Director / Yönetmen:
Bong Joon – Ho
Screenplay / Senaryo:
Bong Joon – Ho
Kim Kwang – Rim
Sung Bo Shim
Cast / Kadro:
Song Kan – Ho
Kim Sang – Kyung
Kim Roe – Ha
Song Jae – Ho
Byeon Hie – Bong
Ko Seo – Hie
Park No – Shik
Park Hae – Il
Choi Jong – Ryol
Jeon Mi – Seon
Jeong In – Seon
Kim Ha – Kyeong
Lee Jae – Eung
Seo Young – Hwa
Sung Ji – Ru
Subject / Konu:
Dedektif Park ve yardımcısı, bir tarladaki olukta elleri
bağlı şekilde bulunan çıplak kadın cesedini incelerler. Park, bu tecavüz ve
cinayet olayını soruşturmaya başlar. Olayın diğer kadın cinayetiyle bağlantısı
olduğuna inanırlar. Şüpheliler soruşturulur ve resimleri çekilir. Olay yeri
kapatılamadığı için çevrede dolaşan köylüler, ayak izi gibi ipuçlarını yok
eder.
Park’ın kız arkadaşından cinayete dair duydukları harekete
geçmesini sağlar. Kwang Ho isimli özürlü gencin cinayetten önce öldürülen kız
Hyang Sook’un peşinden gittiğini öğrenir ve sorgular.
Köye olayı soruşturmak için gönüllü gelen dedektif Seo’yu bir
yanlış anlaşılma sonucu tecavüzcü sanan Park, dedektifi hırpalayıp
tutukladıktan sonra gerçeği farkına varır.
Park, cinayeti işlediğini düşündüğü Kwang Ho’ya suçu itiraf
ettirmeye çalışır. Kwang Ho, Park’ın söylediklerini tekrar ederek Hyang Sook’un
nasıl öldürüldüğünü anlatır. Park, Kwang Ho’nun söylediklerini kasete kayıt
eder.
Park’ın tuhaf yöntemlerini benimseyen Seo, olayı kendisi
incelemeye başlar. Park, Kwang Ho’ya
suçu işlediğini kabul ettiremeyince Kwang Ho serbest bırakılır. Seo, başından
beri Kwang Ho’nun suçlu olduğuna inanmamaktadır.
Olay medyaya da rastlayınca araştırmanın başına geçmesi için
bir müfettiş atanır. Seo, 2 cinayetinde yağmurlu gecelerde işlendiğine ve 2 kadınında
kırmızı elbise giydiğini söyler. Kasabadaki kayıp kızlardan birinin de en son
kırmızı elbiseyle görüldüğüne ve kaybolduğu gün havanın yağmurlu olduğuna dikkat
çeker ve bu kızında öldürüldüğünü düşündüğünü söyler. Cesedin olabileceği olası
yerleri araştırmak için müfettişten 2 bölük polis ister. Çok geçmeden cesedi
bulur.
İlk yağmurlu gecede katili yakalayabilmek için harekete
geçirilir. Bir bayan memur kırmızı elbiseyle yağmurda dolaşır. Ancak katil,
başka bir kadını öldürür ve geride yağmurdan bozulmuş ayak izlerinden başka da
bir kanıt bırakmaz.
Memur Kwon, dinlediği bir radyoda cinayet günleri hep aynı
şarkının istendiğini tespit eder ve durumu müfettiş, Seo ve Park’a bildirir.
Gece tuhaf bir şekilde kadın iç çamaşırlarıyla mastürbasyon
yapan bir adama rastlarlar. Kaçan adamın peşine düşerler ve nihayetinde
yakalarlar. Adamın, hasta karısına ve çocuklarına bakan ve çevresince çok
sevilen biri olduğu anlaşılır. Amacının çocuklarının olmadığı bir yerde
mastürbasyon yapmak olduğunu ve korktuğu için kaçtığını öğrenirler. Park,
işkence ve kötü muameleyle adama tecavüz suçlarını itiraf ettirmeye kalkışır.
Seo, öğrenciler arasında dolaşan bir söylenti üzerine okul
tuvaletlerini kontrol etmeye gider. Tuvalette rastladığı öğretmen,
söylentilerden haberdar olduğunu söyler ve bu olayla ilgili tepede yaşayan
ağlayan kadından bahseder. Seo, kadını bulur. Ancak kadın çok ürkek olduğu için
Seo ile değil bir bayan memurla görüşüp soruları cevaplar. Kadın, katilin diğer
cinayetlerde yaptıklarını kendisine de yaptığını, ancak bir şekilde hayatta
kaldığını anlatır. Korkudan katilin yüzüne bakamadığını, ellerinin ise bir
kadın kadar narin olduğunu söyler.
Anlaşamayan Seo ile Park, kavga ettikleri sırada radyoda
katilin istek yaptığı şarkının yine çaldığını fark ederler. Seo dışarıya bakar
ve yağmur yağdığını görür. Hemen harekete geçseler de destek için çağıracakları
askerlerin başka bir yere gönderildiğini öğrenirler. Ve katil bir cinayet daha
işler. Bu sefer cesedin vajinasından 9 parça çıkar.
Radyodan şarkı isteğinde bulunan kişinin adresine ulaşan Seo
ve Park, harekete geçerler. Evinde bulamadıkları Hyun – Gyu isimli adamı
çalıştığı fabrikada tutuklarlar. Sorguda oldukça soğukkanlı davranan Hyun – Gyu
suçu kabul etmez. Hyun – Gyu’nun suçlu olduğuna inanan ama kanıta ihtiyaç duyan
Seo, Kwang Ho’nun söylediklerini hatırlar. Çünkü Kwang Ho, kaset kaydında
Park’ın söylettiklerinin dışında da şeyler söylemiş ve kurbanların boğulma
şekillerini anlatmıştır. Kaseti tekrar dinleyen Seo ve Park, Kwang Ho’nun görgü
tanığı olduğunu anlar. Kwang Ho’yu bulup olayı görüp görmediğini sorarlar.
Kwang Ho, olayı ve katili gördüğünü söyler. Hyun – Gyu’nun fotoğrafı kendisine
gösterilip katil olup olmadığı sorulduğunda cevap vermeyen ve tren raylarına
kaçan Kwang Ho, tren tarafından ezilip ölür.
Son cesedin elbiselerinin üzerinde sperm bulunur. Ancak
Güney Kore’de spermden elde edilecek DNA’nın Hyun – Gyu’ndan alınacak DNA
örnekleriyle karşılaştırmasını yapacak teknoloji olmadığı için örnekler
Amerika’ya gönderilir ve sonuçları beklemeye başlanır. Bu sırada Hyun – Gyu’da
24 saat gözem altında tutulur.
Bir gece Hyun – Gyu’nun evinin önünde bekleyen Seo, uyuya
kalır. Kendisine geldiğinde Hyun –
Gyu’nun bir otobüse binip gittiğini görür. Ertesi sabah bir kzı öğrencinin
cesedi bulunur. Cesedin vajinasından bir kalem ve kaşık çıkar. Öfkeden deliye
dönen Seo, Hyun – Gyu’yu bulup kuytu bir yere götürüp dövmeye başlar. Bu sırada
Park, Amerika’dan gelen sonuçlarla Seo’nun yanına gelir. Seo sonuçlara bakar ve
Hyun – Gyu’nun DNA’sıyla katilin DNA’sının tutmadığını görür. Seo, sonuçlara
karşın katil olduğuna inandığı Hyun – Gyu’yu öldürmeye çalışır. Ama Park, Seo’yu
engeller.
Yıllar sonra polisliği bırakıp bir satıcı olan Park, yolu
cinayetlerden birinin yakınından geçince arabayı durdurup bir ceset bulduğu
oluğa gider ve oluğun içine bakar. Bu sırada yanına gelen küçük bir kız, oluğa
bakan başka bir adam gördüğünü ve bu adamın daha önce yaptığı bir şeyi
hatırlayıp oluğa baktığını söylediğini anlatır. Park, kıza adamın nasıl biri
olduğunu sorar. Kız, adamın normal görünüşlü biri olduğunu söyler.
Comment / Yorum:
Yönetmen Bong Joon – Ho, Güney Kore’nin ilk, çözülemeyen ve
en çok konuşulan seri cinayetini sinemaya aktarır. 1986 – 1991 yılları arasında
yaşanan gerçek bir seri cinayet olayına dayanan senaryo, uzun araştırma
sürecinden dolayı 1 yılda yazılır. Bong Joon – Ho, Alan Moore’un “From Hell”
isimli çizgi romanından da esinlenir. Bahsi geçen çizgi roman da 150’ye yakın
hayat kadınını öldürdüğü düşünülen tarihin en ünlü seri katillerinden Jack The
Ripper’ın hikayesine dayanmaktadır. Amerika’da 14.131 dolar hasılat elde
edebilen film, Güney Kore’de ise tam 5.101.645 seyirciye ulaşmayı başarır.
Gerçek bir seri cinayet olayını suç, şiddet ve komediyle
ustaca harmanlamayı başaran Salinui Chueok / Memories of Murder / Cinayet
Günlüğü, Güney Kore sinemasının en seçkin örneklerinden biri. Film, Güney
Kore’nin cinayetlerin işlendiği 1986 – 1991 yılları arasında yetersiz kaldığı
yerlere ışık tutarak bu olayın aydınlanamamasında devletin de büyük rolü
olduğuna cesurca işaret ediyor. Dedektif Park rolündeki Song Kan – Ho’nun
muazzam performansı da filmin bir diğer dikkat çeken ve ıskalanmaması gereken tarafı.
Film, yönetmen Bong Joon – Ho’ya başta Uluslararası San
Sebastian Film Festivali’nde “En İyi Yönetmen”, “Fipresci”, “Gümüş Deniz Kabuğu”
ve Uluslararası Tokyo Film Festivali’nde “Asya Film Ödülü” olmak üzere tam 14
ödül kazandırır.
Salinui Chueok, henüz izlememiş sinemaseverlerin izledikten
sonra nasıl olmuşta bu filmi izlememişim diyeceği ve seri katil filmleri
deyince de listelerde kendisine saygın bir yer edinecek bir yapım.
Imdb
note: 8.1
My note: 8.5
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder