruk, köpeğini gezdirirken yolda çarpıştığı kadının eşyalarını toplamaya yardım ettiği sırada kadının sevgilisinin intiharına şahit olur.
İngiltere'den gelen karısı, Doktor'a başka birine aşık olduğunu söyler onu terkeder.
Faruk'un duvarı yüzlerce siyah beyaz resimle kaplı barı Siyah Beyaz'da 5 arkadaş; Faruk, Ayten, Ahmet Nihat, Doktor ve Muzaffer bir araya gelir. Muzaffer, sürekli ilgilenip beslediği salyangozu Müzeyyen'le gelmiştir. Komünistliğiyle meşhur Ahmet Nihat, ev sahininin zam talebi üzerine arkadaşının boş evine taşındığını anlatır. Doktor da karısı tarafından terkedildiğini anlatır. Faruk ise Siyah Beyaz'ı yani 24 yıllık barını ve galerisini kapatıp Bodrum'a yerleşmeye karar verdiğini açıklar. Herkes bu karara çok üzülür. Ayten'in teklifiyle ertesi gün balık tutmaya giderler.
Muzaffer'le Faruk dolaşmaya çıkarlar. Muzaffer, yolda karşılaştıkları üniversiteden arkadaşı Nilgün'e hafızasını kaybetmiş numarası yapar ve onu kendisini hatırlayamadığına inandırır. Nilgün gittikten sonra Faruk, Muzaffer'e neden numara yaptığını sorar. Muzaffer, Nilgün'ün üniversitede büyük aşk yaşadığı ve üniversite bittiğinde gittiği için ayrılmak zorunda kaldığı, hiç unutamadığı sevgilisi olduğunu anlatır. 26 yıl boyunca ortak arkadaşlar sayesinde Nilgün hakkında bilgi aldığını söyler.
Ahmet Nihat'ın evinde toplanan 5 arkadaş, içki içip kağıt oynarlar. Muzaffer, müsade ister ve erken ayrılır. Faruk, Muzaffer gittikten sonra olup biteni arkadaşlarına anlatır.
Ayten, erkek arkadaşıyla buluşmaya gider. Adamın halinden ayrılmak istediğini anlayan Ayten, kısa ve etkili bir konuşma ardından adamı hayatından çıkarır.
Siyah Beyaz'da buluşan arkadaşlar, Ahmet Nihat'ın barı kapatacağı için Faruk'a çıkışmasıyla tatsızlık yaşarlar.
Faruk, Nilgün'le konuşur ve Muzaffer hakkındaki gerçekleri anlatır.
Doktor, Faruk'u arar ve birkaç yıldır görmedikleri arkadaşları Hakan'ın akciğer kanseri olduğunu, ameliyat geçiren Hakan'ın hastahanede olduğunu bildirir. Doktor, yanında getirdiği kıyafetlerle doktor kılığına bürünen Muzaffer, Faruk ve Ayten'le Hakan'ı ziyarete gider. Doktor, ziyaret dönüşü Hakan'ın fazla ömrü kalmadığını söyler.
5 arkadaş yine barda bir araya gelir. Muzaffer, barda Moody Blues konseri düzenlenmesini teklif eder. Gecenin sonunda yalnız kalan Ayten ve Doktor, beraber olmak için Ayten'in evine giderler.
Moody Blues, barda son şarkısını çalmadan önce Siyah Beyaz'ın son gecesi olduğunu ve gecenin sonunda müşterilerin Faruk için çok önemli olan ve hep gözü gibi dikkat ettiği duvardaki resimlerden istediklerini alabileceklerini söyler. Gece biterken müşteriler resimleri almaya başlar. Faruk, kabustan uyanır ve barına gider. Resimleri yerli yerindedir.
Bara gelen Nilgün, Muzaffer'e neden kendisine numara yaptığını, Faruk ise Nilgün'e kendisini neden terkettiğini sorar. Geçmişe, eski dostlara dair konuşurlar. Tekrar görüşmek üzere sözleşirler.
Faruk, resimleri duvardan indirmeye başlar. Boyacıyla barın yeni rengi için telefonda konuşur. Çalışanlarına barı kapatmayacağını ilan eder.

Comment / Yorum:

Yönetmen Ahmet Boyacıoğlu'nun ilk yönetmenlik deneyimi olan Siyah Beyaz, müthiş bir kadroyu bir araya getiren, genelde diyaloglar üzerine kurulu sade senaryolu bir film. 18 hafta vizyonda kalan film, 45.860 seyirciye ulaştı.
Siyah Beyaz isimli bar, filmde yalnızca mekan olarak kullanılmamış. Filmin, Ankara'da yaklaşık 25 yıldır hizmet veren ve siyasetçilerle sanatçıların tercih ettiği bir mekan olan Siyah Beyaz'a saygı duruşunda bulunduğu, hatta başrol oyuncusu olarak bizzat Siyah Beyaz'ı kullandığı söylenebilir.
Temel bir konu anlatımı yapmayan film, bazı mekanların sadece mekan olarak kalmayıp insanların hayatlarının bir parçası oluşuna değiniyor. Filmin büyük bölümü 5 arkadaşın Siyah Beyaz'daki sohbetleri üzerine kurulu. Film, zengin bir oyuncu kadrosuna sahip. Sohbete dayalı bir filmde Tuncel Kurtiz ve Erkan Can gibi usta isimleri kullanmak yerinde seçimler olmuş.
Türkiye'de pek rağbet görmeyen film, katıldığı uluslararası festivallerdense ödüllerle dönmeyi başardı. Filmin kazandığı ödüller; 59. Manheim - Heidelberg Uluslararası Film Festivali'nde "Jüri özel ödülü", 27. Uluslararası Festroia - Troia Film Festivali'nde "Jüri özel ödülü", Love is Folly Uluslararası Film Festivali'nde "Jüri özel ödülü" ve "Fipresci ödülü".
Siyah Beyaz, tarz olarak Türk sinemasında pek benzeri olmayan bir yapım olduğu için herkese hitap etmeyebilir. Karakterlerinden ötürü daha çok orta yaş kuşağının ilgisini çekebilir. Siyah Beyaz, usta isimleri bir araya getiren sohbet içerikli bir film olduğundan dolayı farklı bir Türk filmi seyretmek isteyenler için de iyi bir alternatif olabilir.

Imdb note : 5.6                              My note : 7.5

12 Nisan 2012 Perşembe

Trishna (2011)

Director / Yönetmen:

Michael Winterbottom

Screenplay / Senaryo:

Michael Winterbottom

Novel / Kitap:

Thomas Hardy (from "Tess of the d'Urbervilles")

Cast / Kadro :

Freida Pinto
Riz Ahmed
Roshan Seth
Anurag Kashyap
Kalki Koechlin
                                                               Aakash Dahiya
                                                               Neet Mohan
                                                               Harish Khanna

Subject / Konu:

Jay, arkadaşlarıyla turistik amaçlı bir geziye çıkar. Gittiği otelde adının Trishna olduğunu öğrendiği görevli kızdan hoşlanır. Trishna, arkadaşıyla eve dönerken Jay ve arkadaşlarına rastlar. Trishna ve arkadaşını araçlarına davet ederler ve evlerine bırakırlar. Jay, Trishna'nın alt sınıftan biri olduğunu ve otelde geçici işçi olarak çalıştığını öğrenir.
Trishna ve babası, çalışmak üzere sabahın erken saatlerinde kalkarlar. Babası kamyoneti kullanırken uyuya kalınca; karşıdan gelen araçla çarpışırlar. Babası ağır şekilde yaralanır. Trishna'nın da kolu kırılır. Kamyonetlerinin borcunu ödemekle uğraştıkları için zor duruma düşerler.
Jay, şehirden ayrılmadan önce Trishna'yı görür. Trishna'nın başına gelenleri duyunca ona otellerinden birinde bir iş ayarlayabileceğini söyler ve arkadaşlarıyla şehirden ayrılır. Kısa süre sonra Trishna'nın evine bir davet mektubu gelir. Jay, söz verdiği gibi Trishna'yı otelinde iyi bir maaşla çalışmak üzere davet etmektedir. Ailesiyle vedalaşan Trishna, otelin bulunduğu şehre gider. Kendisini bizzat Jay karşılar. Jay, Trishna'ya karşı oldukça yakın ve nazik davranır.
Bir gece arkadaşının düğününe gitmek için izin alan Trishna, düğüne birlikte gittiği arkadaşı bir süre daha kalmak isteyip kendisini yalnız bırakınca; tek başına geri dönmek zorunda kalır. Yolda serseriler peşine takılır ve sarkıntılık etmeye başlarlar. Trishna'yı almak için motorsikletiyle gelen Jay, genç kızı serserilerin arasından kurtarır. Yolda kuytu bir yerde duran Jay, Trishna'yı öper. Ardından birlikte olurlar.
Trishna, sabah olur olmaz otelden ayrılır ve evine geri döner. Çok geçmeden Trishna'nın hamile olduğu ortaya çıkar. Babası Trishna'ya kürtaj yaptırır. Bir süre sonra da Trishna'yı ağır şekilde hastalanmış yengesine bakması ve çalışması için amcasının evine yollar.
Bir gün Trishna işteyken ansızın Jay gelir. Trishna'ya kendisini uzun süre aradığını ama ulaşamadığını söyler. Bir ev tutup birlikte yaşamayı teklif eder. Trishna, Jay'in teklifini kabul eder va hiç zaman kaybetmeden şehirden ayrılırlar.
Jay, yönetmen arkadaşının setine Trishna'yı da götürür. Trishna, dans dersleri almaya başlar ve dansçı olması için teklifler alır. Herşey iyi giderken Jay'in babasının Londra'da rahatsızlandığı haberi gelir. Jay, Trishna'ya birliktelikleri hakkında babasıyla konuşacağını söyler. Trishna da kürtaj olduğunu Jay'e açıklar. Jay, Trishna'nın bu durumu kendisinden saklamasına bozulur. Trishna'ya bir miktar para bırakan Jay, Londra'ya gider.
Jay'den uzun süre ses çıkmaz. Ev sahibi de Trishna'dan evi boşaltmasını ister. Trishna dansçı olmaya karar verdiği sırada Jay geri döner. Olanlar için özür diler. Babasının kötü durumda olduğunu ve otellerin işletmeciliğini üstlenmek zorunda kaldığını söyler. Trishna'ya otellerden birinin başına geçmek için başka bir şehre gitmek zorunda olduğunu ve orada statü gereği birlikte yaşayamayacaklarını anlatır. Otelde çalışmayı kabul ederse beraber olabileceklerini söyler. Trishna, Jay'in teklifini kabul eder.
Otelde Jay'in hizmetine bakan Trishna, Jay'i mutlu etmek için elinden geleni yapar. Ancak hiçbir iş yapmadan odasında bekleyen Jay, Trishna'yı hor görmeye başlar. Trishna'yı adeta bir seks kölesine çevirir. Yaşantısı katlanılmaz bir hal alan Trishna, Jay'i defalarca bıçaklayıp öldürür. Bıçağı yanına alan Trishna, otelden ayrılır ve evine döner.
Kardeşini okula bıraktıktan sonra sakin ve ıssız bir yere giden Trishna, yanında taşıdığı bıçağı çıkarır ve intihar eder.

Comment / Yorum:

Michael Winterbottom'ın Thomas Hardy'nin "Tess of the d'Urbervilles" adlı romanından sinemaya uyarladığı Trishna, Winterbottom'ın Thomas Hardy kitaplarından uyarladığı 3. film. Winterbottom'ın diğer Hardy uyarlamalar; 1996 yapımı "Jude" ve 2000 yapımı "The Claim.
Tess of the d'Urbervilles, birçok kez sinema ve televizyon uyarlamaları yapılmış bir roman. En bilineni Roman Polanski'nin 1979 yapımı "Tess" filmi. Winterbottom'ın Trishna'sı için romanın daha özgün bir uyarlaması denebilir.
Fakir kız - zengin erkek aşkıyla başlayan ve fakat daha sonra erkeğin sevdiği kadını köleleştirmesini sertçe işleyen film, zaman zaman rahatsız edici olabiliyor. Filmde cinselliğin aşırı şekilde kullanılması, cinselliğin trajedik anlatımın önüne geçmesine neden oluyor. Bu da Trishna karakteri, sadece cinsel yönden istismar ediliyormuş hissi veriyor. Halbuki Trishna'nın yaşadığı trajedi sadece cinsel istismarla sınırlı değil.
Filmdeki bir diğer sıkıntı ise Jay karakterinin Trishna'ya deliler gibi aşıkken sevdiği kadını seks kölesi gibi kullanmaya başlamasının nedenlerinin anlatılmaması. Şayet seyirciye Jay'in neden zorbalaştığı anlatılmış olsaydı; filmin inandırıcılığı da daha yüksek olacaktı.
Freida Pinto, etkileyici etnik yüz hatlarıyla bu tarz filmler için ideal bir oyuncu. Trishna karakteri, çoğu aktristin oynamak isteyeceği, zorlayıcı bir rol. Freida Pinto'nun bu zor karakteri başarıyla canlandırdığı söylenebilir. Filmin diğer önemli karakteri Jay'i canlandıran Riz Ahmed ise kötü bir seçim olmuş. Çünkü Riz Ahmed'in bir İngiliz soylusunu canlandırabilecek fiziksel özelliklerde olmadığı gayet açık.
Birkaç şehirde çekilen Trishna, özellikle Jaipur ve Mumbai'nin manzarasını başarıyla yansıtmış. Filmin görüntü kalitesi gayet iyi. Müzikler etkileyici. Etnik müzikten hoşlananların ilgisini çekebilir.
Trishna, kusurlu tarafları olan sert anlatım tarzlı bir kadın trajedisi. Bazı sahneler, özellikle kadın seyircileri rahatsız edebilir. Yönetmenin takipçileri ve türden hoşlananlara hitap edebilecek bir film. Freida Pinto'nun performansı için de seyredilebilir.

Imdb note : 6.2                              My note : 6